Dört aydır süren Arıburnu muharebeleri, Mustafa Kemal’i o denli yormuştu ki... Üç gün üç gece düşmanla çarpışmış, uyumamıştı. Zayıflamış, hasta denecek kadar bitkin ve yorgun düşmüştü. ★★★ 8 Ağustos 1915’te, Anafartalar Grup Komutanlığı’na atanır. Gece yarısından yarım saat önce, saat 23.30’dur. Karanlık gecede, savaş uğultuları ve düşmanın aydınlatma fişeklerinin parıltısı altında atına biner. Anafartalar Grup Komutanlığı’nı devralmak üzere, Kemalyeri’nden Anafartalar’a doğru hareket eder ★★★ 8 Ağustos, günlerden pazar, saat 23.30... Mustafa Kemal, savaş günlüğüne şunları yazar: “8/9 Ağustos 1915 gece yarısından önce saat 11.30’da (23.30), gecenin karanlıkları içinde, 19’uncu Tümen Karargâhı’ndan hareket ettim. Kemalyeri civarından Kocadereköy kuzeyine çıktım. Dört aydan beri ilk kez bir dereceye kadar saf hava soluyordum. Gerçekte, Arıburnu bölgesinin ateş hattında ve orada karargâhlarda yaşayanların soluduğu hava, insan cesetlerinin kokmasıyla niteliğini kaybetmiş bir hava idi.” Dört aydan beri ilk kez, tam olmasa da biraz temiz hava soluyordu. ★★★ 9 Ağustos 1915 saat 17.30’da, karargâhıyla Conkbayırı’na hareket eder. Conkbayırı Tepesi’ne çıktığında, düşman ateşiyle karşılanır. ★★★ Taarruz için birliklerin hazır olmaları emrini verir. Baskın sağlamak için, kesinlikle tüfek ve top kullanılmayacaktı. Düşmana sessizce yaklaşılacak ve süngü hücumuyla siperlerine girilecekti. ★★★ 10 Ağustos, pazartesi sabahı, saat 4.30... Conkbayırı Tepesi düşman ölüleri ve şehitlerle doluydu. Hücum cephesindeki alayın, düşman hattına uzaklığı sadece 20-30 adımdı. Askerler süngü takmış, hücum emrini bekliyorlardı. ★★★ Albay Mustafa Kemal yorgundur, uykusuzdur, ama sorumluluğu büyüktür. Saldırı başarısız olursa, İstanbul işgal edilecektir. “Bütün geceyi pek rahatsız ve uykusuz geçirdim...” diyecektir. ★★★ Mustafa Kemal, saldırı anını anlatıyor: “Gün doğmak üzere idi. Çadırımın önüne çıktım. Hücum edecek askeri görüyordum... Gecenin karanlık perdesi tamamen kalkmıştı... Saatime baktım. Dört buçuğa geliyordu. Birkaç dakika sonra, ortalık tamamen ağaracak ve düşman askerlerimizi görebilecekti... Gayet seri ve kısa bir denetleme yaptım. Askerlere selam verdim ve yüksek sesle dedim ki: ‘Askerler, karşımızdaki düşmanı yeneceğinize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Önce ben ileri gideyim. Siz, ben kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birden atılırsınız.’ Komutan ve subaylara da, işaretim için askerlerin dikkatini çekmelerini emrettim.” ★★★ Ağır, kararlı adımlarla düşman hattına yaklaştı. Tüm askerlerin görebileceği yüksek bir yere kadar yürüdü. Durdu. Askerlerine baktı. Gün doğarken, binlerce süngünün parıltısı onu selamlar gibiydi. ★★★ Subaylar ve askerler nefeslerini tutmuş, gölge gibi görünen komutanlarına bakıyorlardı. ★★★ Kırbacını başının üzerine kaldırdı. Önce başının çevresinde bir defa çevirdi. “Ondan sonra hücum safının önünde bir yere kadar gittim ve oradan kırbacımı havaya kaldırarak hücum işaretini verdim.” Subaylar haykırdılar: Haydiiiii! ★★★ Savaş tarihinde eşine rastlanmayan, şiddetli süngü hücumu başladı. Binlerce subay ve asker, tek bir beden gibi yıldırım hızıyla atıldı. Yer-gök, birden dev bir savaş alanına döndü. Çığlıklar ve bağrışmalardan başka bir şey duyulmaz oldu. ★★★ Kısa sürede, Conkbayırı’nda tek bir düşman kalmadı. Türk askerleri kaçan düşmanın üzerine, yarların tepesinden atlıyordu. Bu anda “Uçan Türkler”, bir efsane olarak düşmanın savaş günlüklerinde yer alacaktı. ★★★ Mustafa Kemal’in bulunduğu tepe de bombardıman altında kaldı; ancak savaşı yönettiği bu yerden ayrılamazdı. Tam bu sırada, sağ elini aniden göğsüne götürür. “Savaş meydanında saldırıyı seyrederken bir şarapnel parçası göğsümün sağ tarafına çarptı. Cebimde bulunan saati parça parça etti. Vücuduma nüfuz etmedi. Yalnız derin bir kan lekesi bıraktı...” ★★★ Bir insanın yaşamında çok kritik anlar vardır. Kader anı... Bu şarapnel parçasının çarptığı an da, Mustafa Kemal’in yaşamında bir kader anıdır. ★★★ İşgal Kuvvetleri Komutanı İngiliz Orgeneral Hamilton, günlüğüne şunları yazdı: “Conkbayırı’nda Türkler çok iyi bir komutana sahipler... Çok iyi komuta edilen ve yiğitçe dövüşen Türk ordusuna karşı savaşıyoruz...” Düşman, Mustafa Kemal’e hakkını teslim eder. ★★★ Mustafa Kemal’in bu hücumu, düşmanın birliklerini eritmişti. Bu, Çanakkale Cephesi’nde bir dönüm noktasıydı. İşgalcilerin İstanbul’u işgal etme hayalleri de tümüyle sönmüştü. ★★★ Mustafa Kemal, Conkbayırı Muharebesi’yle tüm cephenin şerefini, Osmanlı’yı ve başkenti kurtarır. ★★★ Sadece kurtarmaz... 3 bin yıl sonra, Truva savaşının intikamını alır. ★★★ Anafartalar Kahramanı, Türk Milleti’nin huzuruna ve tarih sahnesine adımını atmıştır. 34 yaşındadır. Cesur, gözü kara, yakışıklı bir albaydır. Yolculuğu, ulusunun kaderine ve tarihe damgasını vuracaktır. ★★★ Büyük İskender, Hannibal, Sezar ve Napolyon’un kıskandığı bir savaşçı...