Siyam ikizi: İkinci Cumhuriyetçiler ve PKK

Naim Babüroğlu

Tarih 13 Ocak 1993, Harp Akademileri Komutanlığı konferans salonu. Kara Harp Akademisi ikinci sınıf öğrencisiyim. Altı ay sonra, kurmay yüzbaşı olarak mezun olacaktım. ★★★ O dönem, aydınlar, bilim insanları, diplomatlar ve hatta Cumhurbaşkanları Harp Akademileri Komutanlığı’na konuşmacı olarak davet edilirdi. Kurmay subay adayları; dünyayı, bölgeyi, Türkiye’yi, önemli gelişmeleri ilk ağızdan duyma imkânı bulurdu. ★★★ O günkü konuk, Uğur Mumcu’ydu... Nam-ı diğer “Sakıncalı Piyade...” ★★★ Ve konuşmasına başladı... “Sayın komutanlar ve öğrenciler...” Basın tarihi konusunda önemli bilgiler verdi. ★★★ Konuşmasının sonuna doğru, şu saptamayı yaptı: “PKK’nın yurtdışındaki kendi yayınlarını inceledim. İlk kez ikinci Cumhuriyet fikrini ortaya atan Abdullah Öcalan’ın bizzat kendisi olduğunu gördüm. Çünkü Türkiye gibi bir ülkede devleti kuran siyasal düşünce Atatürkçülüktür. Bu düşünceyi bu yollarla yıpratmak da, örneğin PKK gibi terör örgütlerinin başlıca amaçlarıdır...” ★★★ 2025 Türkiye’sinin getirildiği noktaya bakınca... Uğur Mumcu’nun araştırmalara dayalı bu saptamasının, ne kadar gerçekçi olduğu görülür. ★★★ Harp Akademileri Komutanlığı’ndaki bu konuşmasından tam 11 gün sonra... 24 Ocak 1993’te Ankara’da, evinin önünde, arabasına konan plastik bombanın patlaması sonucu katledildi... ★★★ Uğur Mumcu’nun 1993’te dile getirdiği gerçek, bugün tüm çıplaklığıyla ortada... İkinci Cumhuriyetçilerin... “Demokratikleşme, eşit yurttaşlık ve özgürleşme” maskesi altında, Türkiye’ye yapmadıkları kötülük kaldı mı?... Sanmıyorum... ★★★ İkinci Cumhuriyetçiler, FETÖ’nün CIA destekli kumpas davalarına alkış tutarken, Türk ordusunun tasfiyesine giden yolu da meşrulaştırdılar. PKK da aynı çizgide yer aldı. Bir dönem, FETÖ’ye övgüler dizmekten de geri durmadılar. ★★★ İkinci Cumhuriyetçiler, “Kuruluş felsefesi sıfırlanmalıdır” dediler. Bu söz, PKK’nın “Türkiye Cumhuriyeti ulus devleti dağıtılmalıdır” sloganıyla birebir örtüşür. ★★★ İkinci Cumhuriyetçiler, “Kemalist devlet demokratik değil” yalanını tekrarlar. PKK, aynı yalanı söyler: “Kemalist zihniyet Türkiye’de faşizmin kaynağıdır.” ★★★ “Ulus devlet miadını doldurdu” tezine sarılan İkinci Cumhuriyetçiler... Ve ulus devleti tümüyle reddeden PKK... İki söylem de, aynı kalemden ve merkezden... ★★★ “Türk kimliği dayatmadır, Türkiyelilik esas alınmalı” diyen İkinci Cumhuriyetçilerle... Aynı “Türkiyelilik” kavramını savunan PKK’nın dili birebir. ★★★ “Yerinden yönetim güçlendirilmeli, özerklik tartışılmalı” çağrısında ısrar eden İkinci Cumhuriyetçiler... Önce özerk yönetimi, ardından bağımsızlığı hedefleyen PKK... Muhteşem bir benzerlik... ★★★ “Öcalan çözümün adresidir” diyen İkinci Cumhuriyetçiler... Ve “Çözümün tek muhatabı önder Apo’dur” diye haykıran PKK... Tek merkezden alınan emri tekrarlar gibiler... ★★★ Türk ordusunu, “darbeci gelenek taşıyan bir yapı” olarak tanımlayan İkinci Cumhuriyetçiler... “TSK’yı işgal ordusu” olarak niteleyen PKK... Aynı noktada kesişirler. ★★★ “Üniter devlet modern bir yüktür” diyen İkinci Cumhuriyetçiler... “Üniter yapı, Kürt halkını inkâr eden bir sistemdir” yalanını söyleyen PKK... Sanırsın, tek merkezden kaleme alınıyor... ★★★ İkinci Cumhuriyetçilerle PKK, siyam ikizidir... Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesini aşındırarak, devleti zayıflatmayı hedeflediler. Başardılar... ★★★ “PKK siyasal bir aktördür, devlet görüşmelidir” dediler. Toplumda, “PKK ile müzakere normaldir” algısını oluşturdular. PKK’nın taleplerini, “meşru demokratik talepler” şeklinde topluma enjekte ettiler. Terör örgütünün meşrulaştırılmasına her türlü katkıyı verdiler. PKK terör örgütü için, Kürtlerin temsilcisidir dediler. Başardılar... ★★★ Cumhuriyet’in üniter yapısını tartışmaya açtılar. Federasyon, Özerklik ve “Kürt Sorunu” gibi moda kavramlara sarıldılar. Söylemleri, karşılık buldu... Başardılar... ★★★ Devletin terörle mücadelede kararlılığını eleştirdiler, tartışmaya açtılar. Sınır güvenliğini “militarizm” diye yaftaladılar. Başardılar... ★★★ İkinci Cumhuriyetçiler... Terörü, “devletin uyguladığı şiddetin sonucu” diye tanımladılar. Vatandaşlık tanımında, “Türklük” ifadesinin çıkarılmasını savundular. ★★★ Özetle... İkinci Cumhuriyetçilik, Türkiye Cumhuriyeti’nin üniter yapısını, kurucu felsefesini ve milli güvenliğini hedef alan bir projedir. Yani, Türkiye’nin parçalanma projesidir. Ve o proje, şu anda İkinci Cumhuriyetçileri mutlu edecek şekilde ve hızda ilerlemektedir. ★★★ İkinci Cumhuriyetçilerin hedefleriyle PKK’nın hedefleri neden bu kadar örtüşüyor, diye merak ediyorsunuz?.. Cevap nettir: Çünkü, ikisi de tek merkezden yönetiliyor... ★★★ Yani... İmralı’daki PKK başı yerine, İkinci Cumhuriyetçi; İkinci Cumhuriyetçi yerine PKK başı yazarsanız aynı kapıya çıkar. ★★★ Neden? Evet neden?.. ★★★ 1990’da, ABD Merkezi İstihbarat Örgütü (CIA) Ortadoğu Direktörü Graham Fuller, şunları söyler: “Kemalizm bitti... Bu nedenle, kendisine entelektüel güven duyan Türkiye, İslam’ın günlük yaşamdaki yerini almasını yeniden düşünmelidir.” ★★★ Şimdi... İkinci Cumhuriyetçilerle, PKK’nın bu kadar özdeşleşmesinin nedenini anladınız sanırım... Nedeni, aslında çok basit... CIA Kod Adı’nda gizli... ★★★ “Kimse kimseyi aldatmasın. Batı desteği ve koruması altındaki ‘Kürt Devleti’, açıkça bir ‘SEVR’ modelidir” der Uğur Mumcu... ★★★ “100 yıldır devlet olmamız engellendi” diyen PKK ile, “Cumhuriyet’in 1923’te açılan bir parantez” olduğunu söyleyen İkinci Cumhuriyetçilerin hedefi aynıdır. Türkiye’nin parçalanması... Yani, Sevr modeli... Ve emri tek merkezden alırlar. CIA Kod Adı şeklinde adlandırılırlar... ★★★ İkinci Cumhuriyetçiler, PKK ve Şeyh Sait işbirlikçileri, işte bu hedefe doğru koşuyorlar... Hem de dört nala... Ama, hep tek merkezden yönetilerek...