Doların zapt edilemediği, esnafın, memurun, işçinin, çiftçinin enflasyon altında nefes alamadığı bu günlerde, halkın adına iktidara hesap sorması gereken muhalefet lideri kalkıp, partisi adına ''helalleşme'�

Halkın Sayfası

Mondros ateşkes hükümleri galip devletlere gerekli gördükleri her yeri işgal etme hakkı tanıyordu.

Ülke işgale uğrarken Padişah için önemli olan; saltanat, halifelik, ve hanedanın selameti olduğundan; Anadolu ve Trakya'nın tamamen işgale açık olmasında beis görülmediğinden işgaller başlamıştır.

Antlaşmanın 7'inci maddesine göre, İtilaf devletleri güvenliklerini tehdit eden her hangi bir durumu bahane ederek istedikleri bölgeleri işgal edebileceklerdi.

Boğazlar İngilizlerin kontrolüne geçti. İngilizler Çanakkale, Musul, Batum, Antep, Konya, Maraş, Samsun, Bilecik, Merzifon, Urla ve Kars'ı işgal ettiler.

Fransızlar ise; Trakya'daki demiryolunun önemli istasyonlarını, Dörtyol, Mersin, Adana ve Afyon istasyonunu işgal ettiler. İngilizler tarafından işgal edilen, Güney Doğu'daki bazı iller sonradan Fransızlara terk edildi.

İtalyanlar ise Antalya, Kuşadası, Bodrum, Fethiye ve Marmaris'i işgal ettiler. Konya ve Akşehir'e de asker yolladılar.

Mondros Mütarekesi'nin Doğu Anadolu'da 6 vilayetin Ermenilere bırakılacağına ilişkin maddesi gereği Ermeniler kurdukları alaylarla, Doğu Anadolu'da yayılmaya ve bölgedeki Türklere zulüm ve baskı yapmaya başladılar. Kozan, Osmaniye, Mersin ve Adana'ya Fransızlarla birlikte Ermeni çetecileri de geldi.

Yunanlılar kendilerine vaat edilen Ege Bölgesi'ni ele geçirmek üzere, İngiliz, Amerikan ve Fransız savaş gemilerinin koruması altında, 15 Mayıs 1919'da İzmir'i işgale başladılar. İzmir'in işgaline tepki olarak gazeteci Hasan Tahsin tarafından düşmana atılan ilk kurşun...

Kemal Kılıçdaroğlu Hasan Tahsin'den helallik istemelidir!

Hasan Tahsin'in CHP'de emeği büyüktür ve asla bir hadsizliğin, partiye bir tuğla koymayan birinin, Atatürk’ün ilkelerine ve Cumhuriyetin değerlerine bağlı milyonlarca yurttaşın inanç ve bağlılık duygularını hiçe sayan bir hadsizliği kabul etmesi, emperyalist güçlere göğsünü siper ederek kursun sıkan Hasan Tahsin'in ilk kurşunla ilk tuğlasını koyduğu CHP'nin, zan altında bırakılma çabasına karşı, hakkını helal etmesini mümkün görmesemde; Kemal Kılıçdaroğlu, Hasan Tahsin'den helallik istemelidir!

Aksi taktirde CHP'nin ilkelerine sımsıkı bağlı seçmenin bu dünyada, Hasan Tahsin'in de öte dünyada, iki eli yakasında olacaktır Kılıçdaroğlu'nun.

Daha sonra Yunanlılar 3 koldan Ege Bölgesi'ni işgale başladılar. Mondros ateşkes antlaşmasından sonra işgallerin başlamasına karşılık Padişah ve hükümeti ses çıkarmamışlar, ülkeyi içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için herhangi bir direniş göstermemişlerdir...

Sivas Kongresi'nde, kurtuluş ve bağımsızlık için faaliyet gösteren dernekler ''Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'' adı altında birleşmiştir.

Kemal Kılıçdaroğlu tüm bu dernekler adına Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti ile helalleşmelidir!

Mustafa Kemal başkanlığında 16 kişilik ''Heyet-i Temsiliye'' oluşturuldu. Sivas Kongresi (4 Eylül 1919) sonradan CHP'nin de ilk kongresi olarak kabul edildi. 

