Bu sığınmacı sorunuyla Türkiye ayakta kalamaz…

Naim Babüroğlu

1980’lere kadar İngiliz geleneklerinin etkili olduğu bir ülkeydi Pakistan… Şimdi, istikrarsızlığın sürdüğü bir ülke konumuna geldi. 45 yıl önce, 1979’da Sovyetlerin Afganistan’ı işgalinin ardından, Pakistan 4,5 milyona yakın Afgan sığınmacıyı kabul etti.

Afganistan’la 2.430 kilometre sınırı bulunan Pakistan, bölgede lider olma ihtirasıyla Afganistan’ı nüfuzu altına almak istedi. Sovyetleri Afganistan’dan çıkarmak için ABD ile Pakistan radikal unsurları bulma işine girişti.

Sığınmacılar, savaşçı yetiştirme kaynağına dönüştü.

ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA), Pakistan üzerinden yaklaşık üç milyar dolarlık “eğit-donat” programıyla radikal savaşçıları Sovyet işgaline karşı yetiştirdi.

Savaşçıları, Pakistan ordusu ve İstihbarat Teşkilatı (ISI) eğitti. Pakistan, hem radikal savaşçılar için bir eğitim ve lojistik destek üssü oldu, hem de sınırı kolaylıkla geçen binlerce teröristin yuvalandığı komşu ülke durumuna geldi. Silah ve para kaynağı, ABD ve bazı Arap ülkeleriydi. 

1989’da Sovyetler Afganistan’dan çekilince, Pakistan’ın desteklediği savaşçılardan El Kaide tüm dünyanın başına bela olmuştu. Eğitip-donatarak komşusu Afganistan’a gönderdiği savaşçı gruplar, kendisini de vuran bir canavara dönüşmüştü. Beslediği akrep, artık kendisini acımasızca sokmaya başlamıştı. Bu akrep, Pakistan’ın desteklediği Özgürlük Savaşçıları idi. 

“Özgürlük Savaşçıları”, Pakistan’da etkili bir güce ulaştı ve ülkede şeriat istemeye başladı. Afganistan’da savaşmak üzere eğittiği bu unsurlar; Pakistan’ı, etnik ve mezhep çatışmalarının süreklilik kazandığı, toplumda derin bölünmelerin yaşandığı bir ülke konumuna getirdi.

Pakistan toplumu ve medyası radikalleşti. Siyasi İslamcılık, Pakistan ordusunda ve diğer devlet kurumlarında yaygınlaştı. 1980’lerde Hindistan’la yarışan ve nükleer güç sahibi Pakistan, bir daha istikrar yüzü göremedi.

Sığınmacılar için, BM ve bazı İslam ülkeleri tarafından Pakistan’a önemli bir ekonomik destek sağlandı.

Pakistanlı mülteci uzmanı Cavit Sıddıki, ülkedeki mülteciler tarafından organize edilen suçlar ve terör faaliyetleri nedeniyle sosyal hayatın tehdit altına girdiğinin belirtiyor. Sıddıki, mültecilerin Pakistan'da sosyal hayatı zedelediğinin tam olarak farkına varılmasının 30 yıl sürdüğünü söyledi.(1)

SIĞINMACILAR VE TÜRKİYE

ABD, Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) gereği Suriye’yi parçaladı. Türkiye’ye açık kapı politikası uyguladı ve resmi rakamlara göre yaklaşık 4 milyon Suriyeli sığınmacı barındırıyor. Suriyeli yanında, Afgan, Pakistan’lı, Afrikalı sığınmacı/göçmenler de var.

Sonuçta Türkiye dünyanın en fazla göçmenine ev sahipliği yapan bir ülke konumunda. 

Suriye’nin parçalanmasında, ABD’yi destekleyen zengin Avrupa ülkeleri Türkiye gibi yapmadılar. Seçerek belirledikleri çok daha az sayıda Suriyeli’yi barındırıyorlar. Yaklaşık olarak Almanya 530 bin, İsveç 104 bin, Avusturya 50 bin, Kanada 54 bin, ABD 33 bin, İngiltere 20 bin Suriyeli sığınmacı kabul etmiş. Çünkü, sığınmacıların/göçmenlerin toplumun sosyal yapısına ve güvenliğine zarar verdiğini çok iyi biliyorlar. 

TÜRKİYE’NİN STRATEJİK SORUNLARI

Türkiye, gelecek kuşaklara da devredilme potansiyeli taşıyan dört BEKA sorunuyla karşı karşıya:

- 911 kilometrelik Suriye ve 378 kilometrelik Irak sınırı olmak üzere, toplam 1300 kilometrelik sınırda, terör üreten coğrafyayla komşu olmuştur.

- Türkiye, dünyanın en fazla göçmene ev sahipliği yapan ülke konumuna gelmiştir.

- Suriye’de Hatay’la 130 kilometre sınırı bulunan İdlib, ABD tarafından Küçük Afganistan’a dönüştürülmüştür.

- Ve fakat en önemli BEKA sorunu, Türkiye uyguladığı Suriye ve sığınmacı/göçmen politikası nedeniyle bir Orta Doğu ülkesi durumuna getirilmiştir.

Pakistan, 1980’lerde 4.5 milyon Afgan’ı kabul etti gün yüzü görmedi. Lübnan, Filistinli mülteciler nedeniyle çöktü.

Sığınmacıların/göçmenlerin Türkiye’den gitmelerini AB istemiyor, ABD istemiyor, PKK/PYD terör örgütü istemiyor, Soros fonuyla mutlu olmayı tercih eden sözde aydınlar istemiyor. Yani Türkiye’nin parçalanması hayalini yaşayanlar istemiyor. Çünkü, sığınmacılar ülkelerine giderlerse PKK/PYD terör örgütü Suriye’de devlet kuramaz. ABD’nin BOP projesi ilerleyemez…

"Bir ülke ısrarla nasıl intihar eder?" diye sorarsanız; başka bir adım atmasına gerek yok… Türkiye, intihar ediyor…

Dünün çözüm olarak görülen politikaları, bugünün ana sorunu haline gelmişse, durup ders çıkarmalı… Ders çıkarmalı ama BEKA sorunları yerine, hiçbir ulusal çıkara hizmet etmeyen Yeni Anayasa çalışması daha önemli yer tutuyor.

(1) https://www.sozcu.com.tr/2016/dunya/multeci-sorunu-turkiyeyi-de-pakistanlastirabilir-1040754/amp/ (Erişim, 30 Haziran 2024, 1740).