Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı sonunda 30 Ekim 1918’de imzaladığı Mondros Ateşkes Antlaşması’yla tarih sahnesinden siliniyordu
Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasıyla ilgili, 29 Ekim 1918’de İstanbul’dan gelen yazıda Vahdettin’in talimatı şöyledir:
“Sultan 6’ncı Mehmet Vahdettin’in talimatı: Koşullar ne kadar ağır olursa olsun, bir an önce ateşkes anlaşmasını imzalayın. Zaman içinde İngiliz dostluğunu elde ederiz. Bu sayede bu maddeleri yumuşatabiliriz.(1)
Ve heyet Antlaşma’yı, Limni Adası’nın Mondros Limanı’nda Agamemnon adlı İngiliz savaş gemisinde imzalar. Agamemnon, üç bin yıl önce aynı coğrafyada Truvayı istila eden Aka’ların Komutanı’nın adıydı. Osmanlı Devleti’nin ölüm fermanı, üç bin yıl sonra Agamemnon adlı savaş gemisinde imzalanıyordu.
MONDROS ATEŞKES ANTLAŞMASI BİR BAŞARI OLARAK TANITILIR
Osmanlı Devleti’nin idam fermanı Mondros Ateşkes Antlaşması, Türk kamuoyuna bir başarı olarak tanıtılır. Osmanlı Mebusan Meclisi, Antlaşma’yı oybirliğiyle onaylar. Osmanlı PTT’si, mutlu bir olayı kutlarcasına Antlaşma için anma pulları çıkarır.(2)
13 Kasım 1918 sabahı saat 8.00’de işgalcilerin savaş germileri Boğaz’da gövde gösterisi yaparlar ve İstanbul fiilen işgal edilir. İşgal donanması İstanbul Limanı’nda yerini aldıktan sonra, Donanma Bakanlığı adına Deniz Kurmay Albay Ali Rıza Bet’le Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Reşat Hikmet Bey, işgalcilerin amiral gemisine giderler. Osmanlı Devleti adına, işgal donanmasına “hoş geldiniz” derler.(3)
***
MUSTAFA KEML PAŞA’NIN TEPKİSİ
Mondros Ateşkesi ile son bulan Birinci Dünya Savaşı sonunda, Osmanlı ordusu 30-35 bin askere düşmüştü. Ateşkes ilan edilince Mustafa Kemal Paşa’nın 7’nci Ordu Komutanlığı görevi sona erdi. (4)
Yıldırım Orduları komutasını devralan Mustafa Kemal, orduyu yeniden düzenlemek için savunma tedbirleri alır. 7 Kasım 1918 günü, Mondros Ateşkes Antlaşması gereği Yıldırım Orduları Grubu’nun dağıtıldığını bildiren Saray, Mustafa Kemal Paşa’nın Savunma Bakanlığı emrine atandığını bildirir.
Mustafa Kemal Paşa, Adana’daki Yıldırım Orduları Grubu Karargâhı’ndan Yıldız Sarayı’na ve hükümete; “Mütareke ahkâmı kabul edilemez ve ben buna uymayacağım” şeklinde telgraflar çekti. (5)
**
“GELDİKLERİ GİBİ GİDERLER”
Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’a yola çıkmadan emrindeki Ali Fuat Cebesoy’a şunları söyledi:
“Ordumuzu mümkün olduğu kadar Anadolu’nun içine doğru çekin. Güneydeki sahil şehirleri her an işgal edilebilir. Ordunuzun silahlarını muhafaza ediniz, hatta mümkün olduğu kadar gücünüzü koruyun. Kolordunun bütünlüğü çok önemli.” (6)
Ali Fuat Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın isteklerini eldeki imkânlar doğrultusunda gerçekleştirdi ve ordu karargâhını Konya Ereğlisi’ne taşıdı.
Mustafa Kemal, 13 Kasım 1918 Çarşamba günü İstanbul Haydarpaşa Tren Garı’na ulaştığında, kendisini sadece yakın arkadaşı Dr. Rasim Ferit Bey karşıladı. Yaveri Cevat Abbas’la birlikte, Adana’da başlayan ve üç gün süren tren yolculuğunda Mustafa Kemal çok düşünceliydi.