CHP'nin kuruluşunun en büyük tuğlaları bu kongreyle yerleştirilmiştir. işte CHP bu nedenle, 'Devlet kuran parti' dir.

Kemal Kılıçdaroğlu yüzde yirmibeşlerde aldığı, 11 yıldır partinin başında olup, bırakın herhangi bir seçim kazanmayı, partinin oyunu bir puan bile artıramayıp, kendi oyu da partinin altında kalan bir lider olarak, devlet kuran partinin en büyük tuğlalarını koyan 16 kişilik Heyet-i Temsiliye' den helallik istemelidir!

16 Mayıs’ta hareket etmek için hazırlandığı sırada Rauf Bey, geminin Karadeniz’de İngilizler tarafından batırılacağı söylentisi duyduğunu iletti Mustafa Kemal'e. Ölümü göze alarak vapura binen Mustafa Kemal, boğazdan çıktıktan sonra Kaptan İsmail Hakkı (Durusu)’ya rotayı değiştirmesini, kıyıya yakın gitmesini söylemekle yetindi.
 
Bandırma vapuru 41 yaşında, 47.7 metre uzunluğunda, 6.83 metre genişliğinde, 4.27 metre yüksekliğinde, 50 beygir gücünde, 2 kez batmış, yeniden yüzdürülmüş, pusulası bozuk bir gemiydi. Hırçın Karadeniz dalgalarına dayanabilir miydi?

Deneyimli Kaptan İsmail Hakkı gemiyi iyi tanıyordu.

Bandırma Vapuru ülkenin özgürlüğünü, bağımsızlığını, bayrağını ve bu günümüzü taşıyordu, Mustafa Kemal Atatürk'ü taşıyordu.

Kemal Kılıçdaroğlu bu gün oturduğu  koltuğu bile borçlu olduğu Bandırma vapurundan helallik istemelidir!

19 Mayıs 1919 günü sağsalim Samsun Limanı’na ulaştılar.

Mustafa Kemal 22 Mayıs’ta İstanbul’a gönderdiği telgrafta; “Rumlar hırslarından vazgeçmedikçe yatışma olamayacağını, Türklerin yabancı mandasına katlanamayacağını, milli hareketlere hak vermek gerektiğini” bildirdi. Bu telgrafla teslimiyetçi İstanbul’a başkaldırdığını da açık açık ilan etmiş olan Mustafa Kemal Samsun’da uzun süre kalamazdı.

9 Mart 1919’da Rumları korumak için İngilizler asker çıkarmışlar, Samsun ve Merzifon’u kontrol altına almışlardı.
 
Kurtuluş Savaşı sırasında Mustafa Kemal Atatürk için ölüm fermanı hazırlayan İstanbul hükümetinden Damat Ferit'in şeyhülislamı Mustafa Sabri'lerden medet ummak yerine; 

''Anadolu fetvası'' veren Ankara Müftüsü Börekcizade Rıfat'tan helallik iste Kemal Kılıçdaroğlu! 

Ayrıca; yetkisi altındaki birliklere emirler verdi, herkes yerinde kalacaktı, direnişi canlı tutmak için Büyük Cami’de miting düzenledi, Anadolu ve Trakya’da kalmış birliklerle iletişim kurdu, Müdafaa-i Hukuk grupları arasında bağlantı kurmaya girişti, Refet Bey’i Samsun Mutasarrıflığına (Sancak mülki amirliği) atadı. Samsun’da yaklaşık bir hafta kaldı ve Havza’ya geçti.

Anadolu, 20'nci yüzyılın ilk ulusal direnişinin liderine, kavuşacaktı.

CHP, Atatürk tarafından ''Halk Fırkası'' adı altında 9 Eylül 1923'de kuruldu.

20 Kasım 1923'de ''Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'' Halk Fırkası bünyesine katıldı.

Partinin adı 10 Kasım 1924'de ''Cumhuriyet Halk Fırkası'', 1935'de de ''Cumhuriyet Halk Partisi'' oldu.
İkinci Kurultay 15 Ekim 1927'de toplandı. Atatürk'ün ''Büyük Nutuk''u okuduğu kongrede ''Cumhuriyetçilik'', ''Halkçılık'', ''Milliyetçilik'' ve ''Laiklik'' partinin dört temel ilkesi olarak benimsendi.

