Kahraman teğmenler

Naim Babüroğlu

Kürdistan kurma amacını güden İngilizler, İngiliz İstihbarat Subayı Binbaşı Edward William Charles Noel’i (1886-1940) görevlendirir. Noel görevine, Hindistan’da başlar ve daha sonra İran’a gönderilir. İran’da bölgedeki etnik yapı üzerine çalışır. Kürtçe öğrenir.

Mondros Ateşkes Anlaşması döneminde, Bağdat’a görevlendirilir. Yeni görevi, İngiliz desteğinde bir Kürdistan Devleti’nin kurulmasıdır. Kürtleri, Mustafa Kemal Paşa’ya karşı ayaklandırmak için çalışır. İlişki kurduğu kişilerin tümü, 1908’de kurulan Kürtçü örgütlerin yöneticileri olan aşiret reisleri ve Nakşi şeyhleridir. 

İngiliz Ajanı Noel, Mustafa Kemal Atatürk'ü öldürmeyi hedefler. Elâzığ Valisi Ali Galip’le birlikte, Sivas Kongresi’ni basma girişiminde bulunur. Ancak, başarısız olur ve Türkiye’den kaçar.(1)  Noel, 1919 ortasında bir rapor yazar ve Kürdistan haritasını çizer. Noel’in Kürdistan haritasında; Hatay dahil olmak, Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyi "Büyük Kürdistan" olarak yer alır. Bu harita, günümüzde Kuzey Irak’ta Barzani yönetimi ve PKK terör örgütü tarafından sözde Kürdistan haritası olarak kullanılmaktadır

***

Mustafa Kemal Paşa ve kahraman kadrosu, son Türk vatanını parçalamayı hedefleyen bu projeye şiddetle karşı koyarlar. 10 Ağustos 1920 Sevr Antlaşması’nda da, Türkiye’de bir Kürdistan ve Ermenistan devleti yer alır.

2006'da ABD Silahlı kuvvetler dergisinde, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) haritası yayımlandı. Binbaşı Noel, Sevr, Barzani Yönetimi ve PKK terör örgütü sözde haritasıyla aynı. Tarihi süreç, adım adım ilerliyor.

Katolik dininin ruhani lideri ve Vatikan Devlet Başkanı Papa Françesko, Irak ziyareti kapsamında 8 Mart 2021’de Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne (IKBY) gitti. Papa'nın ziyareti şerefine hatıra pulu bastırıldı. Söz konusu haritada; Hatay dahil olmak, Kahramanmaraş, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kars ve güneyi "Büyük Kürdistan" olarak gösterildi.(2) Papa pulu haritası, Binbaşı Noel’in, Sevr’in, PKK terör örgütünün, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) sözde Kürdistan haritasıyla aynı. Aslında, hedef Türkiye idi ve artık gizlenmiyordu.

***

ABD’nin Ortadoğu’ya vermek istediği yeni şekli, ABD’li Profesör Noam Chomsky 1983’te yayımlanan “Kader Üçgeni” adlı kitabında kaleme alır. Kitapta, Kudüs Amerikan Girişimcilik Enstitüsünün raporuna yer verir. Bu raporda şu bilgiler vardı: “Ortadoğu’da ulusalcılık ve ulusal kimlik yok edilmeli, bunun için de Ortadoğu Osmanlılaştırılmalıdır. Böylece bölgede Batı çıkarlarına karşı çıkacak ulusal güç ve direnç kalmayacak, sistemlerin çarkları rahatlıkla işleyecektir. ABD için en tehlikeli düşman ve tehdit, bağımsızlık tehdididir.”(3)  

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Ortadoğu Direktörü Graham Fuller, 1990’da şunları söyler: “Kemalizm bitti. Dünyadaki bütün liderler gibi o da sonsuza dek yaşayacak bir ürün veremedi. Oysa İncil ve Kur’an hala veriyor. Bu nedenle, kendisine entelektüel güven duyan Türkiye, İslam’ın günlük yaşamdaki yerini almasını yeniden düşünmelidir.”(4) 

***

Gelinen aşamada; Irak, Suriye, Libya parçalandı. Filistin yok edildi. Sıra İran ve Türkiye’de.

