Türkiye’deki siyasi partiler, parti içi demokrasiye ilişkin kurallara ya hiç riayet etmemekte ya da yalnızca görünüşte uymaktadırlar. Parti içi kararlar, genellikle demokratik müzakere anlayışından uzak bir şekilde alınmakta ve parti politikalarının belirlenmesinde etkili olan siyasi güç odaklarının iradelerini yansıtmaktadır.
Siyasi partiler hukukumuzun en önemli kavramlarından birini parti disiplini oluşturur. Siyasi pratiğimize parti disiplininin parti içi demokrasinin önündeki en büyük engellerden biri olduğu, fazla demokrasinin parti disiplinini zayıflatacağı düşünceleri hâkimdir. Peki, bu görüşler ne kadar doğrudur? Parti disiplini ile parti içi demokrasi arasında söylendiği gibi bir ters orantı mı söz konusudur? Yoksa bu algı, parti içi oligarşik grupların parti içi demokratik mekanizmaları işletmemek adına sığındıkları bir liman mıdır?
PARTİ DİSİPLİNİ NEDİR?
Öncelikle, parti disiplini kavramını tanımlamakta yarar vardır. Parti disiplini, parti programına ve tüzüğüne, partinin yetkili kurulları tarafından alınmış olan kararlara uyulmasını sağlayan[1], bunlara aykırı hareket eden üyelere, eylemin niteliğine göre uyarmadan kesin ihraca kadar farklı yaptırımlar öngören bir araçtır.
Parlamenter rejimlerde hükümet istikrarının tesis edilmesi için olmazsa olmaz bir unsur olan parti disiplini, seçme hakkının kullanılması açısından önem taşır. Şöyle ki, günümüzde seçimler, adaylardan çok, siyasi partilerin seçilmesi amacına yöneliktir. Seçimlerin serbestliğinin bir anlam ifade etmesi, seçmenlerin, siyasi partiler tarafından kendilerine sunulan farklı siyasi programlar arasından tercihte bulunabilmelerine bağlıdır. Parti programının uygulanabilmesi ise milletvekillerinin mecliste belli bir disiplin hâlinde hareket etmelerini gerektirir ki, bu noktada parti disiplininin etkisi yadsınamaz.
Hükümet sisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesi ve seçme hakkının demokratik bir mahiyete sahip olması için gerekli bir araç olan parti disiplininin partilerin iç düzen ve işleyişini olumsuz yönde etkilemediği belirtilmelidir[2]. Gerçekten, parti içi demokrasi, parti yöneticilerinin demokratik usullere riayet edilerek yapılan seçimlerle belirlendiği, parti politikasının belirli aralıklarla gerçekleştirilen ve farklı görüşlerin tartışıldığı ulusal kongreler aracılığı ile tespit edildiği, parti içi kararların aşağıdan yukarıya doğru, üyelerin siyasal katılım özgürlüklerinin tanınarak alındığı ve parti içi kararların oluşum süreçlerinin demokratik olduğu bir iç düzen ve işleyişi zorunlu kılar. Parti içi demokrasi, parti içi kararların oluşumu ile ilgilidir. Parti disiplini ise parti kararlarına üyelerin uymalarını beklemek, aykırı eylem ve işlemde bulunan üyeler hakkında disiplin cezası vermek anlamını taşır. Bu nedenle, parti içi karar mekanizmaları işletilirken parti içi demokrasi ilkesi göz ardı ediliyor ve bu şekilde alınmış kararlara aykırı davranan üyelere disiplin cezası veriliyorsa bu durum, partinin iç düzen ve işleyişinin demokratik olmadığını gösterir[3].
Parti disiplininin parti içi demokrasiyi olumsuz yönde etkilediği algısının temelinde yatan neden nedir? Bu yanılgının sebebi basittir: Disiplinli parti ile otoriter parti kavramlarının karıştırılması. Otoriter partiler, demokratik olmayan yapılarıyla mutlak bir disipline ihtiyaç duyarlar. Bu durumda disiplin, demokratik niteliğini kaybetmiş, otoriter iç düzen ve işleyişin aracı hâline gelmiştir. Ancak, bu husus, parti disiplini ile parti içi demokrasinin bağdaşmadığı anlamına gelmez.
