Ergün Aydoğan

Ergün Aydoğan

HELALLEŞME VE HESAPLAŞMA

                                   

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu klasik mutfak videolarına kütüphane videosu ile devam etti. Bu video diğerlerinden daha fazla ses getirdi, günlerdir tartışılıyor ve daha uzun süre tartışılacağı kesin.

Tabi ki videonun içeriği tartışılmayı gerektiriyor.

Tartışmaları dikkatle takip ediyoruz. İstanbul, Körfez, Balıkesir derken ancak yazmaya fırsat bulabildik.

Kemal Kılıçdaroğlu, cumartesi günü çektiği ses getiren videosunda ‘’…Benim liderliğini yaptığım partinin geçmişte yarattığı derin yaralar vardı. Uzun süredir bu yaraları yaratan o sistemi değiştirmekle uğraştım (parti içi tamam!). Şimdi dışarıya dönme zamanı. Yaraların kapanması için helalleşme yolculuğuna çıkıyorum’’ diyerek CHP’yi dönüştürme yolculuğunda el yükseltiyor!

Kemal Kılıçdaroğlu bugüne kadar kullandığı dilin aksine ‘ben’ diliyle yeni bir yolculuğa çıkma kararı aldığını, aldığı bu kararı önümüzdeki süreçte kararlılıkla uygulayacağını dile getiriyor. Ve aldığı karar parti içinde ve toplumun belli kesimlerinde itirazlara yol açarken, Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi her dönüştürme kararına sonsuz destek veren ama bugüne kadar CHP’ye hiç oy vermediklerini söyleyen liberal yazar ve TV yorumcuları; Nagehan Alçı, Nihal Bengisu Karaca… gibiler yine aynı coşkuyla sahip çıktı, aynı coşkuyla savunmayı sürdürüyorlar.

Kılıçdaroğlu’nun ‘helalleşme açılımı’ farklı değerlendirmelere konu oldu. Helalleşmeyi hesaplaşma ile karıştırıp ‘ne o hesap sormaktan’ vaz mı geçiliyor olarak anlayanlarla helalleşmeyi ‘CHP 70 yıllık dönemde koalisyonlarla toplamda 10 yıl iktidar olmuş, CHP neden helalleşiyor’ diyenlerle. Tabi ya ‘’CHP iktidar olmasa da yaşananların sorumlusu olarak helalleşmeli, Kılıçdaroğlu çok doğru yapıyor’’ diyenler aynı zamanda ‘’helalleşme tamam ama hesaplaşmaya dönüşmemeli, yeni yaralar açılmamalı’’ diyenler aynı çevreler.

Tartışmalar sürerken kimlerle helalleşileceğine yönelik liste yayınlandı. Yayınlanan helalleşme listesi ‘’28 Şubat’çıların açtığı yaraları kapatıp helalleşeceğiz. Sivas, Maraş mağdurlarıyla, Diyarbakır hapishanesi mahkumlarıyla, Varlık vergileri altında inim inim inleyen azınlıklar, 6-7 Eylül mağdurlarıyla helalleşeceğiz. Darbeciler tarafından bir sağdan bir soldan gençlerimiz asıldı; onlarla helalleşeceğiz. Ahmet Kaya’yla helalleşeceğiz’’ listesini yeterli bulan olmadı. Herkes kendine göre listeye eklemeler ve çıkarmalar yaptı. Konuyla ilgili görüşü olan herkesin kendi zaviyesinden bir helalleşme listesi var!

Helalleşme listesinin sonu gelecek gibi de gözükmüyor.

Bir liste de Sol Parti PM üyesi Alper Taş’tan; Halk TV’de ‘’Ermeni kıyımıyla hesaplaşılmalı, Cumhuriyetin kadim sorunu Kürt sorununa demokratik çözüm üretilmeli, laiklik yeniden tanımlanmalı ve benzeri’’ taleplerini sıraladı. Anlaşılan önümüzdeki süreçte birçok helalleşme listesi göreceğiz.