Bu kurultayda Mustafa Kemal, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, partinin  genel başkanı oldu.

Kemal Kılıçdaroğlu Mustafa Kemal Atatürk'ten helallik istememeli, bu onu çok aşar, hem ben biliyorum, Mustafa Kemal Atatürk ihaneti affetmez, helal falan da etmez. 

Ancak, Atatürk'ün partisinde Ekmellettin İhsanoğlu'nu Cumhurbaşkanı adayı gösterdiğin ve seçmene saygısızca ''ne yapacaklar, ''seve seve'' oy verecekler dediğin için, Mustafa Kemal Atatürk'ten af dileyebilir, Türk milletinden de ''helallik'' isteyebilirsin Kemal Kılıçdaroğlu!

60 vatansever Kuvai Milliye askerini öldüren, İngiliz işbirlikçisi hainlerin yarattığı isyanın bastırılması sonrası adı değiştirilen Tunceli için Dersim, hatta kendin için ''Dersimli Kemal'im'' diyerek safını belirtirken unuttuğun, sadece Kemal Kılıçdaroğlu değil, Kuvai Milliyeci CHP'nin lideri olduğunun farkında olmadığın için, Mustafa Kemal Atatürk'ten af dileyebilirsin ve 60 Kuvai Milliye askerinden helallik isteyebilirsin, Kemal Kılıçdaroğlu!

Aday yapmak zorunda kalınca, ''gel bakalım Muharrem'' diyerek,  tüm süreç boyunca Abdullah Gül'ü aday yapamamanın öfkesini çıkarttığın, CHP'nin Cumhurbaşkan adayı Muharrem İnce'den helallik isteyebilirsin. 

Laik Cumhuriyetin belkemiği CHP'nin kadro ve yönetimini dini tercihine uygun olarak yapılandırdığın için, din işlerini parti işlerine ve belliki devlete de karıştırmakta beis görmediğin, hatta tercih ettiğin için, lideri olduğun partinin tabanından,  laik seçmeninden helallik isteyebilirsin.   

Mesala tarihe geçecek bir yürüyüş yapıp umutlandırdığın CHP tabanından, seçmeninden, bir kere bile ''Atatürk'' demeden, CHP'nin ilkelerinden bahsetmeden, hak hukuk adalet diyerek yükselttiğin umutları,  FETÖ ile sınırlayıp  sıkıştırdığın, arkanda yürüyenleri hayal kırıklığına uğrattığın, yürüyüşün amacına ulaşmasını sağlayamadığın için, helallik isteyebilirsin.

Bir isim için çıktığın bu yolda, aslında o ismide bile bile ateşe atanın bizzat kendin olduğunu düşünürsek; bir helallik daha gelmeli diyebiliriz değil mi Kemal Kılıçdaroğlu. 

Mesala, ''Tek Adam'' dediğin Erdoğan gibi, sürekli, ''ben, ben yapacağım, edeceğim'' diyerek, tek adamı taklit ettiğin için, ya da aynı Erdoğan'ın Fetö terör örgütüne milat belirlemesi gibi; usulsüzlük, hırsızlık, hukuksuzluk için devlet memurlarına tarih verdiğin için; hakkı, verdiğin tarihten önce yenilenlerden helallik isteyebilirsin. 

Atatürk'ten sonra 26 Aralık 1938 tarihinde toplanan 1. Olağanüstü Kurultayda, İsmet İnönü ''genel başkanlığa'' seçildi ve 33 yılı aşkın bu görevi sürdürdü.

Atatürk'ün Garp Cephesi Komutanı ve İstiklal Madalyası sahibi Millî Şef İsmet İnönü.

Kurtuluş Savaşı Kahramanı olan, Lozan Anlaşmasını imzalayan ve bir çok defa başbakanlık görevini üstlenen 1925-1937 yılları arasında 12 yıllık kesintisiz başbakanlık süresi olmakla birlikte, toplam 17 yıl 11 ay ile Türkiye Cumhuriyeti'nin en uzun süre başbakanlık yapmış lideri.