PARTİ DİSİPLİNİ İLE PARTİ İÇİ DEMOKRASİ BAĞDAŞIR
Burada ortaya şu soru atılabilir: Parti disiplininin parti içi demokrasiyi olumsuz yönde etkilediği algısının temelinde yatan neden nedir? Bu yanılgının sebebi basittir: Disiplinli parti ile otoriter parti kavramlarının karıştırılması. Otoriter partiler, demokratik olmayan yapılarıyla mutlak bir disipline ihtiyaç duyarlar. Bu durumda disiplin, demokratik niteliğini kaybetmiş, otoriter iç düzen ve işleyişin aracı hâline gelmiştir. Ancak, bu husus, parti disiplini ile parti içi demokrasinin bağdaşmadığı anlamına gelmez[4]. Bir siyasi partide üyelerin demokratik esaslar dikkate alınarak oluşan kararlara uymaları bekleniyorsa burada artık demokratik disiplinden söz edilir. Nitekim parti içi demokrasinin hâkim olduğu bir partide üyeler (lider dâhil), sadece demokratik esaslara uygun kararlara uymakla yükümlüdürler.
Türkiye’deki siyasi partiler ise parti içi demokrasiye ilişkin kurallara ya hiç riayet etmemekte ya da yalnızca görünüşte uymaktadırlar. Parti içi kararlar, genellikle demokratik müzakere anlayışından uzak bir şekilde alınmakta ve parti politikalarının belirlenmesinde etkili olan siyasi güç odaklarının iradelerini yansıtmaktadır. Partilerin yetkili kurulları, kapalı kapılar ardında alınmış kararların onaylandığı organlar hâlini almakta, görüşlerine Siyasi Partiler Kanunu gereği zorunlu olduğu için başvurulmaktadır.
Türkiye’de parti içi demokrasiyi ikinci plana atan, otoriter tutum ve davranışları öne çıkaran lider odaklı bir parti içi işleyiş söz konusudur. Oysa bu durum, siyasi partinin varoluş amacına terstir. Zira siyasi parti, merkezinde üye olan bir örgütsel oluşumdur. Öyle ki, üye yoksa siyasi parti de yoktur.
ÜYE YOKSA PARTİ DE YOKTUR
Türkiye’de parti içi demokrasiyi ikinci plana atan, otoriter tutum ve davranışları öne çıkaran lider odaklı bir parti içi işleyiş söz konusudur. Oysa bu durum, siyasi partinin varoluş amacına terstir. Zira siyasi parti, merkezinde üye olan bir örgütsel oluşumdur. Öyle ki, üye yoksa siyasi parti de yoktur. Üyelerden ancak demokratik yöntemlerle alınmış kararlara uygun davranmaları istenebilir. Parti içi demokrasiyi hiçe sayan bir siyasi iradeye uyulmasını beklemek, otoriter parti yapısına itaat edilmesini talep etmek anlamını taşır. Bu sebeple, siyasi partiler önce iğneyi kendilerine batırmalı, iç düzen ve işleyişlerini demokratikleştirdikten sonra disiplin mekanizmasını işletmelidirler.
Tevfik Sönmez Küçük, Doç. Dr., Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi
[1] Ergun Özbudun, Batı Demokrasilerinde ve Türkiye’de Parti Disiplini, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayınları, Başnur Matbaası, Ankara, 1968, s. 2.
[2] Maurice Duverger, Siyasal Rejimler, (Çev. Teoman Tunçdoğan), Gelişim Yayınları, İstanbul, 1974, s. 43-44.
[3] Tevfik Sönmez Küçük, Parti İçi Demokrasi, XII Levha Yayınları, İstanbul, Nisan 2015, s. 185-186.
[4] Ekrem Ali Akartürk, Parlamenter Rejim Uygulamaları ve Parti Sistemleri, Yeditepe Üniversitesi Yayınları, İstanbul, 2010, s. 77.