2011’de ABD, “Arap Baharı” fırtınasını estirir. Hedefi, Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) kapsamında Suriye’yi parçalamaktır. Türkiye, bu süreçte ABD’yle işbirliği yapar. Ve Suriye’de Esad yönetiminin devrilmesi için muhalifleri destekler. ★★★ Esad’a vurdukça, Fırat’ın doğusunda PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG terör örgütü güçlenir. ABD mutludur... Mutludur, çünkü BOP gereği “Kürt Devleti” kurma adımları atmakta ve bölgede tehdit olabilecek Suriye’yi yok etmektedir. ★★★ Türkiye’de, bu dönemde “Yeni Osmanlıcılık” fırtınası hüküm sürer. “Şam’da Emevi Camii’nde namaz kılacağız” söylemi, hayalperestliğin zirvesinde dolaşır. Hızını alamaz... 81 ile, “82 Halep, 83 Şam”ı ekleyerek maceraperestliğin sınırını aşar. ★★★ Esad’ın birkaç ay içinde yıkılacağı ve Suriye’de yeni bir düzen kurulacağı varsayımları havada uçuşur. “Birkaç ay” denilen süre, 14 yılı bulur. Ve Esad 8 Aralık 2024’te, ABD’nin desteklediği HTŞ tarafından devrilir. Esad devrildiğinde, Türkiye kendisine son ölümcül darbeyi vurmuştur. ★★★ Bu 14 yıllık süreçte... 2011’den önce sorun yaşanmayan ve özellikle sınır kentleri için önemli ticaret geliri sağlayan Suriye, artık terör üreten bir coğrafyaya dönüşmüştür. Suriye’de 2011’den sonra oluşan ve güçlenen terör örgütlerine karşı, Türkiye 2016’da Fırat Kalkanı, 2018’de Zeytin Dalı ve 2019’da Barış Pınarı Harekâtı düzenler. ★★★ ABD çok mutlu... Çok mutludur, çünkü Suriye’nin yüzde 25’inde PKK/PYD terör örgütü bir devletçik olmuştur. Çok mutludur, çünkü Türkiye dünyanın en fazla göçmenini barındıran ülkesi konumuna getirilmiştir. Çok mutludur, çünkü Hatay’la 130 kilometre sınırı bulunan Suriye İdlib kenti, IŞİD, El Kaide ve türevi terör örgütlerinin çiftliği olmuştur. Yani, Küçük Afganistan’a dönüşmüştür. ★★★ Türkiye, Suriye’de PYD/PKK terör örgütüne, Fırat’ın doğusunda 9 Ekim 2019’da “Barış Pınarı Harekâtı” başlatır. ABD Başkanı Trump sert tepki gösterir, yaptırımla tehdit eder. Türkiye, politik ve askeri hedefi tam gerçekleştiremeden, 17 Ekim 2019’da operasyonu durdurur. ★★★ Gidiş o gidiş... Türkiye, PKK/PYD terör örgütüne operasyon yapacağını 2020’den sonra, “bir gece ansızın gelebiliriz” sözüyle sürekli dile getirir. Ancak bugüne kadar, ABD’nin karşı çıkması nedeniyle operasyon yapılamaz. Bundan sonra yapılması da pek mümkün değil... ★★★ ABD çok mutludur... Çok mutludur, çünkü desteklediği, eğittiği, silahlandırdığı, donattığı PKK/PYD, gücünü daha da artırmıştır. Mutludur, çünkü Suriye parçalanmıştır. ★★★ Sınır ülke Türkiye ise, Suriye’den sonra en fazla zarar gören ülke durumundadır. Türkiye, terör üreten bir coğrafya ile yaşamak zorunda kalan ve dünyanın en fazla göçmenine ev sahipliği yapan bir ülke olmuştu. Hiçbir ülkenin istemediği bir BEKA sorunuyla yüz yüze kalmıştı. ABD’nin de istediği buydu... Hedefine ulaşmıştı. ★★★ 27 Şubat 2020’de, Rusya Suriye’de İdlib’e hava saldırısı düzenler. 34 kahraman Türk askeri şehit olur. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar: “Birliklerin bulunduğu yerler, önceden Rusya’nın sahadaki yetkilileri ile koordine edilmesine rağmen, maalesef bu saldırı gerçekleşti” dedi. Rusya, Türk askerinin şehit edilmesinden dolayı özür bile dilemedi. ★★★ Buna rağmen... Askerlerin şehit edilmesinden altı gün sonra, 5 Mart 2020’de İdlib’de ateşkes anlaşması için Cumhurbaşkanı Erdoğan başkanlığında bir heyet, Rusya’nın Soçi kentine gitti. RUSYA-1 kanalının yayımladığı görüntülerde, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın da olduğu heyeti, Putin’in kapıda iki dakika beklettiği görüntüleri yayımlandı. Putin, böyle özür dilemişti!.. ★★★ Bir baktık... ABD’nin PKK’ya helikopter verdiği ortaya çıktı. 17 Mart 2023’te, Milli Savunma Bakanı Akar: “PKK/YPG destekçileri, teröristlere helikopter vererek bir kez daha suçüstü yakalanmışlardır. Bunların beyhude çabalar olduğunu artık anlamaları lazım” açıklamasını yaptı. ★★★ Türkiye, açıklama yerine ABD Büyükelçisini sınır dışı etmeliydi veya kendisinden bilgi talep etmeliydi. Hiçbiri yapılmadı. Peki, ne yapıldı?.. Türkiye, ABD’nin projesi ve hedefi olan Finlandiya’nın ve İsveç’in NATO üyeliğini onayladı. ABD çok mutluydu... ★★★ Oysa... 1974 Türkiye’si, tüm yokluklara rağmen Kıbrıs Barış Harekatı’nı düzenlemiş ve büyük bir zafere imza atmıştı. ★★★ 2025’e gelindiğinde... Esad devrilmiş, Suriye ABD ve İsrail’in ön bahçesi olmuştu. Ve yüzyılın projesi “Kürt Devleti”nin Suriye ayağı da tamamlanmıştı. Sıra, artık Türkiye ve İran’a gelmişti. ABD çok mutlu... ★★★ Bandı geriye sararsak eğer... 2011’de ABD’yle işbirliği yapılacağına, Suriye’nin parçalanmasını önleyecek adımlar atılsaydı... Muhalifler destekleneceğine, Suriye yanında yer alınsaydı... ★★★ “Eğer ile meğer evlenmiş, keşke diye bir çocukları olmuş” misali... Bu “keşke”nin Türkiye’ye maliyeti çok ağırdır, ölümcüldür. ★★★ “Stratejik Derinlik”ten, stratejik bozguna uzanan bir yolculuğun acıklı hikayesidir Suriye politikası... “Fetih” fırtınası ardında, miras olarak külden başka bir şeyin kalmadığı bir yangının hüzünlü öyküsüdür. ★★★ Yine de şükredelim... Osmanlı’yı tarih sahnesinden silen Mondros Ateşkes Antlaşması anısına, pul bile bastırılmıştı.