Ülkemiz ne çekiyorsa sol korkusu yüzünden çekiyor. Amerika'nın pompaladığı bu korku, solu etkisizleştirmek için bir her süreçte kullanıldı. Deniz Gezmişlerin idamı, faili yarı belli ya da tümden meçhul katliamlar hep bu korkunun bir sonucudur.
Örneğin Maraş Katliamı, örneğin 1 Mayıs Katliamı, örneğin Sivas Madımak Katliamı...
CHP'de İnönü'nün ortanın solu olarak başlattığı, Ecevit'in sosyal demokrasi bağlamında Demokratik Sol olarak büyüttüğü solculuk Amerika'yı endişelendirince ülkemiz katliamlar sürecine sokuldu. Amaç, solun, dayandığı büyük kitleler ile arasını açmaktı.
*
Mesleğinin yüz akı olan gazetecilerden Zihni Erdem'in bir kitabı çıktı; "CHP'NİN ÜZERİNDEKİ ELLER" (*) adını taşıyor. Kitabın arka kağıda özetle şöyle deniliyor:
"Türkiye’nin bağımsız, insanların özgür ve eşit olması için mücadele veren sosyalistler, 12 Mart 1971 askeri muhtırasından sonra sosyalist gençlik liderlerinin, özellikle 30 Mart 1972’de Mahir Çayan’ın, 6 Mayıs 1972’de Deniz Gezmiş’in ve arkadaşlarının kaybıyla büyük bir sarsıntı geçirdi. İlk tepkiyi gösteren solcu öğrenciler 'kahrolsun CIA' , 'bağımsız Türkiye' sloganlarıyla gösterilere ve faşizme karşı mücadeleye başladı; acıları büyüktü.
1972 yılında CHP genel başkanı olan Bülent Ecevit, İsmet İnönü’nün başlattığı ortanın solu siyasetini, sosyal demokrasi ideolojisiyle daha ileriye taşıdı. Ecevit, CHP’yi dönüştürerek sosyalistlerle ve halkla organik bir bağ kurdu. Karaoğlan adı verilen Ecevit, solcu gençlerin CHP’yle yakınlık kurmasını sağlayınca CHP oyları hızla yükseldi.
CHP Türkiye’nin en büyük partisi olunca Sovyetlere karşı soğuk savaş sürdüren ABD, solun yükselişinden rahatsız oldu. Önce Ecevit’e çok sayıda suikast girişimlerinde bulunuldu; sol gençlik suikast yapılmasına izin vermedi. Ecevit’e siper olan solcuları aşamayacağını anlayan küresel güçler 12 Eylül 1980’de askeri darbe yaparak hükümeti yıkıp CHP’yi kapatıp Ecevit’i hapishaneye attılar.
Askeri darbe korku saldı ama solu ve CHP’lileri sindiremedi.
CHP ad değiştirerek kurduğu yeni partilerle, sosyal demokrasi, sosyalist ittifakıyla gücünü korumayı başardı. Kısa sürede yeniden CHP adını aldı. Farklı partiden de olsa Ecevit yeniden başbakan olmayı başardı. Küresel güçler CHP’yi ve solu yok edememişti ama ellerini de üzerinden çekmediler."
*
Evet, çekmediler... Kemal Derviş aracılığıyla Ecevit'in DSP'sini baskın bir erken seçimle iktidardan düşürdüler.
Ecevit'in ifadesiyle" şeytanî hesaplar içerisinde" (s. 32) olan Derviş, DSP'den ayarttığı milletvekillerine de çelme takarak CHP'ye katıldı.
(Derviş’in amacı CHP'yi iktidara getirmek değildi. Bana göre, sol adına hareket ediyor gibi görünüp AKP'yi iktidara taşımaktı. Öyle de oldu. Görevini tamamlayınca CHP'den de ayrıldı.)
*
Zihni Erdem ilkeli, titiz, güvenilir, düzgün ve dürüst bir gazeteci... CHP üzerinde günümüze dek "uzanan eller"i anlatıyor kitabında...
Zihni Erdem, " CHP, kurucusu ve ilk Genel Başkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün liderliğinde ulusal bağımsızlığı kazanan, Saltanatı kaldıran, Cumhuriyeti kuran, hilafete son veren ve Ulusal Birliği sağlayan partidir" diyor. (s. 574) Ki, haklıdır.
Türkiye yeni bir süreç yaşıyor...
"Üzerindeki eller"e karşın bu yeni süreci de başarıya kavuşturacağına inanıyorum.
Zihni Erdem'in kitabı bu konuda çok önemli bir eser... Okunmasını tavsiye ederim.
(*) Zihni Erdem, CHP'YE UZANAN ELLER, İMGE Kitabevi
info@imge.com.tr
0216 348 60 58