Hemen her seçimden önce ''kazanamazsam istifa ederim'' dememiş gibi davranan biri olarak; İnönü dönemi için helallik istemiş olamazsın herhalde, 11 yılda bir kere bile başbakanlık yapamamış biri olarak Kemal Kılıçdaroğlu!

14 Mayıs 1972 ''Genel Başkanlık Seçimi Özel Kurultayı'' toplandı ve Bülent Ecevit genel başkanlığa seçildi. 

1974 ile 2002 yılları arasında beş kez Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlığı yapan Bülent Ecevit, 5 Haziran 1977 genel seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisinin oyunu yüzde 41’e çıkararak çok partili siyasal yaşamda kazandığı en yüksek oy oranını ulaştırdı lideri olduğu partisini. 

Tarihe Kıbrıs  Fatihi olarak tarihe geçen Ecevit dönemi için, 11 yılda bırakın bir kere seçim kazanmayı partisinin oyunu bir puan bile artıramamış biri olarak Kemal Kılıçdaroğlu, helallik istemiş olamazsın heralde! 

Türkiye Cumhuriyeti Devletini Kuran Atatürk'ün partisinin isminden vazgeçmeyi sindiremeyen ve 12 Eylül'le kapatılan CHP'yi 1992 de yeniden açan ikinci  kurucu başkan Deniz Baykal dönemi.

15 Temmuz darbe girişimine önce ''kontrollü'' deyip sonra sineye çekmeyen;  fetö kumpası Ergenekon  davalarında ''savcısıyım'' diyen Erdoğan'ın karşısında, ''bende avukatıyım'' diyerek, dimdik sözünün arkasında durabilen Baykal dönemi.

Bush, anılarını yazdığı “Decision Point’’adlı kitabında, 1 Mart Tezkeresinde yaptığı baskıları ve Türkiye’yi utandıracak tavizleri “Türklere, topraklarını kullanmamıza izin vermesi için aylardır baskı yapıyorduk. Böylece 4’üncü Piyade Tümeni’nden 15 bin askeri kuzeyden Irak’a sokabilecektik.

Ekonomik ve askeri yardımda bulunma, Türkiye’ye Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) kilit programlarına erişim sağlaması için yardım etme ve Türkiye’nin AB’ye katılımına güçlü desteğimizi sürdürme sözü vermiştik.

Dönemin Başbakanı Abdullah Gül’ün kabinesi talebimizi onaylamıştı. Ancak tezkere kabul edilmedi. Hayal kırıklığına ve hüsrana uğramıştım.” diye anlatacağı, mecliste yaptığı konuşma Erdoğan ve çoğunluğa sahip Ak Parti'ye rağmen etkisini gösteren verdiği mücadele sonucu 1 Mart’ta Türkiye’yi bu utançtan kurtaran Baykal dönemi için helallik istemek hiç bir tarihe geçme öyküsü olmadığı gibi, kuruluş ilkelerini ayakta tutamamış Kemal Kılıçdaroğlu için hadsizlik olmaz mı?

Kemal Kılıçdaroğlu'nun CHP'nin her dönemiyle olduğu kadar Deniz Baykal dönemiylede helalleşmesi evet haksız ve hadsiz olur.

Ancak sağlık problemini kullanıp ''en yakınından'' dolanıp Deniz Baykal'ın bizzat kendisiyle helalleşmek mümkün mü, evet öyle görünüyor, mümkün...

Madem helalleşme gibi  dini bir üslup üstünden yazıyoruz, bende burada diyorum ki; Allah herkese ''hayırlı en yakın'' nasip etsin; zira vezir edemese de rezil edebilir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Anadolu'da emperyalistlere karşı, Türk Milli Mücadelesini başarıya ulaştırması  20'nci yüzyılda emperyalizme karşı kazanılan ilk zaferdir. 

Milletinin kaderini değiştirip yeni bir dönemi başlatan, hem emperyalizme karşı ilk Kurtuluş Savaşı'nı gerçekleştiren, hem de devrimci yönleriyle kendi döneminde ve daha sonrasında da, geri kalmış ve sömürge durumundaki bütün milletlere örnek olan Mustafa Kemal Atatürk sadece ülkemizi parça parça olmaktan kurtarmış değil, ümmetten millet yaratmış, ilkeleri devrimleriyle öyle sağlam bir yapı kurmuş ki; içte ve dıştaki ihanetlere karşı bile ayakta kalmayı, bugünün koşullarında, iktidarına, muhalefetine rağmen başarabiliyor bir ülke Türkiye Cumhuriyeti Türkiye.

