1981 Ocak ayında, ABD İstihbarat Örgütü CIA’ya (Central Intelligence Agency-Merkezi İstihbarat Teşkilatı) Libya diktatörü Kaddafi hakkında bir şeyler yapması söylendi.
Bunun üzerine CIA, Libya operasyonlarını bu ülkenin sınır komşusu Çad üzerinden yürütmeye karar verdi. Afrika’nın bu en yalnız ve en fakir ülkesinin yönetimi, bu amaçla kontrol altına alınacaktı.
Bu konuda, ajanlık yapması için Çad’ın Savunma Bakanı iken yönetimle ters düşen ve iki bin savaşçısıyla Batı Sudan’a geçen Habre seçildi. ABD’nin resmi politikası, çatışan hizipler arasında uzlaşma sağlanmasına yönelikti, fakat gerçek tümüyle farklıydı.
ABD, sırf Kaddafi’nin düşmanı olduğu için Habre’yi desteklemiş ve 1982’de Çad iktidarını ele geçirmesini sağlamıştı. Oysa ABD halkı, Çad adında bir ülkenin varlığından bile habersizdi. (1)
ABD’li Düşünür Noam Chomsky, “Halkın geneli, neler olup bittiğini bilmez. Hatta neyi bilmediğini de bilmez” demişti. Çok doğru söylemiş…
KANLI SONBAHAR FIRTINASI
ABD, 1982’de Libya lideri Kaddafi’yi devirmeyi başaramadı. Ancak “Büyük Ortadoğu Projesi” kapsamında, “Arap Baharı” gerçekte ise “Kanlı Sonbahar” fırtınasıyla hedefine 30 yıl sonra 2011’de ulaştı. Hem Kaddafi’yi devirdi hem de Libya’yı parçalamayı başardı. Şimdi parçalanmış ve iç savaşın hüküm sürdüğü bir Libya var.
Dönemin ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, 2019’da CBC NEWS TV’ye yaptığı röportajda, sekiz yıl önce öldürülen Kaddafi ilgili olarak, “Geldik, gördük, öldü” diyecekti.
Bu sözcükler, Julius Sezar’ın (MÖ 100-MÖ 44), Zela Savaşı zaferini anlatan Roma Senatosu’na yazdığı mektubunda yer alır. “Veni, vidi, vici”, yani “Geldim, gördüm, yendim” diyordu Sezar mektubunda… Clinton, belli ki Sezar’dan esinlenmişti… ABD, NATO’yu ve bazı ülkeleri de arkasına alarak, ne yazık ki Türkiye’nin de katılımıyla Kaddafi’yi devirmiş ve parçalanmış bir Libya’yı Dünya’ya hediye etmişti. Afganistan’da, Irak’ta ve Suriye’de yaptığı gibi…
Sözde “Arap Baharı”, gerçekte “Kanlı Sonbahar” fırtınası, 2011’de Libya lideri Kaddafi’yi devirdi. 19 Mart 2011’de, Fransa, İngiltere ve ABD Libya’da hava saldırılarına başladı. 26 Nisan 2011’de, NATO, Kaddafi'ye bağlı hedeflere hava saldırıları düzenledi.
Türkiye, TBMM’den tezkere henüz çıkmamışken, Libya’ya müdahale için dört fırkateyn, bir yardımcı gemi ve bir denizaltı ile NATO’ya katkı sağladı. Tarihinde bir iç savaşa taraf olmayan Türkiye, enerji kaynaklarının kontrolünü ve Libya’nın parçalanmasını hedef alan ABD’nin, Fransa’nın ve İngiltere’nin yanında yer almış oldu. 2011’den bugüne iç savaş yaşayan Libya, devletlerin güç mücadelesi alanına dönüştü.
Türkiye, Suriye’de de ABD’yle işbirliği yaptı. Kazançlarından biri, Suriye’de devletçik gücüne ulaşan ve Türkiye’nin bütünlüğünü tehdit eden PKK/PYD terör örgütünün varlığı oldu.