Yine burada iki temel görüş var birincisi ‘Tek Parti’ döneminde yaşananların helalleşme sürecine sokulmak istenmesinin Atatürk dönemini sorgulamak anlamına geldiği ve bunun doğru olmayacağı. Çok partili sisteme geçildikten sonra ise ülkeyi CHP’nin yönetmediği dolayısıyla helalleşme listesindekilerden sorumlu tutulamayacağı. İkinci ve çok daha baskın, sesi çok çıkan görüşe göre ise her ne kadar Atatürk dönemine pek değinilmek istenmese de, CHP 70 yıllık süreçte toplamda 10 yıl iktidar olsa bile kurucu parti olması ve zihniyetinin iktidar olmasından hareketle; tüm olumsuzluklardan CHP “sorumludur”a getirilmektedir.

Yılardır CHP bunun üzerinden dövülerek CHP’ye büyük haksızlıklar yapılmaktadır. CHP de kendini yeterince savunmamaktadır!

Son zamanlarda CHP’nin geçmişini kökten olumsuzlayanlar ve CHP’nin dönüşümünü sözde ‘Muhafazakar’ seçmen adına cansiperane savunanlar ve kendilerini ‘Muhafazakar’ kesimin temsilcisi olarak görenler hem CHP’nin açılım/helalleşmesini savunuyor hem de bugüne kadar CHP’ye hiç oy vermediklerini ve yine vermeyeceklerini söylemekten de imtina etmiyorlar.

Geçmişte derin yaralarımızın, acılarımızın olduğu, acılara sebep olayların tekrar etmemesinin şartlarının oluşturulacağı gibi hesap sorulması gerekiyorsa hesap sorulması, helalleşilmesi gerekiyorsa helalleşilebileceği söylenip yeni bir toplumsal barış süreci başlatılmak istenebilir.

Ama yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen bir CHP düşmanlığıyla, CHP karşıtlığıyla -ülkeyi yönetmemiş olsa bile- ‘zihniyetinin’ iktidarda olduğu suçlamasıyla CHP’nin sürekli olarak suçlanarak ve özür dilemeye zorlanması ülkenin ve CHP’nin kurucusu Atatürk’e haksızlık olduğu gibi; CHP ve Türkiye’ye çok büyük haksızlıktır.

Peki hep CHP suçlu, CHP her şeyden, herkesten özür dileyip helalleşecek de ya CHP’nin ve CHP’lilerin yaşadığı mağduriyetler, haksızlıklardan kim özür dileyip helalleşecek?

Ve yine sözde muhafazakarlar adına söz söyleme hakkını kendinde görenler CHP’yi sürekli neyle suçluyorlar; bütün darbelerin sorumlusu olmakla! Uluslaşmanın, üniter devlet anlayışının yanlışlığıyla! Şapka Kanunu üzerinden ‘kılık kıyafet devrimi’nin, bir gecede cahil kaldık gerekçesiyle ‘harf devrimi’nin yanlışlığıyla! Saltanatın, hilafetin kaldırılmasının yanlışlığıyla!

Elbette özür listesinde bunlar yok ama sözde muhafazakar kesimin en rahatsız olduğu iddia edilen konuların başında bunlar geldiğine göre ne olacak, CHP bunlarda yanlıştı mı diyecek?

Bugün ülkenin bütünlüğünü koruma adına terörün her türlüsüne karşı olduğunu söyleyen ve mücadeleyi savunanlar. Genç Cumhuriyet’e karşı başkaldırıları, isyanları ve dış güçlerin arkasında olduğu ayrılıkçı hareketlere karşı verilen mücadeleyi yok sayarak isyan hareketlerini ve isyancıları kahramanlaştırmak isteyenlere ‘haklısınız’ mı denilecek.

Mağduriyetler ve acılar yarıştırılarak, bir tarafın acıları öne çıkarılırken bir tarafın acıları yok sayılarak helalleşme olmaz ve gelecek kurulamaz. Gelecek, bundan sonra yeni mağduriyetler ve acılara yol açmayan eşit yurttaşlık temelinde, hiçbir etnisite ve inancı öncelemeden demokratik hak ve özgürlüklerin egemen kılınmasıyla, yönetenin ve karar vericilerin hesap vermesiyle olur…

Bu arada, yönetenlerin dönemleriyle ilgili evrensel hukuk kuralları çerçevesinde hesap vermeleri hesaplaşma değil, modern yönetim anlayışının en temel kuralıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.