Kemal Kılıçdaroğlu, CHP'nin liderlerine bir bak, hepsi CHP'ye, kuruluş değerlerine sımsıkı bağlı, CHP'nin bir parti olmaktan çok öte Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli, omurgası olduğunun bilincinde, partisinin ulusal bilincinin farkında, altı okunun ne demek olduğunun bilincinde, tek adam gibi ben, ben, deme gafletinde bulunmamış, parti adına bırak helalleşme haksız hadsizliğini, başkanlıklarının nedeninin bir koltuğa sahip olmaktan çok öte, partiye dolayısıyla ülkeye hizmet olduğunun bilincinde olarak, yüksek kazanımlar ekleyen liderler her biri CHP'ye dolayısıyla Türkiye'ye.

Helalleşme listesinde yer alan Sivas, Çorum, Maraş katliamlarının, 1 Mayıs 1977 Taksim katliamının, 12 Eylül faşist askeri darbesinin şartlarının oluşturulması dönemlerinin failleri devlet içine çöreklenmiş olan kontrgerilla yapılanması, küresel emperyalizminin gücüyle ülkemizde elele yürüyen, tahakküm altına giren hainlerin, işbirlikçilerin, oligarşik yapının kurguladıkları senaryo ve onun sonuçlarının karşısında her döneminde durmuş olan CHP bırakın herhangi bir vebal altında kalmayı; kalkıp söz konusu yapılarla helalleşmeye gitme yoluna girmiş, en küçük bir zafiyet içine düşmüş birini, hangi konumda, hangi güçlü olduğunu sandığın yapılanmada olursa olsun, bünyesinden atmakla kalmayıp, o tarih, bu tarih demeden, adalete teslim etmekte bir dakika tereddüt etmez, ''bunuda böyle bil'' ancak kişisel olabilecek helalleşmeni yaparken, Kemal Kılıçdaroğlu!

11 yıldır ne zaman AKP yaptıklarıyla zor duruma düşse, CHP ne zaman yükselmeye hakettiği değeri  görmeye başlasa, partinin içinden bir  Truva hareketlenmesi başlar,  abuk bir gündemle AKP'nin zor anları geçiştirilir hatta vebali üstlenilmeye çalışılacak kadar bile ileri gidilebilir, şu anda olan tam olarak bu. 

Hatırlayın, önceleri bu görev sürekli sert bir biçimde AKP'yi Erdoğan'ı eleştiren MHP, Bahçeli'nindi.

Erdoğan ne zaman zora düşse, onu yerden yere vuran Bahçeli destek elini uzatır, AKP'nin önünü açmaz mıydı?

 Küçük ortak olduktan sonra bunu artık açıktan yapmaya başlayınca ve  özellikle son günlerde yetersiz kaldığında da  bu görev  CHP içinden  kendi ayağına sıkacak Truva hareketine kalmış görünmüyor mu sizce de?

Dolar rekor üstüne rekor kırarken  üstelik AKP faiz diye tutturmuş felaketi büyütüyorken, insanlar tenceresinin, sobasının derdiyle çareyi CHP de arar, erken seçim derken, CHP'nin lideri ''helalleşme'' diye yan çiziyor  olabilir mi?  

Doların zapt edilemediği, esnafın, memurun, işçinin, çiftçinin enflasyon altında nefes dahi alamadığı bu günlerde, halkın adına iktidara hesap sorması gereken muhalefet lideri kalkıp, partisi adına ''helalleşme'' diye başlamışsa, sizi bilmem ama ben, ''bunun altında ne yatıyor'' diye bakarım;  AKP'den kopanlara bel bağlayanlar, onlarla iktidar olabilseler bile, AKP'den hiç bir farklarının olmayacağını, ''helalleşme'' diye CHP'ye vebal yüklemeye çalışarak da ortaya koydular  bile derim! 

Hakkımı da helal falan, etmem!

Selma ŞENEL SEVİNÇ