Tarih 31 Ocak 1990,
Akşam saatlerinde gelen kara bir haber.
Muammer Aksoy, evinin önünde vurularak öldürüldü.
En önde Muammer Aksoy’un fotoğrafına sımsıkı sarılmış Uğur Mumcu,
Ve ardında da yüz binler yürüyordu,
“Türkiye Laiktir Laik kalacak” diye haykırarak.
*
Tarih 24 Ocak 1993,
Karlı bir pazar günü, kanlı kara bir haber daha geldi.
Uğur Mumcu, arabasına konan bombayla öldürüldü.
Yine önde Uğur Mumcu vardı ama omuzlarda,
Ardında milyonlarla yürüdü sonsuzluğa, yağmur altında…
*
24 – 31 Ocak,
Bu iki kara günün arası,
Adalet ve Demokrasi Haftası.
29 yıldır haykırıyoruz Adalet ve Demokrasi diye,
Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve Cumhuriyete Can Veren
Tüm Devrim Şehitlerimiz adına.
Sözler verilse de yeminler edilse de…
Yıllardır bulunmadı, bulunamıyor,
Aslında bilinen katiller ve katilleri azmettirenler.
Yıllardır bilinmedi bilinmiyor,
Aslında bilinen ama söylenemeyen nedenler.
*
Uğur Mumcu’nun “Baba gibi severdim, o da beni oğlu gibi” dediği,
“Ak saçlı inanç ve onur heykeli” diye tanımladığı
Muammer Aksoy için ertesi gün (01.02.1990) yazdı,
Neden öldürüldüler sorusunun yanıtını.
“… İsteseydi yabancı şirketlerin ve holdinglerin gözdesi olurdu.
Bütün bunları elinin tersiyle itti, çileli yola, devrimciliğe, Atatürkçülüğe baş koydu.
Ve bu uğurda da baş verdi.
En son çabası laikliğin savunulmasıydı.
Bu amaçla Atatürkçü Düşünce Derneği'ni kurmuş, dernek adına yapılacak açıklamaları kaleme almıştı. Prof. Aksoy bir inanç ordusunun adıydı.
Öylesine yiğit ve öylesine inançlıydı.
Aksoy'u öldüren kurşun, Atatürk'e, Atatürkçülüğe sıkılmıştır.
Alçakça kurşunlanan Aksoy, gittikçe sayıları azalan son Atatürkçülerden biriydi.
Bütün Atatürkçüler, bütün devrimciler, laikliğe yürekten inananlar, hepimizin ve hepimizin başı sağolsun.
Ah hocam, ah, ah, ah.” (Faruk Bildirici, 24.01.22, T24)
*
Muammer Aksoy’un Kurucu Genel Başkanı olduğu (19.05.1989) Atatürkçü Düşünce Derneği’nin (ADD) kuruluş nedenine yazdıkları da kimler sorusunun yanıtı.
“Atatürk’ün bedensel varlığının artık aramızda bulunmamasından cesaret alan içteki ve dıştaki kimi olumsuz güçler,
O’nun yeni Türk Devletini yaratma doğrultusunda ilk adımı attığı 19 Mayıs 1919’un üzerinden tam 70 yılın geçtiği bu günlerde,
Atatürk devrim ve ilkelerine karşı, açık ya da kapalı saldırılarını doruğa ulaştırmış bulunmaktadır.
Bundan daha kötüsü, plânlı ve sinsi bir çalışma ile, o devrim ve ilkeleri gelecekte yok etmek çabası içindeler.
…Bu durum karşısında Atatürk devrim ve ilkelerinin, toplumsal sorunlarımızın çözümlenmesinde ışık tutucu niteliğe ve yaratıcı güce sahip olduğuna inananlar,
Atatürkçü Düşünce Derneği’ni kurarak,
O’nun devrim ve ilkelerinin gelecekte de egemen olmasına katkıda bulunma ve onlara bekçilik yapma zorunluluğunu duymuşlardır.”
