Kentli Hakları üzerine bir değerlendirme

Tevfik Sönmez Küçük

Türkiye Cumhuriyeti, Batı medeniyetine de öncü olan söz konusu tarihsel dönüşümün son parçasını oluşturur. Bu tarihsel geçmişe sahip olan ülkemizin, insan onuruna uygun standartlarda yaşanılabilir daha iyi kentler kurmayı amaçlayan Avrupa Kentsel Şartı’ndan bağımsız düşünülmesi mümkün değildir.

 Geçtiğimiz ay yaşadığımız ve milletimizi derinden etkileyen deprem afeti nedeniyle gerçekleşen can kayıplarımız, sorunlu yapı stoğunun yol açtığı çarpık kentleşmeyi tekrar gündeme getirmiştir. Oysa kentlerin, hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı mekânlar olmaları beklenir. Kentsel yaşam kalitesinin artması, bu hak ve özgürlüklerin ne ölçüde tanındığı ile ilgili bir konudur. Gerçekten de ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal haklar kent mekânında somutlaşır. Ne var ki, 1950’li yıllardan itibaren yürütülen plansız sanayileşme politikası yüzünden nüfusu kontrolsüz bir şekilde artan kentler, temel gereksinimlerin dahi insan onuruna uygun bir şekilde karşılanamadığı mekânlar hâlini almıştır. Sakinlerinin hayatlarını kolaylaştırarak, yaşam standartlarını artırması gereken kentler, güvenlikten ulaşıma, sağlıklı ve dengeli çevreden sürdürülebilir kalkınmaya kadar birçok sorunun merkezi olmuştur. Hiç şüphesiz bu sorunların çözüme kavuşturulması, kent sakinlerinin kent yönetiminin aktif parçası olmalarına bağlıdır. Bu nedenle, çağdaş kentlerin, kent yaşamına katılımı sağlayacak gerekli altyapı ve teknik olanaklar ile donatılmasına özen gösterilmelidir.

Bu bağlamda Avrupa Konseyi tarafından Avrupa Yerel ve Bölgesel Yönetimler Konferansı’nın 18 Mart 1992 tarihinde Strazburg’da yapılan 27. Oturumu’nda kabul edilen Avrupa Kentsel Şartı, sürdürülebilir kentsel politikalar anlayışı ekseninde bir temel çerçeve oluşturur. Avrupa Kentsel Şartı’nda, kent sakinlerinin, şiddetten, her türlü kirlilikten, bozuk ve çarpık kent ortamından uzak kalma; yaşadığı kent çevresini demokratik koşullarda kontrol edebilme; insan onur ve haysiyetine uygun koşullarda barınma, sağlık, kültür hizmetlerinden eşit koşullarda faydalanma; bireysel ve toplu ulaşım araçlarıyla dolaşım özgürlüğüne sahip olma gibi haklarının bulunduğu kabul edilmiş; kentli hakları çağdaş Avrupa kent anlayışı çerçevesinde kapsamlı olarak hükme bağlanmıştır.

Fiziki kentsel çevrenin iyileştirilmesi; mevcut konut stoğunun sağlamlaştırılması, kentlerde sosyal ve kültürel olanakların temin edilmesi; toplumsal kalkınma ve katılımın özendirilmesi ilkeleri üzerine inşa edilen Avrupa Kentsel Şartı’nı diğer hukuki metinlerinden ayıran en önemli fark, anılan metnin hükümetlerin değil; yerel yönetimlerin imzasına açılmış olmasıdır.

Avrupa Kentsel Şartı’nın ilk kısmında yer alan Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu’nda, Avrupa yerleşimlerinde yaşayan kent sakinlerinin şu haklara sahip oldukları düzenlenmiştir:

