104 Emekli Amirali Bırak, Ayasofya'daki İmama Bak!

Halkın Sayfası

104 emekli Amiralin imza koyduğu Yüce Türk Milletine hitap eden kaygılarını belirttiği yazılarını birlikte inceleyelim; ülkesini seven hangi vatan severin itiraz edebileceği çekince koyabileceği bir cümle hatta bir kelime var bakalım.

Montrö nün tartışılıyor olması, kendi konuları olması dolayısıyla da fikirlerinin değerli olduğu isimler anayasal haklarını kullanıp, anlaşmanın öneminden ve tartışılıyor olmasının tehlikesinden sözediyor, haklı kaygılarını dile getiriyorlar. Bu kaygı vatandaş olarak senin benim de kaygım değil mi? Muhalefet halkın kaygısını dile getirecek sesi çıkarmada yetersiz kalmışken birde! Adamlar bırakın darbeyi Karadenizin Barışının sürdürülmesinin teminatından söz ediyorlar. 

Sarıklı takkeli cübbeli Amiral olayından söz ediyor TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyoruz diyorlar. Var mı burda bir yanlış, bir tehdit?

TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir. Doğru değil mi, daha yeni 15 Temmuz irticai terörist eylemi can yakmadı mı? İrticacı şeriatçı fetöcü teröristler ordumuzda hala varmış gibi görüntü verilmesine izin verilmeli midir? Bu görüntüyü verenin rütbeleri hemen sökülmeli yargılanmalı diye Bahçeli de herhalde, Sarıklı takkeli cübbeli Amiral kasdedecekti, sehven bu tehlikeye işaret eden 104 amirali hedef aldı. Burada hedefte bir yanlışlık olduğu belli. Tabanı Milliyetçi bir parti lideri, ülkeleri için kaygılanan silahlı bir gücü olmayan emekli amiralleri darbeci diye suçlayacak değil ya, sarıklı takkeli cübbeli şeriat yanlısı fetö terör örgütü devamı görüntüsü veren silahlı gücüde olan görevdeki amiral dururken. 

Ha birde ne diyor bu 104 emekli amiral; Harp Okulları Yönetmeliği’nin okula giriş şartlarından kaldırılan irticai faliyetlerle irtibatının olmaması maddesine atıfta bulunuyor olsa gerek ki; ''Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız'' demişler. Soldan, sağdan nerden gelirse gelsin hangi amaçla olura olsun darbelere karşıyız, ancak 104 amiralin söylediklerinin altına imza atmayacak bir tek vatansever var mı ya da burada bir darbe söylemi bulabilecek; darbe ne demektir nasıl bir güç gerektirir sorularını yanıtlayabilecek zeka düzeyine sahip bir art niyetsiz çıkar mı?

Tabanının kaygılarına ses olamamış bir parti liderinin, ülkesi için kaygılarını dile getiren  104 emekli amirale sarf ettiği söz var birde, ''zevzeklik.'' Akşener açısından en hafif ifade ile  büyük talihsizlik.

'Lozan da Montrö de Türkiye'nin güvencesi' desen bir şey olmayacak. Sonra bunlar darbeci. Kimse yemiyor artık bu numaraları. Adam emekli amiral. Emekliler nerede darbe yapıyor?" bu ifadeler CHP lideri Kılıçdaroğlu'ndan; yetmez ama evet dedirtmiyor mu? 

Keşke muhalefet halkın kaygı duyduğu konularda çok daha duyarlı ve dik duruş sergileyebilse söylemleri güven verse de emekli amirallerde diğer vatandaşlarda huzur içinde emekliliklerinin keyfini çıkarabilseler ve anayasal haklarını kullandı diye tutuklanmasalar. Malesef ideal Türkiye siyasetinin günümüzde yerinde yeller esiyor.