*
90’lı yıllarda peş peşe gelen saldırılar ve ölümlerle sarsıldı Türkiye,
Son derece sistematik ve organize bir şekilde ve tek noktadan yönlendirilmişçesine,
Birbirine çok benzer yöntemlerle düzenlendi katliamlar,
Hedeflerinde hep Atatürkçü, demokrat, yurtsever aydınlar…
Katledildi Cumhuriyet Devrimini savunanlar.
*
Cumhuriyete ilk saldırıdır Kubilay’ın katledilmesi.
Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla başladı,
Cumhuriyet Devriminin aydınlanmasına saldırı.
50’lerde inancın sokulmasıyla siyasetin içine,
İlk bomba kondu din ve vicdan özgürlüğü olan Laikliğin temeline.
1980’de üç büyük darbe daha vuruldu Cumhuriyete,
- 24 Ocak kararları ile Karma Ekonomiye ve Devletçilik ilkemize,
- Yeni dünya düzeni diye etnik ve inanç kimlikleriyle yıkılan Ulus olma bilincimize,
- 12 Eylül darbesiyle Demokratik Laik Cumhuriyete.
Ardından adım adım geldik bu günlere…
*
Tehlikenin farkında olanlar,
Fark etmekle kalmayıp yazarak ve anlatarak,
Bizleri, Halkımızı uyarmaya uyandırmaya çalışanlar…
Atatürkçü, cumhuriyetçi, demokrat, yurtsever
Aydınlar, bilim insanları, gazeteciler, yazarlar, sanatçılar…
Hedef oldular 70’lerde olduğu gibi,
Karanlığın kurşunlarıyla, bombalarıyla,
Canlarını verdiler Cumhuriyet yolunda…
31. 01. 1990 Muammer Aksoy
07. 03. 1990 Çetin Emeç
04. 09. 1990 Turan Dursun
06. 10. 1990 Bahriye Üçok
20. 09. 1992 Musa Anter
24. 01. 1993 Uğur Mumcu
17. 02. 1993 Eşref Bitlis
02. 07. 1993 Sivas’ta 33 aydınımız
11. 01. 1995 Onat Kutlar
12. 03. 1995 Gazi mahallesinde 22 insanımız
25. 07. 1995 Ali Günday
08. 01. 1996 Metin Göktepe
21. 10. 1999 Ahmet Taner Kışlalı
24. 01. 2001 Gaffar Okan
18. 12. 2002 Necip Habletmitoğlu
17. 05. 2006 Mustafa Yücel Özbilgin
19. 01. 2007 Hırant Dink
12. 06. 2007 Başlatılan Ergenekon işkencesinde can veren
Kuddisi Okkır, Enver Arpalı, Türkan Saylan, Ali Tatar, İlhan Selçuk…
Ve nedeni belirsizce yaşamlarını yitiren onlarca cumhuriyet sevdalısı asker ve emniyet görevlisi…
*
Cinayetlerin ve katliamların hedefinde olanların ortak yanları ve nitelikleri,
Türkiye’ye ve Türk Ulusuna verilmek istenen mesajın da kendisi.
Demokratik Laik Cumhuriyet yıkılacak, savunanlar susturulacak.
Bugün soralım kendimize ve herkese,
Bu cinayetlerle ve katliamlarla korku ortamı yaratmayı, insanları sindirmeyi,
Her geçen gün yükselen Cumhuriyeti yaşatma ve Cumhuriyetle yaşama isteğini ve direncini kırmayı başarabilecekler mi?
On’lar bugün varlıklarıyla yoklar.
Ama On’ları öldürerek yok edeceklerini sananlar,
Bilemediler ve göremediler asıl gerçeği.
On’ların,
Uğruna can verdikleri Cumhuriyet Devriminin ışığıyla,
Milyonların yüreğinde, aklında ve bilincinde,
Yaşadıklarını ve sonsuza kadar yaşayacaklarını…
Cumhuriyete Can Verenlere
Saygıyla ve özlemle…