  1. Güvenlik Hakkı: Mümkün olduğunca suç, şiddet ve kanun dışı olaylardan arındırılmış olan güvenli bir kentin oluşturulması;
  2. Sağlıklı Bir Çevre Hakkı: Hava, gürültü, su ve toprak kirliliğinin bulunmadığı, doğası ve doğal kaynakları teminat altına alınmış olan bir çevre;
  3. İstihdam Hakkı: Yeterli istihdam olanaklarının yaratılarak, ekonomik kalkınmadan pay alma şansının ve kişisel ekonomik özgürlüklerin sağlanmış olması;
  4. Konut Hakkı: Mahremiyet ve dokunulmazlığın garanti edildiği, sağlıklı, satın alınabilir, yeterli konut stoğunun sağlanması;
  5. Dolaşım Hakkı: Toplu taşıma, özel arabalar, yayalar veya bisikletliler gibi yol kullanıcıları arasında, birbirinin hareket kabiliyetini ve dolaşım hürriyetini sınırlandırmayan uyumlu bir düzenin tesis edilmesi;
  6. Sağlık Hakkı: Kişilerin beden ve ruh sağlıklarının korunmasına yardımcı olacak çevrenin ve şartların oluşturulması;
  7. Spor ve Eğlence Hakkı: Yaşı, yeteneği ve gelir durumu ne olursa olsun kentli her birey bakımından spor ve boş vakitleri için uygun koşulların sağlanması;
  8. Kültür Hakkı: Çok çeşitli kültürel ve yaratıcı kaynaklara erişim ve katılım hakkı;
  9. Kültürler Arası Kaynaşma Hakkı: Geçmişten bugüne, farklı kültürel ve etnik yapıları barındıran toplulukların barış içinde yaşamalarının güvence altına alınması;
  10. Kaliteli Bir Mimari ve Fiziksel Çevre Hakkı: Tarihsel yapı mirasının titizlikle restore edilmesi ve nitelikli çağdaş mimari ile uyumlu olan fiziksel mekânların inşa edilmesi;
  11. Kentsel İşlevlerin Uyumu: Yaşama, çalışma, seyahat işlevlerinin ve sosyal aktivitelerin olabildiğince birbiriyle ilintili olmasının sağlanması (entegre olmuş bir kentsel yaşam);
  12. Katılım Hakkı: Çoğulcu demokrasilerde; kurum ve kuruluşlar arasındaki dayanışmanın esas olduğu kent yönetimlerinde; gereksiz bürokrasiden arındırma, yardımlaşma ve bilgilendirme ilkelerinin egemen olması;
  13. Ekonomik Kalkınma Hakkı: Kararlı ve aydın yapıdaki tüm yerel yönetimlerin, doğrudan veya dolaylı bir şekilde ekonomik kalkınmaya katkıda bulunma konusunda sorumluluk sahibi olmaları;
  14. Sürdürülebilir Kalkınma Hakkı: Yerel yönetimler tarafından ekonomik kalkınma ile çevrenin korunması ilkeleri arasında makul bir dengenin kurulması;
  15. Kentsel Mal ve Hizmetler: Erişilebilir, kapsamlı, kaliteli mal ve hizmet sunumunun yerel yönetim, özel sektör veya ikisinin ortaklığıyla sağlanması;
  16. Doğal Zenginlikler ve Kaynaklar: Yerel doğal kaynak ve değerlerin yerel yönetimler tarafından akılcı, dikkatli, verimli ve adil bir şekilde, belde halkının menfaati gözetilerek korunması ve idaresi;
  17. Kişisel Bütünlük Hakkı: Bireyin sosyal, kültürel, ahlaki ve ruhsal gelişimine ve kişisel refahına yönelik uygun kentsel ortamın sağlanması;
  18. Belediyeler Arası İşbirliği: Kişilerin, yaşadıkları beldenin beldeler arası ve uluslararası ilişkilerine doğrudan doğruya katılabilmeleri konularında serbest olmaları ve özendirilmeleri;
  19. Finansal Yapı ve Mekanizmalar: Deklarasyon’da tanımlanan hak ve özgürlüklerin gerçekleştirilebilmesi için gerekli mali kaynakları bulma hususunda yerel idarelerin yetkili kılınmaları;
  20. Eşitlik Hakkı: Yerel yönetimlerin tüm bu hakları, cinsiyet, yaş, köken, inanç, sosyal, ekonomik ve politik ayrım gözetmeksizin ve fiziksel veya zihinsel engelleri dikkate almaksızın eşit olarak sağlamakla yükümlü olmaları.

Fiziki kentsel çevrenin iyileştirilmesi; mevcut konut stoğunun sağlamlaştırılması, kentlerde sosyal ve kültürel olanakların temin edilmesi; toplumsal kalkınma ve katılımın özendirilmesi ilkeleri üzerine inşa edilen Avrupa Kentsel Şartı’nı diğer hukuki metinlerinden ayıran en önemli fark, anılan metnin hükümetlerin değil; yerel yönetimlerin imzasına açılmış olmasıdır. Fakat kentsel yaşamın iyileştirilmesini amaçlayan Avrupa Kentsel Şartı, Türkiye’de herhangi bir belediye tarafından henüz imzalanmamıştır. Avrupa Kentsel Şartı’nın usulüne uygun bir şekilde imzalanabilmesi Belediye Kanunu md. 74’ün uygulanmasına bağlıdır.

Bu düzenlemeye göre “Belediye, belediye meclisinin kararına bağlı olarak görev alanıyla ilgili konularda faaliyet gösteren uluslararası teşekkül ve organizasyonlara, kurucu üye veya üye olabilir. Belediye bu teşekkül, organizasyon ve yabancı mahallî idarelerle ortak faaliyet ve hizmet projeleri gerçekleştirebilir veya kardeş kent ilişkisi kurabilir. Birinci ve ikinci fıkra gereğince yapılacak faaliyetlerin, dış politikaya ve uluslararası anlaşmalara uygun olarak yürütülmesi ve önceden Çevre ve Şehircilik Bakanlığının izninin alınması zorunludur.”. Burada öngörülen izin şartı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının somut olayda keyfi bir şekilde hareket edebileceği anlamına gelmez. İzin talebinin reddi kararına karşı iptal davası açılabilir.

Anadolu coğrafyası, bereketli toprakları ve stratejik konumu ile tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış olan bir bölge olmuştur. İlkçağlardan bu yana Anadolu kentleri, birçok alanda bir kültürel mozaiği temsil etmişlerdir. Nitekim Türkiye Cumhuriyeti, Batı medeniyetine de öncü olan söz konusu tarihsel dönüşümün son parçasını oluşturur. Bu tarihsel geçmişe sahip olan ülkemizin, insan onuruna uygun standartlarda yaşanılabilir daha iyi kentler kurmayı amaçlayan Avrupa Kentsel Şartı’ndan bağımsız düşünülmesi mümkün değildir. Bu sebeple, başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere belediyelerin, Belediye Kanunu md. 14 ve 15’de ifade edilen görev ve yetkiler ile kent sakinlerinin hak ve özgürlüklerini gözetecek bir şekilde hareket ederek, Avrupa Kentsel Şartı’nı imzalamak amacıyla gerekli hukuki girişimlerde bulunmak konusunda tarihi bir sorumluluğunun olduğunun altı önemle çizilmelidir.

[Avrupa Kentsel Şartı için bkz. http://www.migm.gov.tr/kurumlar/migm.gov.tr/AVRUPA-KONSEYI/KentSart-1.pdf, Son Erişim Tarihi: 12 Mart 2023.]