Siyaset, toplumun refah ve mutluluğunu sağlamak için yapılır. Ve, sorunlara akılcı çözümler bulma sanatıdır. ★★★ Dış politikayı ise, “Ulusal Çıkarlar” belirler. Ulusal çıkarların olmazsa olmaz iki önemli ayağı: Devletin devamlılığı (BEKA) ve toplumun refahıdır. Yani, dış politikada atılacak adım, devletin sürekliliğine ve toplumun refahına olumlu katkı sağlamalıdır. ★★★ Eğer... Toplumda heyecan yaratmak, insanları etki altında bırakmak için hamaset söylemleri yaygınlaşmışsa, algı gerçeğin önüne geçmiş demektir. ★★★ Çünkü... Gerçeklerin susturulduğu yerde, algılar konuşur. Algılar yaygınlaştıkça, alkışla beslenen sahte başarı hikâyeleri yazılmaya başlanır. ★★★ Beş bin yıllık yazılı tarih; hamasetin, duygusallığın, ihtirasın asla bir strateji olamayacağını felaket örnekleriyle kaydeder. Hayalperestlik ve ihtiras başarı getirseydi eğer... Napolyon ve Hitler Moskova’yı alır, Enver Paşa Hindistan’ı fethederdi. ★★★ Bazı ülkeler vardır, krizleri önceden öngörür, önler. Bazı ülkeler vardır, kriz ortaya çıktığında liyakatli kadrosuyla, soğukkanlılıkla çözer. Bir de Türkiye vardır... Önce kendi kendine sorun üretip, sonra o problemi çözdüğü için kendini alkışlayan bir ülke... Dünyada örneği var mı, bilinmez... ★★★ 2019’da Türkiye, Rusya’dan 2.5 milyar dolar ödeyerek S400 sistemi satın aldı. Bazıları, işte “tam bağımsızlık bu” dediler. ABD, S-400 aldığı için, Türkiye’nin yaklaşık 1.4 milyar dolar ödediği F-35 uçaklarını vermedi. ★★★ Türkiye, F-35’in bin kadar parçasını üretiyordu. Üretimden, 10-15 milyar dolar katkı sağlanacaktı. ABD, parçaların üretimini başka ülkelere verdi. ★★★ 2,5 milyar dolara mal olan S-400 depoda, yaklaşık 1.4 milyar dolar ödenen F-35 gitti, parçaların üretiminden elde edilecek 10-15 milyar dolar da yok oldu. ★★★ S-400 satın aldıktan altı yıl sonra... 25 Eylül 2025’te, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ABD Başkanı Trump Beyaz Saray’da görüştü. Gündem maddelerinden biri de F-35 uçağıydı. ★★★ ABD’nin bu uçakları vermesi durumunda, “büyük başarı elde ettik” diyeceğiz. Oysa, krizi yaratan bizdik. Geçen altı yıllık sürede, Türkiye’nin kaybı nedir?.. Bilmiyoruz... ★★★ 25 Eylül 2025’te, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı uğurlamasının ardından Trump, basının sorularını cevaplandırdı. Muhabir: “F-35 konusunda Erdoğan’la anlaşma yapacak mısınız?” Trump: “F-35’ler konusunda Türkiye ile kolayca anlaşma yapabiliriz, ama önce Erdoğan bizim için bir şeyler yapacak.” Evet, 2019’da kendi kendimize yarattığımız bu krizin, altı yıl sonraki ek bedelini Trump söyledi... ★★★ Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Trump arasındaki görüşmede, önemli bir gündem maddesi daha vardı. İstanbul’daki Fener Rum Patrikhanesi’nin konumunu etkileyecek, Heybeliada Ruhban Okulu’nun açılması. ★★★ Sorun, aslında bir okulun fiziki olarak açılması değil. Asıl amaç, İstanbul Fener Rum Patrikhanesi’ne, “Ekümenlik” statüsünün verilmesi. ★★★ İstanbul Fener Rum Patrikhanesi, kendisini “Ekümenik Patrikhane” olarak tanımlar. Yani, kendisini sadece İstanbul’daki Rum cemaatinin değil, dünyadaki tüm Ortodoksların ruhani lideri olarak görür. Yani, “Ekümenik Patrik” olması, tıpkı Papa gibi evrensel ruhani bir lider rolü kazanması anlamındadır. ★★★ Türkiye ise, Patrikhaneyi sadece İstanbul’daki Rum Ortodoks cemaatinin ruhani lideri olarak tanır. “Ekümenik” sıfatının kullanılmasını, Türkiye kabul etmez. Çünkü bu sıfat; Lozan Antlaşması’na aykırıdır. Ve Türkiye’nin egemenlik haklarını zedeler. Çünkü, Fener Rum Patrikhane’sini Vatikan gibi, devlet içinde egemen bir aktör konumuna getirir. ★★★ Bu görüşme sonrası, Heybeliada Ruhban Okulu açılır mı? Türkiye olumlu mesaj verdi... ★★★ Diğer bir konu da, Nadir Toprak Elementi... Eskişehir’in Beylikova ilçesi, 694 milyon tonluk Nadir Toprak Elementi rezervine sahip. Çin’den sonra, dünyada ikinci sırada... Nadir Toprak Elementi konusunda ABD ne istedi? Bilmiyoruz... ★★★ Altı ay önce... 16 Mart 2025’te, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Trump, telefonla görüştüler. Trump’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, “Bölgesel politikalarımızda sizinle çalışacağız” dediği belirtildi. Trump’ın Orta Doğu Özel temsilcisi Witkoff, bu telefon görüşmesini, “Muhteşem ve dönüşümsel” olarak nitelendirdi. ★★★ Özetin özeti... Türkiye, tarihte olmadığı kadar, ABD’ye yakın ve ABD’yle muhteşem işbirliğiyle adımları atıyor. ★★★ Fakat... ABD’nin dışişleri bakanlığını yapmış, dünyanın ünlü siyasetçilerinden, meşhur Henry Kissinger der ki: “ABD’nin düşmanı olmak tehlikelidir ama dostu olmak ölümcüldür...” ★★★ İsrail ve ABD’nin, 2026’da İran’a olası bir harekâtında, Türkiye ABD’nin yanında yer alır mı?.. Umarız böyle bir şey yaşanmaz...