Bu amirallerin pek çoğu feto kumpasıyla AKP'nin savcısıyım dediği davalarla hapse atılmış Amiraller. Bildiride de fetöcü irticai görüntülerin askeriyeye haksız görüntü vermesinden kaygılarını da dile getiriyorlar. Buraya iyi bakmak gerekiyor. Bu durumdan kim rahatsız olur tabiki ilk önce fetö terör örgütü ve yandaşları. Bu arada bir el fetö kumpaslarına devam mı ediyor kaygısını duyanların bakması gereken yer, İrticai gerici yani fetöcü söylem, hareket ve görüntülerin nerden kimlerden geliyor olduğudur.

Mesala Ayasofya imamının söylemlerine bakın; 15 Temmuz'da Atatürkçü askerlerin ve Laik Cumhuriyete sahip çıkan halkın karşısında başarısız olan Fetö terör örgütünün yapmak istedikleriyle en küçük bir fark var mı?

İşte; 104 emekli amiralin kaygılarını belirttikleri  Dumlupınar denizaltısının battığı  şehitlerinin anısına  4 nisan tarihi seçilerek yayınladıkları yazıları:

"Yüce Türk Milletine,

Son zamanlarda gerek Kanal İstanbul, gerekse Uluslararası Antlaşmaların iptali yetkisi kapsamında Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması endişe ile karşılanmaktadır.

Türk Boğazları, dünyanın en önemli suyollarından biri olup, tarih boyunca çok uluslu antlaşmalara göre yönetilmiştir. Bu antlaşmaların sonuncusu ve Türkiye’nin haklarını en iyi şekilde koruyan Montrö; sadece Türk Boğazlarından geçişi düzenleyen bir sözleşme değil, Türkiye’ye İstanbul, Çanakkale, Marmara Denizi ve Boğazlardaki tam egemenlik haklarını geri kazandıran, Lozan Barış Antlaşması'nı tamamlayan büyük bir diplomasi zaferidir. Montrö, Karadeniz’e kıyıdaş ülkelerin güvenliğinin temel belgesi olup Karadeniz’i barış denizi yapan sözleşmedir.

Montrö, Türkiye’nin herhangi bir savaşta, savaşan taraflardan birinin yanında istemeden savaşa girmesini önleyen bir sözleşmedir. Montrö, Türkiye’nin II. Dünya Savaşı'nda tarafsızlığını korumasına imkân yaratmıştır. Bu ve benzeri nedenlerle, Türkiye’nin bekasında önemli bir yer tutan Montrö Sözleşmesi'nin tartışma konusu yapılmasına/masaya gelmesine neden olabilecek her türlü söylem ve eylemden kaçınılması gerektiği kanaatindeyiz.

Diğer taraftan; son günlerde basında ve sosyal medyada yer alan kabul edilemez nitelikteki bazı görüntüler, haber ve tartışmalar ömrünü bu mesleğe adamış bizler için çok derin bir üzüntü kaynağı olmuştur. TSK ve özellikle Deniz Kuvvetlerimiz son yıllarda; çok bilinçli bir FETÖ saldırısı yaşamış ve çok değerli kadrolarını bu hain kumpaslara kurban vermiştir. Bu kumpaslardan çıkarılacak en önemli ders; TSK’nin, anayasanın değişmez, değiştirilmesi teklif edilemez temel değerlerini titizlikle sürdürmesi zaruretidir.

Bu gerekçelerle, TSK ve Deniz Kuvvetlerimizi bu değerlerin dışına çıkmış, Atatürk'ün çizdiği çağdaş rotadan uzaklaşmış gösterme çabalarını kınıyor ve tüm varlığımızla karşı çıkıyoruz. Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan, bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir.

Türk Milletinin bağrından çıkan şanlı bir geçmişe sahip, Ana ve Mavi Vatan’ın koruyucusu Deniz Kuvvetleri Komutanlığı personelinin Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda yetiştirilmesi elzemdir. Ülkemizin her köşesinde denizde, karada, havada, iç güvenlik bölgesinde ve sınır ötesinde fedakârca görev yapan, Mavi Vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması için Atatürk’ün gösterdiği yolda canla başla çalışan cefakâr Türk Denizcilerimizin yanındayız.

SELMA