O, HARAM YEMESİNİ HİÇ BİLMEZDİ!

Süleyman Yağız

Ecevit çok başkaydı... Kimseye benzemezdi...
Muhteşem bir liderdi...  
İyi ve güzel birçok şeyin simgesiydi…
Örneğin, nezaketin,  kibarlığın…
Örneğin, dürüstlüğün…
Örneğin, halkçılığın…
Sevginin, saygının, saygınlığın…
Öngörünün, doğrultu tutarlılığının, kararlılığın…
Hep haklı çıkmanın... 
*
Daha birçok özelliği vardı…
Örneğin, haram yemesini hiç bilmezdi.
O da Büyük Önderimiz Atatürk gibi, kimseyi “öteki” görmezdi.
Bütün insanlarımızı bir ve eşit görürdü.
İş işçi, emek emekçi denilince içi titrerdi. Çalışanlar ve emeklilerle ilgili yapabileceği her şeyi yapmaya çalışırdı. Bu konu birincil önceliğiydi.
En son mirası "işsizlik sigortası" ve "iş güvencesi" olmuştu.
*
Ecevit cesurdu; kendisine suikast yapılacağı haberi verilen meydana bile gitmekten hiç çekinmezdi.
Ecevit cömertti; partide biz çalışma arkadaşlarına ısmarladığı yemeklerin parasını bile -partiye ödettirmez- cebinden öderdi.
Suudi Arabistan’da büyük dedesinden kalan milyar dolarlık büyük mirası bile Türk hacılarının kullanımı için Diyanet’e bağışlama girişimde bulunmuştu.
*
Ecevit şimdi yok.
Yokluğu her geçen gün, her geçen yıl daha çok hissediliyor.
Dolayısıyla daha çok özleniyor.
Büyük bir liderdi... 
Büyük bir hatipti... 
Türkçe’yi en iyi kullanan siyasetçi ve devlet adamı olmasının yanı sıra dilimize yeni sözcüklerin kazandırılmasında da öncüydü... 
Bugünün gençleri de onu yeterince tanıyabilseydi, inanıyorum ki, çok severlerdi...
*
Son genel sekreteri olarak Ecevit’le birlikte  çalışma olanağına sahip olmuş kişilerden biriyim. O nedenle onun benim için çok özel bir yeri var.
Beni çok severdi... 
"Nereden biliyorsun?" demeyin... Çünkü sevgisini, başkalarının yanında bile dile getirirdi!.. Benim onu sevmemem ise imkânsızdı... 
Bu büyük insanı sevgiyle saygıyla özlemle ve rahmetle anıyorum.