Ergün Aydoğan

Ergün Aydoğan

Bakan Bey Belediyeden maaş alan gazetecileri açıklamalıdır

 

                 

Yönetenlerin, bakanların görevi havada kalan iddialar ve iftiralar atmak değildir…

Kamuoyu, hayrete düşüren ‘bir siyasetçi mafyadan ayda 10 bin dolar’ alıyor iddiasını ilk kez İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan duydu. Uzun süre kamuoyunu meşgul eden tartışmanın sonucu zımnen iddia edilen siyasetçi tahmin edilmiş olsa da ‘mafyadan düzenli dolarla maaş’ alan siyasetçiyi hala öğrenebilmiş değil. Bütün ısrarlara rağmen iddiayı ortaya atan bakan zaman zaman başkalarına ‘elinde bilgi belge varsa savcılığa git’ demesine rağmen bakan gereğini yapmadığı gibi. İddialar kamuoyunca bilinmesine rağmen savcılıklar da bugüne kadar herhangi bir soruşturma başlatmış değil.

Bakan Soylu iddia mevsimini başlatalı uzun zaman oldu, bütçe görüşmelerinde Türkiye’deki terör sayısı 160’ın altına indi dedikten kısa süre sonra aynı gün bütün terör örgütlerinin isimlerini sayarak İBB’de çalışan 557 terörist var iddiasını ortaya attı.

Hızını alamadı…

Katıldığı bir TV programında İstanbul Büyükşehir Belediyesinden düzenli olarak aylık 15-30 bin TL maaşa bağlanmış gazeteciler var iddiasın gündeme getirdi. Önemli ve çok ciddi iddialar bunlar. Bu iddiaları gündeme getirende sıradan bir bakanlık değil. Elinde her türlü istihbarat imkanı olan bakanlık! Eğer bakanın iddia ettiği gibi böyle maaş yani açıktan 15-30 bin TL veya ne kadar olursa olsun para alan gazeteci varsa ve bunu da Bakan biliyorsa yapılması gereken TV ekranlarında suçlamalar yöneltmek yerine savcılıkları harekete geçirmek değil midir?

Bakan Soylu’nun elinde buna dair bilgi, belge varsa yapılması gerekenler bellidir. Bilgi, belge yok önceki alışkanlıkların gereği veya merkezi iktidarın basını kontrol mekanizmasından yola çıkarak muhtemel varsayımlardan hareketle tahminlerine dayanarak iddiada bulunuyorsa, bu iddia değil başka bir şeydir!

Şimdi Bakan Soylu’ya düşen ücret skalası vererek var dediği gazetecileri isim isim kimlerse bunları açıklayarak bütün gazetecilerin töhmet altında kalmasının önün geçmektir. Koskoca Bakan boş iddialarda bulunmaz!

Çamur at izi kalsın siyaseti ise, iz kalır evet ama çamur atanında eli de kirlenir!

Gelelim işin diğer boyutuna…

Belediyeden maaş alıyor denilenlerin isim ve kimlikleri ortaya konulmuyorsa gazetecilik mesleğini yapan bütün gazeteciler itham edilmiş olmuyor mu? Bu topyekün itham edilme karşısında gazeteci meslek örgütlerinin ayağa kalkması, iddia edilen isimlerin açıklanmasını iddia eden taraftan istemesi, açıklamıyorsa iddia eden hakkında ilgili makamların harekete geçmelerini istemeleri gerekmiyor mu?

İddia ortaya atıldığından bugüne gazete meslek örgütlerinden herhangi bir ses çıkmış değil!

Bakan Soylu’nun bu iddialarından hareketle gazetecileri maaşa bağlayan sadece İBB’mi?

Mesela merkez medyada köşelerinde iktidarın politikalarını doğru yanlış demeden her politikasını savunmayı varlık sebebi sayanlar ve her gün ekranlarda iktidardan daha çok iktidar adına siyasetçilerle kavgaya tutuşan gazeteciler nerden ne alıyor, arkalarında hangi güç duruyor! Suçlamıyoruz, sistemin nasıl işlediğini, kimlerin ne adına kendini paraladığını tüm kamuoyu her gün zaten görüyor. Zaten yıllardır iktidar siyasetçilerini ekranlara çıkarmak yerine gazeteciler ve akademisyenler üzerinden siyasetini inşaa ediyor.

İçişleri bakanı Süleyman Soylu’nun şaşırtmayan suçlamalarından Kemal Kılıçdaroğlu’da payına düşeni aldı. Kılıçdaroğlu’nun telefonlarımız dinleniyor, takip ediliyoruz açıklamalarından sonra yine katıldığı TV programında dinlemediğini anlatmak için dinlemiyorsa bunları nereden bilecekti dedirtecek iddiaları ortaya atarak şaşırtmadı!

‘’Kılıçdaroğlu’nu T.C. Devleti dileseydi, Pensilvanya’yla konuştuğunu kaydederdi. Böyle bir şey yok desin. Pensilvanya’yla bir diş muayenesinde konuştuğumuzda ‘Yurtta barış, dünyada barış’ sözünü konuşmadık desin, ‘Diş muayenesine gitmedim’ desin…’’ diyor Bakan Soylu.

Anlaşıldı ki konuşmanın yapıldığı iddia edilen diş muayenesinin sahibi doktor bir dönem Kemal Kılıçdaroğlu’nun danışmanı iken şimdi Bakan Soylu’nun danışmanıymış! Hayırdır nasıl girift ilişkiler bunlar? Konuşmalar dinlenmiyor adı geçen doktor görüşmeye aracılık etmişse, görüşme iddiası doktorun tanıklığına dayandırılıyorsa, o doktorun Pensilvanya’yla bağlantısı nedir? Doktoru hem Kılıçdaroğlu’nun, hem bakanın danışmanı yapacak ‘üstün’ vazgeçilmez vasıfları nedir?

İddia edildiği gibi dinleme yoksa bu kesinmiş gibi iddialar nereden çıkıyor. Bunlar dinleme sonrası öğrenilmiş, dinlendim denen tarafa teyit ettirilmek mi isteniyor!

Belgeli belgesiz, tanıklı, tanıksız iddia ve suçlama mevsimi seçimler yaklaştıkça daha da artacak. Taraflar kendi milatlarına göre rakiplerini yıpratmak için karşılıklı suçlamalarla seçmen üzerinde algı yaratarak üstünlük kurmaya çalışacak; şaşkın seçmende durduğu yere göre ahlak-ahlaksızlık, yolsuzluk-dürüstlük, vatanseverlik-vatan hainliği üzerinden şaşırmaya devam edecek!

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.