Kartal istimbotuyla Galata'ya doğru giderken Yaveri Cevat Abbas'a işgal donanması için, “Geldikleri gibi giderler” dedi. Mustafa Kemal Paşa, Türk İstiklal Savaşı’nın işaret fişeğini ateşlemişti.
Mustafa Kemal, 13 Kasım 1918’den 16 Mayıs 1919’a kadar 184 gün, yani 6 ay kadar İstanbul’da kalır. 5.5 ayı Şişli’deki evinde geçer. Atatürk’ün Şişli günleri, vatanın kurtuluş reçetesinin yazıldığı ve yeni Türk devletinin planlandığı, tasarlandığı dönemdir.
İstanbul’da; Ali Fuat Paşa, Kazım Karabekir Paşa, İsmet Bey, Rauf Bey, Refet Bey, Ali Fethi Bey gibi Millî Mücadele’de görev alacak isimlerle görüşür.
İŞGAL VE PADİŞAH VAHDETTİN
16 Mart 1920’de İstanbul resmen işgal edilir. 16 Mart 1920 günü Rauf Orbay, Meclis Başkan Vekili Abdülaziz Mecdi Tolun ve Konya Milletvekili Vehbi Efendi saraya, Padişah’a giderler. Meclis heyeti, padişahtan işgale karşı çıkmasını ister. Sultan Vahdettin işgale karşı direnilmesini kabul etmez. Konuşmanın sonunda, Vahdettin heyete:
“Rauf Bey! Bir millet var, koyun sürüsü. Buna bir çoban lazım. O da benim.” (7) diyerek noktayı koyar.
***
İdam kararı Vahdettin tarafından onaylanan, vatandan milletten başka sevgili bilmeyen kahramanlar ise, vatanın namusunu kurtarmak için yokluklar içinde işgalcilerle ve işbirlikçilerle savaşıyorlardı. Dünyanın en meşru, en kutsal en haklı savaşıydı bu…
Üç Mustafa; Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Batı Cephesi Komutanı Mustafa İsmet Paşa ve Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa…
***
1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırılır. Padişah Vahdettin, 17 Kasım 1922 günü, Dolmabahçe açıklarında kendisini bekleyen İngiliz Ordusu’nun Malaya zırhlısına biner. Filo Komutanı Amiral Sir de Brock tarafından asker selamıyla karşılanır.(8)
Osmanlı devletinin 36’ncı Padişahı, Sultan 6’ncı Mehmet Vahdettin halkını hürriyet, adalet, güvenlik ve medeniyet dünyasına taşımak yerine kolay yolu seçerek, bir düşman gemisiyle ülkeden kaçıyordu.
Tarih ne güzel bir aynadır…
KAYNAKÇA:
(1) İhsan Şerif Kaymaz, (2008): “Mondros: Bir Ateşkesin Tahlili”, Gazi Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi, 21. Yüzyıl Dergisi, Ankara, s. 256, 259.
(2) Hürriyet, 14 Mart 2007.
(3) Tarık Mümtaz Göztepe, (2017): Mütareke Günleri, Haz: H. Afşin Günaydın, Cümle Yay., Ankara, s. 80.
(4) Ali Fuat Cebesoy, Millî Mücadele Hatıraları, Temel Yayınları, İstanbul, 2000, s. 27.
(5) Kenan Kıl, Mondros Mütarekesi’nin İmzalanmasından Samsun’a çıkışına Kadar Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul’daki Faaliyetleri, Hacettepe Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılapları Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.
(6) Taylan Sorgun, Mütareke Dönemi ve Bekirağa Bölüğü, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2017, s. 176, 132.
(7) Rauf Orbay, Siyasi Hatıralar, (2019): Örgün Yay., İstanbul, s.244.
(8) Sir Osmand de Beauvoir Brock (1869-1947): Birleşik Krallık Akdeniz Filosu Komutanı.