Şimdi, 2000’lerden bugüne Türkiye’de yaşanan gelişmelere, kutuplaşmaya, oluşturulan gündeme bakın. Göçmen politikasına, sınır kentlerindeki demografik değişime, Yeni Anayasa çalışmasına, Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli’ne bakın.  Kurumların güvenilirlik durumuna bakın. Ve devlet kurumlarının, büyük depremdeki performanslarına bakın.

Ve, artık 1 Eylül 2024’ten itibaren Irak’lı 15 yaş altı ve 50 yaş üstü kişiler vizesiz Türkiye’ye serbestçe girebilecekler. Irak nüfusu 46 milyon. 17 milyonu 15 yaş altı. 6 milyonu 50 yaş üstü. Yani, 23 milyon Irak’lı vizesiz girebilecek. 23 milyonun sadece %10’u yararlansa, 2,3 milyon eder. Bu sayının içinde kaç kişi terör örgütüyle işbirliği yapan çıkacaktır, bilinmez. Ulusal güvenliğe ve ulusal çıkarlara aykırı bu kararın gerekçesi nedir? Bilmiyoruz… Ekonomisi çok zayıf ve güvenliğini sağlayamamış bir ülkeye, vize muafiyetini başka hangi ülke uygulamaktadır? Onu da bilmiyoruz…

***

Türkiye bu tehditlerle yüzleşirken, 30 Ağustos 2024 günü Kara Harp Okulu mezuniyet töreni sonrası, geleneksel olarak yapılan teğmenlerin “kılıç çatma” töreninde, birincilikle bitiren teğmen şu metni söylüyor: 

“Ant içeriz ki; laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller, karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk İstikbalinin evlatlarıyız! Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacak ve şerefimizle öleceğiz! Ne mutlu Türküm diyene!”

Teğmenler, ardından topluca “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bağırdılar.

Nankör, sahtekâr ve Türkiye’yi bölmek isteyenlerle işbirliği yapanlar, teğmenlerin bu geleneksel törenine karşı çıktılar. Bu işbirlikçiler, toplumun yaklaşık yüzde 10’udur. Bunlar, geçmişte işgalcilerle birlikte, Millî Mücadele karşısında yer aldılar. Yakın dönemde, CIA ve FETÖ’yle işbirliği yaptılar. Kahraman TSK’yı, CIA ve FETÖ’yle birlikte tasfiye ettiler. Şimdi teğmenler üzerinden linç kampanyası yaparak, yine Türkiye düşmanlarıyla işbirliğini sürdürüyorlar. Normal koşullarda, bu kahraman teğmenler ödüllendirilir. Teğmenler, ne söyleyeceklerdi?.. Bu işbirlikçiler gibi, yaşasın CIA, yaşasın FETÖ, yaşasın Hacıanesti, yaşasın Trikopis mi diyeceklerdi?.. 

Mustafa Kemal olmasaydı ne vatan kalırdı ne de makam… Mustafa kemal olmasaydı, İstanbul’a ve Malazgirt’e vizeyle gidilebilecekti. Mustafa Kemal olmasaydı, camide ezan okunmayacak, şanlı Bayrak dalgalanmayacaktı. Mustafa Kemal’in suçu, vatanın ve milletin şeref ve namusunu kurtarmak mı?..

Teğmenler, teğmen olarak mezun oldular… Şimdi kahraman teğmen oldular…

(1) Kaya Atabek, Türk Siyasetinde Kürt İslamcılar, İleri Yayınları, 2. Baskı, 2015, s. 137-138.

(2) https://www.sozcu.com.tr/2021/dunya/hatira-pulu-skandali-6305443/ (eRİŞİM, 14 Haziran 2022, 16.23).

(2) Uğur Mumcu, Kürt-İslam Ayaklanmaları, Tekin Yayıncılık, 1995.

(3) Noam Chomsky, Kader Üçgeni: ABD-İsrail ve Filistinliler, İletişim Yayınları, İstanbul, 1993.

(4) Cumhuriyet Gazetesi, 26 Şubat 1990.