Dr. Girayalp Karakuş

Dr. Girayalp Karakuş

Marksist-Leninist PKK Muhafazakâr Kürtleri Nasıl Kazandı?

Aydınlanma döneminin ürünü olan milliyetçilik, günümüzde hâlen geçerli bir fenomen olarak görülmektedir. 21. yüzyılda hâlen toplumları mobilize edebilmeyi başarabilen bir kavramdır: “milliyetçilik”. 19. yüzyılın sonlarından 21. yüzyıla kadar ki proseste Kürtler uluslaşma süreci yaşamışlardır. Anadolu coğrafyasında kendi etnisitesini idrak ederek “biz” anlayışını kazanan son halk “Kürtler” olmuştur. 19. Yüzyılın sonlarında dar bir çevrede seslerini duyurmaya başlayan Kürt milliyetçileri, özellikle Türkiye Cumhuriyeti ulus-devletinin kurulması ile birlikte Türk devleti ile arasına mesafe koymuştur. Koçgiri ve Dersim İsyanları Kürtler açısından dönüm noktası olmuştur. Genç Cumhuriyetin Türk milliyetçiliğine yönelik çabaları neticesinde Kürtler’de hoşnutsuzluk oluşmuştur. Bu tarihlerden itibaren Kürt aydınları sürgit biçimde Kürtlerin ayrı bir dili ve tarihi olduğuna yönelik çıkarımlarda bulunmuşlardır. Irak’ın kuzeyinde Kürtlerin özerkleşme çabaları da Türkiye’deki Kürt milliyetçiliğine esin kaynağı olmuştur ama Türkiye’deki yasaklamalar Irak Kürtlerinin yaptığı konsolidasyonu zayıflatmıştır. 1950’lerden sonra ise Musa Anter gibi Kürt aydınlar basın-yayın yoluyla fikirlerini ifade etmeye çalışmıştır. İktidarın sert tedbirleri neticesinde bu hareketlenmeler zayıf kalmıştır. 1950’ler de önemli denilebilecek “göç” olaylarından da bahsetmek gerekir. Güneydoğu’nun görece geri kalması neticesinde Kürtler büyük kentlere göç etmişlerdir. Gittikleri yerlerde Kürtler varlıklarını hissettirmişlerdir. Karşılaştıkları olaylar karşısında Kürtler, sınıf bilincine ve kimlik siyasetine açık hâle gelmişlerdir. (1) 1960’lardan itibaren 1961 Anayasası ile görece özgürlükçü bir ortam oluşmuştu. Kürtler, 1960-1980 arasında sosyalist hareketlerin içerisinde kendilerini ifade etmeye çalışmışlardır. 1960’lı yıllardan itibaren Güneydoğu’ya yönelik yatırımlar neticesinde Kürt gençleri eğitim alma imkânlarını elde etmiştir. Okumuş-bilinçli nesiller Kürt milliyetçiliğinin savunucusu olmuşlardır. Batı ile Doğu arasındaki gelişmişlik farkı azaldıkça eğitimli Kürt gençleri kendi coğrafyasında halkı bilinçlendirmeye çalışmışlardır. Bu dönemde sosyalist solun sansürlü de olsa Kürt sorununa değinmesi halkın özgüven kazanmasını sağlamıştır. Bu ortamda Kürt milliyetçileri etnik kimlik temelli siyaset yapma imkânı elde etmiştir. Askeri yönetimler döneminde Kürtçe yer adlarının değiştirilmesi ve Kürtlerin ayrı bir halk olarak dilinin ve tarihinin yok sayılması neticesinde Kürt milliyetçilerinin düşünceleri doğru orantılı biçimde bilinçlenmeye başlayan halk da karşılık bulmuştur. Böylelikle Kürt milliyetçiliğinin en büyük başarısı feodal ağalık sisteminin kaldırılmasını sağlamak olmuştur. Kürt milliyetçilerinin bölgede ilk olarak eylemler düzenledikleri klik “ağalar” olmuştur. Her ne kadar Kürtler’de feodal unsurlar etkisini devam ettirse de kentleşmenin artması ile birlikte kültürel özcülük bağlamında gelişmeler yaşanmıştır. Kürt milliyetçilerinin işlediği konularında başında kendilerinin Türkler’den farklı olduğu ve ayrı tarihlerinin olduğudur. Günümüzde Kürt tarih yazımına yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Aslında bu durum Kürtler açısından “ben” ve “öteki”nin oluştuğunu göstermektedir. Türkiye’deki siyasal yapı ise Kürt milliyetçiliğini ciddi bir tehdit olarak görmektedir.

            Son tahlilde Kürt milliyetçiliğinin tarihsel kökenine özet yapılarak vurgu yapıldı. Marksist-Leninist bir hareket olarak ortaya çıkan PKK’nın nasıl oldu da dünyanın en dindar halklarından olan Kürtleri kendi saflarına kattığı sorusunun cevabı Kürt milliyetçiliğinin tarihsel kökenine dayanmaktadır. Türk devletinin Kürtçü hareketleri yasal bir dayanak olarak görmemesi, kentleşme, göç, Kürtlerin eğitim düzeyinin artması, Kürt aydınlarının ajitasyonu gibi nedenler söz konusu olduğunda PKK’nın fazladan bir şeyler yapmasına gerek kalmamıştır. PKK’nın söylemiyle: “Kürtler ezilen bir halk”tır. PKK bu savı bölgede sürekli işlemiştir. Bu durumun neticesinde Kürtler’de sosyolojik olarak incelenmesi gereken “ezilmişlik sendromu” oluşmuştur. Yani Kürt milliyetçilerine göre; Türkler, Kürt halkının antitezidir. Tabii ki bu yanlış bir tespittir.

Kaynakça

  1. Cüneyt Müdürdaroğlu, “20. Yüzyılın İkinci Yarısından İtibaren Gelişen Kürt Milliyetçiliğinin Analizi (1938-1974), Uluslararası İlişkiler ve Diplomasi Dergisi, C:5, S: 1, 2023, s. 105-127.

Önceki ve Sonraki Yazılar