Stratejik Derinlik’ten bozguna

Naim Babüroğlu

Ve hâlâ sorulur: Bugünlere nasıl gelindi, diye... Siyaset neden yapılır? Toplumun refahını artırmak, devleti ayakta tutmak, geleceği güvenceye almak için... ★★★ Dış politika neye göre belirlenir? Ulusal çıkarlara göre... Ulusal çıkarların olmazsa olmaz iki önemli ayağı vardır: Devletin devamlılığı (BEKA) ve toplumun refahı. Bu iki sütun sarsılmışsa, başarıdan söz etmek mümkün değil. ★★★ Bugün geldiğimiz noktaya bakalım: Refah gerilemiş, yoksulluk yaygınlaşmış, gençler hayal kurmaktan vazgeçmiş... Demek ki, siyaset amacına uygun şekilde yapılmamış. ★★★ Son yirmi yılda, aklın yerini hamaset aldı. Stratejinin, gerçekçiliğin yerini sloganlar doldurdu. Suriye politikasında yükselen “Halep 83”, “Şam 84” nidaları, bunun en açık göstergesiydi. Oysa, beş bin yıllık yazılı tarih, bir gerçeği haykırır: Hamaset, ihtiras ve hayalperestlik asla strateji değildir. ★★★ Öyle olsaydı eğer... Napolyon, Moskova’yı alırdı. Hitler, Kızıl Meydan’da zafer konuşması yapardı. Enver Paşa, Hindistan’ı fethederdi. ★★★ Ve son yirmi yılın söylemleri gerçek olsaydı, eğer... Suriye ve Irak Türkiye’ye bağlanırdı... Türkiye bugün, refahta zirvede olurdu. Yunanistan adaları silahlandıramaz, İsrail meydan okuyamazdı... Bazı Türk devletleri, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tanıyamazlardı. ★★★ Oysa... Dış politikada atılması gereken adımları belirleyen resim, o denli berraktı ki... Olan bitenler sürpriz değildi. Plan gizli değildi, yıllar önce açıklanmıştı. ★★★ ABD’li Orgeneral Wesley Clark’ın anlattıkları, yakın tarihin en çarpıcı itiraflarından biridir. Clark, 1997-2000 yıllarında, NATO Avrupa Yüksek Müttefik Kuvvetleri Komutanlığı (Brüksel) görevini yaptı. 11 Eylül 2001’den hemen sonra, ABD Savunma Bakanlığı’nı (Pentagon) ziyaret eder. ★★★ Bu ziyareti kendisinden dinleyelim: “11 Eylül saldırılarından yaklaşık 10 gün sonra, Pentagon’a gittim. Savunma bakanı ve yardımcısıyla görüştüm. Aşağı kata indim. Komutanlardan biri beni çağırdı... ‘Karar verdik Irak’la savaşa gireceğiz’ dedi. Tarih 20 Eylül gibiydi. ‘Irak’la mı savaş giriyoruz, neden’ dedim... ‘Peki Saddam ile El Kaide arasında bir bağlantı mı buldular mı?’, diye sordum. ‘Hayır, hayır bu konuda bir gelişme yok’, dedi... Birkaç hafta sonra, onu tekrar görmeye geldim. O sırada Afganistan’ı bombalıyorduk. ‘Hâlâ Irak’la savaşa girecek miyiz’, diye sordum. ‘Ah ondan da beter’, dedi. Masasından bir kâğıt aldı ve Savunma Bakanı’nın ofisini kastederek, ‘bunu üst kattan aldım’, dedi. Beş yıl içerisinde Irak’la başlayıp, Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve Sudan’la devam edip, İran’la bitecek yedi ülkeyi nasıl dağıtacağımızı anlatan bir not’, dedi.” ★★★ Bu sözler, 2007’de canlı yayında söylendi. Yani, sözde “Arap Baharı” fırtınasının başlangıcından dört yıl önce. ★★★ Bugünkü, tabloya bakalım: Irak, Libya, Suriye parçalandı. Lübnan, çökmüş ülke. Sudan bölündü. Somali’de kaos. Sırada hangi ülke kaldı? İran... Ve İsrail, 2026’da İran’a karşı kesin sonuçlu bir operasyon hazırlığında... Trump’tan onay bekliyor. ★★★ ABD’nin hedefi o denli açıktı ki... Buna rağmen, Türkiye stratejik hatalar yaptı. 2003’te Irak işgalinde karşı çıkmadı, 2011 Suriye ve Libya parçalandığında ABD’yle işbirliği yaptı. ★★★ Şimdi sıkı durun!.. Takvim, 4 Haziran 2015’i gösterdiğinde... İsrail ve Suudi Arabistan, uzlaştıkları bir Ortadoğu planını açıkladı. Planı açıkladıkları toplantının yeri önemlidir. Washington’da, CFR (Dış İlişkiler Konseyi). ★★★ CFR, 1921’de kurulur ABD stratejilerini belirlemede en güçlü aktördür. Toplantının CFR’de yapılması, planın ABD tarafından da desteklenmesi anlamında. ★★★ Türk basınında yer bulmayan bu planın, Türkiye’yi doğrudan ilgilendiren bölümleri: - Bağımsız bir Kürt devletinin kurulması, - İran’da rejim değişikliğinin yapılması, - İsrail ve Araplar arasında bir barış planının yapılması. ★★★ İki ülkenin ortak açıklamasında, ayrıca şu sözler yer aldı: “Suudi Arabistan ve İsrail, bağımsız bir ‘Büyük Kürdistan’ projesini desteklemektedir... Kürdistan, bölgede İsrail ve Suudi Arabistan’ın ortak hasmı İran’dan, Türkiye’den ve Suriye’den alınacak topraklar üzerinde kurulacağı için, bundan memnuniyet duyulacaktır...” İsrail ile Suudi Arabistan’ın çıkarları, Türkiye’nin bütünlüğünü yok edecek bu planda örtüşür. Uzlaştıkları plan aslında, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir parçasıydı. ★★★ Kürt devletinin kurulmasında, Suriye ve Irak halkaları büyük ölçüde tamamlandı. Geriye iki halka kaldı: İran ve Türkiye. ★★★ İsrail, Suriye’de SDG/PKK üzerinden Türkiye’nin sınır komşusu oldu. Ve “Terörsüz Türkiye” sürecinde, PKK’nın talepleri incelendiğinde karşımıza çıkan tablo son derece nettir: Yıllar önce, ABD’li orgeneralin itiraflarında yer alan ülkelerin durumu ile... İsrail ve Suudi Arabistan’ın üzerinde uzlaştığı planın, Türkiye’yi ilgilendiren bölümleridir. ★★★ Dış politikada, “Gerçekçilik” ve “Tam Bağımsızlık” ilkelerinin göz ardı edildiği son yıllar, aslında “Stratejik Derinlik” iddiasıyla çıkılan yolculuğun “Stratejik Bozgun”la sonuçlanmasının acıklı hikâyesidir...