Libya’da ve Suriye’de, ABD’yle işbirliği yapmanın sonucunda Türkiye;
- Dünyanın en fazla sığınmacısını barındıran; Küçük Afganistan’la (Suriye’de İdlib) komşu olan; ekonomik kriz yaşayan; Batı ülkelerinin vize vermekten kaçındığı; Avrupa’ya iltica başvurusunda Suriye’den ve Afganistan’da sonra üçüncü sırada yer alan; uyuşturucu kullanım ve kaçakçılığının arttığı; küresel organize suçlarda Afganistan, Suriye ve Irak’la aynı kümede bulunan bir ülke konumuna geldi.
ABD’NİN SIR OLMAYAN PROJESİ
Büyük Orta Doğu Projesi (BOP) çok açıktı. Tüm belgeler ve tarihi süreç görmezden gelinse bile, NATO Eski Komutanı ABD’li Orgeneral Wesley Clark, 2007 yılında TV’de yaptığı bir röportajda ABD’nin hedeflerini çok anlaşılır bir dille anlatmıştı.
Pentagon’da bir generalle konuşmasını şöyle aktarıyordu: “11 Eylül’den 10 gün sonra, Pentagon’a gidip Savunma Bakanı Rumsfeld ve yardımcısı Wolfowitz’i gördüm. Alt kata indim. Generallerden biri beni içeri çağırdı… O sıralar Afganistan’ı bombalıyorduk. ‘Hala Irak’la savaşa girme durumunda mıyız’ diye sordum. ‘Daha da kötüsü’ dedi. Masasına uzandı, bir kâğıt aldı. ‘Bunu az önce yukarıdan aldım. Beş yıl içerisinde Irak’la başlayan sonrasında Suriye, Lübnan, Libya, Somali ve Sudan’la devam edip İran’la bitecek yedi ülkeyi nasıl ele geçireceğimizi anlatan bir not’ dedi.” (2) Irak, Suriye ve Libya’nın parçalanmasına yönelik Pentagon planını, NATO eski Komutanı ABD’li Orgeneral 2007’de, yani “Kanlı Sonbahar” fırtınasının başlangıcından dört yıl önce canlı yayında söylemişti.
SIRADA İRAN
ABD, İran’ı diğer ülkeler gibi parçalama aşamasına geldi.
TRT Genel Müdürü Zahid Sobacı, Bursa Uludağ Üniversitesi’nin 2024-2025 açılış töreninde; “Bu yılın sonunda TRT Farsça kanalını açacağız. İran'ı rahatsız etmek durumundayız, İran’ı rahatsız etmek zorundayız!” dedi.
Türkiye hiç ders almamış gibi, şimdi İran’a karşı ABD’yle işbirliğine mi hazırlanıyor? Sığınmacı sayısı az geldi, İran’da bulunan çoğu Afgan 4-5 milyon daha sığınmacıyı mı tercih ediyor? Suriye ve Irak sınırı, terör üreten bir coğrafyaya dönüştü. İran sınırının da mı terör üretme çiftliğine dönüşmesi isteniyor? En önemlisi, dört parçalı sözde Kürdistan Projesi.
ABD, Irak’ta ve Suriye’de iki parçayı tamamladı. Sıra İran ve Türkiye’deki parçalarda… Türkiye, bu tehdidin farkında değil mi? Farkındaysa, TRT Genel Müdürü’nün açıklaması ne? Neden ABD’yle işbirliği?..
Stratejide yapılan hata günlük önlemlerle düzeltilemez…Hamurda maya ne ise stratejide lider odur. Beş bin yıllık yazılı tarihin hükmüdür bu…
Kaynakça:
(1) Tim Weiner, Legacy of Ashes-The History of the CIA (Enkaz Devralmak-CIA Tarihi), 2007.
(2) https://www.globalresearch.ca/we-re-going-to-take-out-7-countries-in-5-years-iraq-syria-lebanon-libya-somalia-sudan-iran/5166 (Erişim, 21 Haziran 2022).