Yıl 1978, PKK (Kürdistan İşçi Partisi) terör örgütü kuruldu. 1985’ten itibaren köy baskınlarına yöneldi ve toplu katliamlar başlattı. 1994-1999 yılları arasında, yapılan operasyonlarla ağır kayıplar verdi. 1999’da terörist başı yakalandı ve Türkiye’ye teslim edildi. Terör örgütü büyük bir şok yaşadı. 2002 yılında terör olayları minimize edilmiş ve PKK’nın gücü iyice zayıflamıştı. 2002’de, Millî Savunma Bakanlığı kayıtlarına göre şehit sayısı altı güvenlik görevlisidir.
★★★
Ve Kasım 2002’de, terörün neredeyse sıfırlandığı bir dönemde, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara gelir. 2004 yılından itibaren, PKK tekrar terör eylemlerine başlar. Şiddet eylemleri, 2007-2008 yıllarında zirveye ulaşır. Temmuz 2009’da, dönemin Dışişleri Bakanı Beşir Atalay büyük bir coşkuyla, “Demokratik Açılım Süreci”nin başlatıldığını açıklar.
10 Mart 2009’da, dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İran’a giderken bu konuda soru soran bir gazeteciye, “Yakında çok güzel şeyler olacak” müjdesini verir. Bu müjde çok önemliydi... O kadar önemliydi ki, 29 Mart 2009’da yerel seçimler vardı ve bu seçimler siyasi iktidar için yaşamsal önemdeydi. 19 Ekim 2009’a... Terörist başı Öcalan’ın çağrısı ile Kandil ve Mahmur kamplarından 34 PKK’lı, terörist kıyafetleriyle Habur Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye giriş yapar. Teröristleri, Silopi’de 50 bin kişi davul, zurna ve halaylarla karşılar. Habur’da, çadırda kurulan mahkemede teröristlerin yargılaması yapılır. Sorgulama sonrası serbest bırakılan teröristler, bin araçlık konvoyla, Diyarbakır’a gelirler. Oysa, Habur olayına kadar geçen sürede 7 bin asker, polis ve köy korucusu şehit olmuş, 5.500 sivil katledilmişti. Cumhurbaşkanı Gül’ün, altı ay önce “Yakında çok güzel şeyler olacak” müjdesinin sonuçları ürün vermeye başlamıştı.
★★★
“Demokratik Açılım” son hızla devam ediyordu. MİT Müsteşarı başkanlığında bir heyet tarafından, PKK ile “Oslo Görüşmeleri”nin yürütüldüğü haberleri basında yer alır. PKK ile bir protokolün yapıldığı, görüşmelere İngiliz ve diğer yabancı temsilcilerin katıldığı yazılır. Böylece PKK, Türkiye Cumhuriyeti Devleti karşısında bir taraf durumuna getirilmiş ve İngiltere üçüncü göz olarak görüşmelere katılmıştı. Ama “Demokratik Açılım” çok önemliydi... O kadar önemliydi ki, 12 Haziran 2011’de genel seçimler vardı ve bu seçimler siyasi iktidar için yaşamsal değerdeydi.
★★★
Ve geldik 2013’e... “İkinci Açılım Süreci” (Çözüm Süreci) başlatılır. 1 Eylül 2013... Dünya Barış Günü nedeniyle, Diyarbakır’da bir miting düzenlenir. Mitingde PKK terör örgütü marşı okunur. Bugün devletçik gücüne ulaşan, PKK’nın Suriye kolu PYD/PKK’nın eş başkanı Asya Abdullah, masum bir yurttaş gibi mitinge katılır, alkışlanır. 16 Kasım 2013... Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesut Barzani’nin Başbakan Erdoğan ile Diyarbakır’da görüşmesi planlanır. Diyarbakır caddeleri, IKBY’nin bayraklarıyla donatılır. Diyarbakır Valiliği önündeki, “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazısı kaldırılır. Diyarbakır Belediye Başkanı, Barzani’yi “Kuzey Kürdistan’a hoş geldiniz” sözleriyle karşılar. Şarkıcı Şivan Perver ve İbrahim Tatlıses birlikte şarkı söylerler. Çok duygulanan devlet protokolü hep birlikte ağlar. Bu “İkinci Açılım” çok önemliydi... Öyle önemliydi ki, Türkiye’de 30 Mart 2014’te yerel seçimler ve 10 Ağustos 2014’te Cumhurbaşkanı seçimleri vardı. Ve bu seçimler, siyasi iktidar için çok kritikti. Haziran 2015’te genel seçimler de yapılacaktı ve bu seçimler çok çok çok daha önemliydi. Devlet, dünya terörle mücadele tarihinde benzeri olmayan bu yumuşak adımları atarken, PKK terör örgütü boş durmaz. Bu dönemde, operasyonlara izin verilmediğinden, Türkiye’ye en az 80 bin silah ve 63 ton patlayıcı madde depolar.
★★★
Ve geldik Kasım 2024’e... Yeni bir “İç Barış Süreci” başlatılır. İmralı’yla görüşmelerin yapıldığı basına yansır. Ama bu yeni “Çözüm Süreci”, diğerlerinden çok daha önemlidir. Çünkü, önümüzdeki süreçte, Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacaktır ve bu seçimler gerçekten çok çok çok önemlidir... Yani tarih tekerrür ediyor... Kuzey Irak’taki ve yurt içinde bulunan, yetkililere göre çok az sayıdaki PKK teröristleri silah bıraksa ne olur bırakmasa ne olur? Suriye’deki PKK/PYD devletçik olmuş, istese de silah bırakamaz, dağılamaz... ABD, durup dururken Suriye’nin yaklaşık yüzde 30’unu Rusya’ya ve Suriye’ye terk etmez. Haritalar değişiyor... Yapacak çok işi var...
★★★
Üç ayaklı bir “Çözüm Süreci”: Anayasa değişikliği; Suriye’deki PKK/PYD terör örgütü varlığına karşı çıkılmaması; ardından İran, Irak ve Suriye’de yeni bir devletin üç halkasının tanınması... Ve stratejik hedef, Türkiye’yi de içine alan Yüzyılın Projesi...
Yeni “Çözüm Süreci”, diğerleri gibi Türkiye’de sadece kasırga etkisi oluşturmayacak; yıkıcı etkisi olan bir depreme de gebe... Bu kadar da olur mu diyorsunuz?.. Haritaya bakın!.. Orada, sığınmacıların yoğun olarak bulunduğu sınır kentlerini göreceksiniz... Bazı yerlerin demografik yapısının değiştiğini, diğerlerinin hızla değişmekte olduğunu... Anlayacağınız, Türkiye’ye herhangi bir ülkenin saldırmasına gerek yok. Bana sorarsanız, demek ki ülkeler de intihar ediyor derim...
Uzun lafın kısası...
“Tarih bir dikiz aynası arada bir bakılması gereken...” Tabi, aynaya bakacak biri kaldıysa ve ayna yerinde duruyorsa...