14 Kasım 1914... Tüm Müslümanların, tarihe geçecek bir olayı yaşayacağı gündü. Halife, yüzyıllardır kınında duran kılıcını çekecek ve “Cihat” ilan edecekti.
★★★
Mehmet Reşat, Osmanlı Devleti’nin 35’inci padişahıydı. Aynı zamanda, 114’üncü İslam Halifesi idi. Hazreti Muhammed’in vekili ve Müslümanların önderiydi...
★★★
Birinci Dünya Savaşı’na giren Osmanlı’nın askere ihtiyacı vardı. Padişah “Cihat” ilan edince, bütün Müslümanlar din uğruna savaşa gireceklerdi. Fatih Camii avlusu, büyük bir kalabalığa tanıklık ediyordu. Cami duvarları, yeşil bayraklar ve Arapça ayetlerle süslenmişti.
★★★
Arada sırada uzun sakallı, derviş kılıklı kişiler dualar okuyor, iki yana sallana sallana “Hu!” çekiyorlardı. Bir de hükümetin parayla tuttuğu “çığırtkanlar” vardı. O dönemde, sosyal medya yoktu; haliyle bugünkü trollerin yerini çığırtkanlar alırdı. Medreselerde dini eğitim gören mollalar ile üniversite öğrencileri askere alınmazlardı. İmtiyazlı sınıftı yani...
★★★
Kutsal savaş için yeri göğü inleten bu gruplar, başkalarının kan dökeceği, can vereceği bir savaşın bayraktarlığını yapıyorlardı. “Allahüekber! Allahüekber! Yolun açık olsun asker!” “Halifemiz çok yaşa! Enver Paşa çok yaşa!”
★★★
Cami avlusundaki kürsüden, Osmanlı Devleti’nin önde gelen din adamları ve yüksek dereceli memurları önünde fetva okundu. Artık, “Cihat” ilan edilmişti. Müslümanlar, din uğruna savaşa çağrılmışlardı.
★★★
Rusya, İngiltere ve Fransa egemenliği altında yaşayan Müslümanlara büyük iş düşüyordu. Alman, Avusturya ve Macar askerlerine karşı gelen Müslümanlar, cehennem azabına uğrayacaklardı. Fetva böyleydi çünkü.
★★★
Dünya Müslümanlarını bilgilendirmek için Almanların desteğiyle bildiri ve fetvalar birçok yerel dile çevrilmiş ve bastırılmıştı. Fetvayı, Dünya Müslümanlarına duyurmak için çok çaba harcandı. Yüklü miktarda, Alman altını da dağıtıldı.
★★★
Cihat ilan edildiğini öğrenen her Müslümanın, hemen harekete geçeceği sanılıyordu. Özellikle Hindistan’da, Cezayir’de ve Rusya’da kıyametin kopması bekleniyordu.
★★★
Gelgelelim... Fetva bir işe yaramadı. Cihat ilanıyla, Almanya’nın İslam dünyasını İngiltere’ye karşı ayaklandırma projesi yine hayal olmaktan ibaret kaldı. Üstelik Mekke Şerifi Hüseyin bin Ali, kısa bir süre öncesine kadar Halife olarak tanıdığı hükümdarına ve devletine karşı cihat ilanıyla karşılık verdi.
★★★
Ne Mısır’da, ne Hindistan’da, ne Tunus’ta, ne Cezayir’de ne Fas’ta, ne Afganistan’da, ne İran’da, ne Kırım’da, ne Kafkasya’da, ne Türkistan’da en ufak bir hareketlenme bile olmadı. Araplar arasında da hiçbir heyecan yaratmadı. İşte Osmanlı Halifesi’nin ağırlığı ve etkisi bu kadardı.
★★★
Her zaman olduğu gibi sadece zavallı Türk, çaresizce canını ve kanını verecekti. Issız topraklarda, kavurucu çöllerde başkaları için savaşacaktı.
★★★
Tarihçi Ziya Şakir Bey fetva hakkında: “Hazreti Muhammed cihat için Allah’tan emir alıyordu. Biz Alman İmparatoru’ndan alıyoruz” diyecekti.
★★★
1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırılmış, Padişah Vahdettin İngiliz savaş gemisiyle kaçmıştı.
★★★
Lider, halifeliği kaldırma kararını, yıllar önce vermişti. 1923’te yaptığı yurt gezilerinde, halifeliğin dinsel ve tarihsel gelişimi konusunda halkı aydınlatıyordu.
★★★
Türklerin yönetim geleneğinde, Hilafet yoktu. Türk devletleri; güçlerini ruhanî dayanaklardan değil, gerçek yaşamdan alırlardı. Ancak, Osmanlı’da Fatih’ten sonra Türk yönetim geleneklerinden uzaklaşma başladı. Din, devlet işlerine girdi. Ve, Osmanlı bir daha gün yüzü görmedi. Çöktü...
★★★
Bazıları, Atatürk’ten halife olmasını, dünya Müslümanlarına liderlik yapmasını istediler Hindistan’dan, Mısır’dan gelen temsilciler bu isteklerini ilettiler. Anında reddetti.
★★★
Atatürk’ün, Nutuk’ta halifelik konusundaki sözleri bir uyarı niteliğindedir: “Efendiler, açık ve kesin söylemeliyim ki, Müslümanları hâlâ bir halife korkuluğu ile uğraştırıp aldatmak gayretinde bulunanlar, yalnız ve ancak Müslümanların ve özellikle Türkiye’nin düşmanlarıdır...”
★★★
3 Mart 1924... TBMM, hilafeti kaldırır ve laiklik ilkesinin temeli atılır. “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletin” olur.
★★★
Yıl, 2025... Halifeliğin kaldırılışını 101’inci yılı... Ve, bazıları hala halifelik hayali kuruyorlar...
★★★
Atatürk’ün dediği gibi: “Halifelik peşinde koşanlar, Müslümanların ve özellikle Türkiye’nin düşmanlarıdır.”