Bir Çocuğun Hayali...!

Tevfik Kızgınkaya

Aynı gün söylenen iki söz;

Biri, sokakta gitar çalan bir çocuk.

Diğeri, ülkeyi tek başına yöneten RTE.

Çocuğun sözü; “Hayalim, fakir olmamamız. Evde yiyecek yok. Burada çalıyorum, eve yiyecek götürüyorum. Odur hayalim. Evde yiyecek olması.”

Ülkeyi yöneten RTE’nin sözü; “Millet açmış. Aç olarak dolaşanları buyurun siz doyuruverin.”

Çocuğun sözlerinden alınacak önemli bir ders daha var. Sadece kendi açlığını değil evdeki ailesinin açlığını ve fakirliğini düşünmesi.

Türkiye’yi yönetme görevi, yetkisi ve sorumluluğuna sahip olan kişi ise milletin açlığını değil, kendisini, kendi çevresini ve iktidarını düşünüyor.

RTE-AKP düzenini anlamak için başka söze gerek yoktur.

Bu tek adam düzeninde yönetim anlayışının halka hangi gözle baktığının en açık anlatımı bu sözlerde vardır ve gerçek yüzü de budur.

Daha ilkokul yaşlarındaki bir çocuğun hayalini açlık ve yoksullukla karartan bu “düzen” yıkılmalıdır.

Halkın kaynaklarını kendisi için kullanıp Halkı açlığa ve yoksulluğa terk eden bu “düzen” yıkılmalıdır.

Halk, kendisini düşünmeyen bu “düzeni” sandıkta yıkacaktır.

****

RTE-AKP, ulusal ve evrensel değerlere sahip değildir.

Neo-liberal bir paylaşım partisidir.

Hukuk Devletini, kurum ve kurallarını yok ederek,

Devleti, kurum ve kurallarını yok ederek,

Demokratik parlamenter sistemi, kurum ve kurallarını yok ederek,

Ulusal çıkarlarımızı bir kenara iterek,

Halkın mülkü olan ülkenin tüm üretim tesislerini ve kaynaklarını satarak,

Hesap vermeksizin ülkeyi tek başına yöneten RTE-AKP,

Ortalığa saçılan yasadışı işler ve ilişkilerle iç içe geçen bu “düzeni” yarattılar.

Bugün de kendi içlerinde paylaşım kavgasına tutuştular.

15 Temmuz’da olduğu gibi…

Bu paylaşım “düzeni” yıkılmalıdır.

Hak, hukuk ve adalete susamış olan Halk, bu “düzeni” sandıkta yıkacaktır.

*****

Venezüella, Kıbrıs ve Orta doğu arasında kurulan ilişkiler…

Uyuşturucu ve silah ticareti ile elde edilen dolarlar…

Faizi düşürerek enflasyonun düşeceğini iddia edilmesi,

Ve her seferinde TL’nin değer kaybetmesi, doların avronun yükselmesi…

Dolarları elde edenlerin zenginleşmesi…

Halkın alım gücünün düşmesi, işsizliğin, yoksulluğun artması…

Bahadır Özgür (Gazete duvar 04.0.21)  bu döngüyü sorgulamış ve sormuş,

 “Sıcak para girsin diye özel anlaşma…

Sıcak para için nasıl bir anlaşma yapılır?

…Ekonomi literatüründe sıcak paranın gelmesi maksadıyla uygulanan para politikaları bellidir. Kastettiği şey muhtemelen, ülkeye yoğun miktarda para sokulması.

Özetle kara para yolunun açılması.

Ve varlık barışı, bu paraların aklanmasını meşrulaştırmak için mi getirildi?

Uyuşturucudan silaha, insandan petrol kaçakçılığına her türlü suçun kesişme noktasındaki bir ülkede; parasını yurtdışından getirene 14 kat zırh niye sağlanır?”

Türkiye’nin kara para trafiğinin merkezlerinden birisi haline getirilmesi…

 “128 milyar dolar nerede” sorusunun yanıtsız bırakılması, hatta yasaklanması…

Dolarları toplayanların zenginleşmesi…

Kara paraların ak-lanması…

İşte bu “düzen” yıkılmalıdır.

Her geçen gün yoksullaşan Halk, bu “düzeni” sandıkta yıkacaktır.

*****

Suç örgütü liderliğinden mahkumiyeti olan Sedat Peker,

Türkiye’nin gündemini belirliyorsa…

Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı hakkında konuşabiliyorsa…

İç İşleri Bakanını tehdit edebiliyorsa…

Yasa dışı işleri ve ilişkileri ondan duyuyor ve öğreniyorsak…

Devlet, niteliğini, kimliğini ve işlevini yitirmiş demektir.

Bu devlet, Türkiye Cumhuriyeti Devleti değildir.

İktidardan güç alarak Cumhuriyetimize ve kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e saldıranlar,

Bu çıkar düzeninden beslenenlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti Devletini bu duruma düşüren bu “düzen” yıkılmalıdır.

Her geçen gün gelecekten umudunu yitiren Halk, bu “düzeni” sandıkta yıkacaktır.

*****

Önemli olan, bundan sonra ne olacak?

“Normalleşiyoruz” diye diye anormalleştirilen…

Eskisi gibi olmayacak diye diye 100 yıl geriye götürülmeye çalışılan…

Türkiye Cumhuriyeti,

Kuruluş ilkeleri, felsefesi ve Halkçı Devrimci kimliği temelinde,

Yeniden inşa edilmek zorundadır.

Karar verecek olan Halk’tır, Bizleriz.

Uygulayacak olan ise bu “düzeni” kabul etmediğini söyleyen Siyasi Partilerdir.

Siyasi Partiler;

  • Demokratik Laik Cumhuriyet ve Hukuk Devleti temelinde bir araya gelmek,
  • Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine son vermek,
  • Parlamenter Demokrasiye dönmek,
  • Devleti, kurum ve kurallarıyla var etmek,
  • Demokrasiyi ve Hukukun üstünlüğünü hakim kılmak,
  • İnsan hak ve özgürlüklerini gerçek anlamda yaşama geçirmek,
  • Halka umut olmak,

Zorundadırlar.

Çocuklar umutla gelecek hayali kurabilsinler…