Emekliler Uyarıyor ve Ayağa Kalkıyor

Tevfik Kızgınkaya

Hazal 19, Sıla 16 yaşında daha genç kızlık çağlarında katledildiler. İçimiz yandı. İstanbul sözleşmesini yok sayanlardan çıt yok.

Gerçekleri yazan, konuşan gazetecilere cezalar yağmur gibi…

Her alanda çöküntü yaşanıyor, memleket yangın yeri gibi neresine bakacağımızı şaşırdık.

Elektrik ve doğalgaz faturaları ve tezgahlardaki fiyat etiketleri karşısındaki çaresizlikle ruh sağlığımızı da yitirme noktasına geldik.

Tepkiler çoğalınca iktidardan bir iyileştirme haberi gelebilir derken, “Hepimiz aynı gemide olduğumuza, ülkenin kazancından hep birlikte istifade ettiğimize göre külfetine de beraberce katlanacak, yükü beraberce omuzlayacağız” açıklaması karşısında bir kez daha RTE-AKP’nin gerçek yüzüyle karşılaştık.

Yapılan benzetmenin doğru yanı, hepimizin aynı gemide olduğu ve birilerinin ülkenin kazancından istifade ettiği gerçeği.

Aklın almadığı yanı ise, göz göre göre ve de bilerek gemiyi fırtınanın ortasına sokan ve batırma noktasına getiren kaptanın, yıllardır külfetten başka bir şey yaşatmadığı Halktan yine külfeti omuzlamasını istemesi.

Bu tablo, yıllardır uygulanan neo-liberal düzenin yöntemi.

Aslında Halkın olan ülkenin zenginliğini sermayeye aktarmak,

Din, iman istismarı ile Halkın gözünü köreltmek, gönlünü hoş tutmak,

Ve yokluğu, yoksulluğu, açlığı Halkın sırtına yüklemek.

Bu satırlarda çokça dile getirildi, RTE-AKP bir paylaşım partisidir.

Tek derdi, iktidarın gücü ile zenginleşmektir. Din, iman işin vitrinidir.

Birazcık inancı olanın vicdanı vardır. Vicdanı olan da insanlara zarar vermez, yalan söylemez ve bir başkasının yapmasına da göz yummaz, izin vermez.

*

35-40 yıllık çalışma yaşamının yorgunluğunu atacakları, yaşamın güzellikleri ile buluşacakları emeklilik dönemlerinde açlık sınırının altında kalan maaşla hayatta kalmaya çalışan emekliler artık bir şey yapmalı dediler.

12 Emekli Grubu 4 Şubat’ta yaptıkları basın açıklamasında uygulanan politikaların yaşamlarını nasıl etkilediğini, insanca yaşamak için neler yapılması gerektiğini bir kez daha dile getirdiler ve söz bitti diyerek iktidarı uyardılar.

“Toplumsal yaşamın tüm yükü yine üretmiş ve üretmekte olanların, emekçilerin ve biz emeklilerin üzerine yüklenmiştir.

Yıllardır uygulanan “serbest piyasa” denen soygun düzeniyle dünyanın en bozuk gelir dağılımına sahip ülkesi haline geldik ve biz emekliler ve emeği ile geçinenler açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edildik. Bu yetmezmiş gibi %100'leri aşan zamlarla halkın büyük çoğunluğu olarak kuru ekmeğe muhtaç edildik.

Temel yaşamsal gereksinimlerimiz olan gıda, elektrik, doğalgaz, su, sağlık ve iletişim gibi giderleri aylıklarımızla karşılayamaz hale geldik ve banka kredileriyle geleceğimizi tüketmek zorunda bırakıldık.

Gerçek olmayan enflasyon oranlarına dayandırılan sözde maaş zamları, bırakın artışı, aşınmayı bile telafi etmekten çok uzaktır.

Emeklilerin, emekçilerin, kayıt dışı çalıştırılarak güvenceleri çalınanların ve maaşları asgari ücret üzerinden gösterilmesine karşın kendilerine asgari ücret dahi ödenmeyen emekçilerin kısacası hepimizin insanca yaşama koşulları yok edilmiş ve bıçak kemiğe dayanmıştır.

Doğrudan yaşamımıza saldırıya dönüşen bu politikalara artık boyun eğmeyeceğiz!

Ülkemiz kaynaklarının sermaye çetelerine peşkeş çekilmesine göz yummayacağız!

*

  • Ülkemiz ekonomisini borç bataklığına, halkımızı yoksulluğun karanlığına sokan bu soygun düzeni sona erdirilmeli, halkımızın yaşamsal temel gereksinim alanları devletleştirilmeli ve planlı ekonomiye geçilmelidir.
  • Geleceğimizi ipotek altına alan “devlet garantili” Kamu Özel İşbirliği projeleri ve uygulamaları sonlandırılmalıdır.
  • Hepimize ait olan devlet hazinesinin yandaş sermaye çetelerince yağmalanmasına derhal son verilmelidir.
  • 2022 yılının ilk gününden bugüne kadar su, elektrik ve doğalgaza yapılan zamlar kaldırılmalı ve bu zamlı fiyatlarla düzenlenen faturalar indirilmeli ve düzeltilmelidir.
  • Biz emeklilerin maaşları ve emekçilerin asgari ücretleri yoksulluk sınırının üstüne çıkarılmalıdır.

İktidarıyla ve muhalefetiyle tüm karar verici makamların sorunlarımızın çözümü ve isteklerimizin karşılanması doğrultusunda derhal harekete geçmesini istiyoruz ve bekliyoruz.

Sorunlarımızın çözümü ve hak ettiğimiz insanca yaşama koşullarının sağlanması konusunda herhangi bir adım atılmaması durumunda,

Emekliler olarak, kararan yaşama koşullarımızı protesto etmek üzere ayın 21’inde saat 21.00’de başlamak üzere her gün 9 dakika ampullerimizi söndüreceğiz ve yaşadığımız karanlığı görünür kılacağız.

Yarın kendileri de emekli olacak olan tüm yurttaşlarımızı da bu haklı isteklerimizi desteklemeye ve bizlere katılmaya davet ediyoruz.

Emekliyiz, İnsanca yaşamak istiyoruz.

Ülkemizi bizler adına yönetenleri uyarıyoruz ve ayağa kalkıyoruz!”

*

Emeklilerin ayağa kalkışının ve sanatın iyileştirici gücüyle topluma umut vermeyi amaçlayan Tarkan’ın yaşadığımız sorunlar karşısında “Geçcek” şarkısı ile dik duruşunun tüm yurttaşlarımıza örnek olması gerekmektedir. 

Yaşadıkları karşısında mutsuz ve umutsuz olan emeklilerin ve yarın emekli olacak herkesin 21’inde saat 21’de başlayarak her gün 9 dakika evlerinde karanlık, dillerinde Geçcek şarkısıyla insanca yaşama hakkını dile getirmeleri geleceğimiz için değerli olacaktır.

Mutlu, huzurlu ve gelecekten umutlu yaşamak her insanın hakkıdır.

Yeter ki sahip çıkmasını bilelim ve isteyelim.