İmamoğlu ve “Şeref Listesi”

Naim Babüroğlu

Dünyanın en hukuksuz kumpas davaları, tüm hızıyla sürüyordu. Yargılamalar Silivri’de yapılıyordu.

★★★

H Tarih, 30 Ekim 2011... Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel ve Kuvvet Komutanları, Hasdal Askeri Cezaevi’nde tutsak edilen askerleri ziyaret ederler.

★★★

Genelkurmay Başkanı Özel, tutuklu askerlere şöyle seslenir: “Mahkemeye saygılı olun. Hakkınızda onlar karar verecek. Disiplini bozmayın. Savunmalarınızı kısa tutun. Silivri’de değerli yargıçlar var. Adalet yerini bulacak. Ben kendi yöntemimle bu işi çözmeye çalışacağım. Yapamazsam ben de giderim.”

★★★

Genelkurmay Başkanı, Silivri’de değerli yargıçlar olduğunu ve yargı sürecinde hukuk kurallarının işlediğini söylüyordu.

★★★

Hâlbuki üç ay önce... Bir önceki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner; adaletsiz, hukuksuz yargılamalar yüzünden istifa etmişti.

★★★

Genelkurmay Başkanı Özel’in, Hasdal ziyaretinden dokuz ay sonra... 4 Ağustos 2012... Yüksek Askerî Şura’da, kumpas davalarından 40’ı tutuklu 56 general/amiralin emekli edilmesine karar verildi. “Yapamazsam ben de giderim” sözünün karşılığı böyle oldu.

★★★

21 Eylül 2012, yer Silivri... Balyoz kumpas davasında, mahkeme kararını açıkladı. 306 askere 16-20 yıl arasında, bir kişiye 6 yıl ceza verildi.

★★★

Çıplak gerçek şuydu... Türk Silahlı Kuvvetleri, tasfiye ediliyordu. Ama... Genelkurmay Başkanı’na göre, bir hukuksuzluk yoktu.

★★★ 

Eski Genelkurmay Başkanı Emekli Orgeneral Hilmi Özkök, silah arkadaşlarına verilen bu cezalar için şunları söyledi: “Çok yazık oldu... Ama bir vatandaş olarak, gözlemime göre mahkeme heyeti bu davada titiz davrandı. Tanıklar dinlendi. Bilirkişi gereğini yaptı. O nedenle adil yargılama olmadı diyemem.”

★★★

Hilmi Özkök’e göre, TSK’ya kumpas kuranların kararları adildi. Oysa, Cumhuriyet ordusunun tasfiye edildiğini, kör cahil herkes görüyordu.

★★★

Dönemin Başbakan Yardımcısı, bir televizyon programında, “Türkiye iyi bir noktaya gidiyor. Bu sıkıntılar, sancılar bir taraftan doğum sancısıdır. Bir taraftan da bağırsakların temizlenmesidir” diyordu. 2225 yıllık köklü tarihe sahip Türk ordusunun tasfiyesi, işte bu sözlerle anlatılıyordu.

★★★

Gizli tanıklar da, rollerini iyi oynuyorlardı. Mesela... Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, gizli tanıkla yargılanıyordu. Gizli tanık, PKK terör örgütü elebaşlarından, bir dönem PKK’nın ikinci adamı, binlerce şehidin katili olan Şemdin Sakık’tı. TSK sanık, PKK tanıktı...

★★★

Biz, asıl konuya gelelim... Düzmece delil ve gizli tanıklarla yürütülen Kumpas davalarına destek veren, bir “Şeref Listesi” vardı. Medya “Şeref Listesi”...

★★★

Medya “Şeref Listesi”nin aktörleri şöyle diyorlardı: “Nazilerin yargılandığı Nürnberg mahkemelerinden mülhem olarak... Balyoz davası Türkiye’nin Nürnberg’idir.” “Balyoz, Ak Parti’yi hedef alan, bal gibi darbe planıdır.” “Balyoz’un darbe planı olmadığını ileri sürmek, komiktir.” “Balyoz davası, sivilleşmenin en önemli sembolü.” “TSK lağvedilsin.” “Dijital veriler olmasa da, Balyoz darbe hazırlığıdır.”

★★★

Sonra, ne oldu?.. Aralık 2013... Başbakan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, bu yargılamaların milli orduya kurulan kumpas olduğunu açıkladı. Ardından, Başbakan Erdoğan benzer açıklama yaptı.

★★★

Sonra, ne oldu?.. Kumpas davaları, beraatle sonuçlandı. Gerekçeli kararda, delillerin ve iddiaların tümünün sahte olduğu açıklandı.

★★★

Gizli tanıklar yargılandı, yargıçlar kaçtı ya da FETÖ’den tutuklandı.

★★★

Sonra, ne oldu?.. 10 Ağustos 2015’te, Bakanlar Kurulu, “Yapamazsam ben de giderim” diyen dönemin Genelkurmay Başkanı’na, “Devlet Şeref Madalyası” verilmesini kararlaştırdı.

★★★

Sonra, ne oldu?.. “Şeref Listesi”nde yer alan sözde gazetecilerin bir bölümü, FETÖ’den yargılandı ya da kaçtı. Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı olmaları, listedekilerin çoğunun ortak özellikleriydi.

★★★

Sonra, ne oldu?.. “Şeref Listesi”nde yer alan bazı “gözde” aktörler, Türkiye’de görevlerine devam ettiler. “Açılım”, “Çözüm” süreçlerinde, PKK’ya ve terörist başına övgüler yağdırdılar.

★★★

Sonra, ne oldu?.. Yıl 2025... Bu listede yer alan bazı sözde gazeteciler, televizyon ve medyada boy göstermeyi sürdürüyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu ve muhalefeti tasfiye etme görevini, büyük bir heyecan ve tutkuyla yerine getirmeye çalışıyorlar. Sanırsın, meydan savaşı veriyorlar... Tıpkı, Kumpas davalarında yaptıkları gibi.

★★★

Bu tiplere yer veren, ana akım medyaya önerim şudur: TSK’nın tasfiyesinde başarılı görevlerinden dolayı, bu “gözde” tiplere özel bir “Şeref Kartı” versinler. Her yayında, bu “Şeref Kartını” yakalarına taksınlar. Hem o TV kanalı gurur duyar, hem de bu tipler onurlandırılmış olur. “Şeref Kartı”nın arkasına da şunu yazsınlar: “Millî Mücadele dönemindeki, Ali Kemal’e ve işbirlikçilere rahmet okutacak kadar başarılıdır.”