7 Ocak 1946'da, Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından Demokrat Parti (DP) kurulur. Celal Bayar Parti Başkanı olur. 1945-1960 yılları arasında, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) dışında 23 parti kurulur.
21 Temmuz 1946 seçimlerinde; CHP 395, DP 64, bağımsızlar altı milletvekili çıkarırlar.
14 Mayıs 1950'de yapılan genel seçimlerde, DP 408, CHP 69 milletvekili ile meclise girer. Çoğunluk, artık DP'dedir.
Böylece, İnönü liderliğinde 1945'te başlayan çok partili yaşama geçiş süreci, 22 Mayıs 1950'de CHP'nin DP'ye siyasi iktidarı hiçbir gerginlik çıkarmadan devretmesiyle başarılı bir şekilde sonuçlanır. (1)
22 Mayıs 1950'de, Celal Bayar 3'üncü Cumhurbaşkanı olarak seçilir. Adnan Menderes Başbakan olur. Menderes'in ilk iş olarak, iktidarını güvenceye alma düşüncesiyle ordunun üst kademelerinde büyük değişiklikler yapar. Ordu komuta kademesinde, 6 Haziran 1950 Tasfiyesi olarak adlandırılan "emeklilik" operasyonunu gerçekleştirir. Üst rütbeli komutanlar toplu olarak emekli edilir. Bu dönemde, komutanların çoğu İstiklal Savaşı gazisiydi ve Atatürk'e bağlıydı. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, "Bu kesin bir operasyon planıdır. Karşı çıkanlar olsa da bu plan başarılı kılınmalıdır" der. Adnan Menderes ise, "Bu bir 'İkinci Nizam-ı Cedit' planıdır. Gerçekleştirmek iktidarımızın şerefi olacaktır" açıklamasını yapar. (2) (3) (4) (5)
6 Haziran 1950'de, Türkçe ezan uygulamasına son verilir. Köy okulları eğitim programına din dersi eklenir. Atatürk'ün başlattığı Dil Devrimi'ne karşı bir politika yürütülür.
25 Haziran 1950'de Kore'ye, Meclis kararı olmadan savaşa asker gönderilir ve Anayasa açıkça ihlal edilir.
Türkiye, 18 Şubat 1952'de NATO üyesi olur. Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğlu, "Kore'de bir avuç kan verdik ama böylece büyük devletler arasına katıldık" açıklamasını yapar. (6) Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, Türkiye'nin katıldığı ilk NATO toplantısında, Lizbon'da yaptığı konuşmada şöyle der: "Karşınızda büyük bir istekle ve kayıtsız şartsız işbirliği zihniyetiyle hareket etmeyi ilke edinen bir Türkiye bulacaksınız." (7) Menderes, daha iddialı bir ifade kullanır: Türk- Amerikan ilişkilerine "ölümsüz dostluk" der. ABD Dışişleri Bakanı John Fuster Dulles'in yaptığı açıklama, ABD'nin Menderes'e verdiği en mantıklı ve kırıcı yanıttır: "Amerika'nın dostu yok, çıkarı vardır." (8)
Tunus, Fas, Cezayir ulusal kurtuluş savaşı verirlerken, Menderes hükümeti, emperyalist devletleri destekler. Cezayir'de yaptığı katliam nedeniyle Fransa'yı eleştirmeyen Menderes'e, 1953'te Fransa'da "Légion d'Honneur Nişanı" takılır. "Grand Cordon rütbesi" verilir. İlk Fransız-Türk Parlamenterler Dostluk Grubu çalışmaya başlar.
Süveyş Kanalı'nı millileştiren Mısır lideri Nasır'a karşı, Menderes Hükümeti, İngiltere'nin yanında yer alır.
1958'de, dış borçlar ödenemez ve yüzde 320 oranında bir devalüasyon yapılır. 1 dolar 2.80 TL'den 9 TL'ye çıkarılır. (9) (10)
DP döneminde, 1923'ten sonra ilk kez okuma-yazma oranında düşme olur. 1955- 1960 döneminde, okuma-yazma oranı yüzde 40,9'dan yüzde 39,5'e düşer. Din eğitimi veren okullardaki öğrenci sayısı, yüzde 93 artar. Atatürk'ün hedeflerinden biri olan ve halkın aydınlanmasında önemli yer tutan Halkevleri ve Halkodaları kapatılır. Mal varlıkları hazineye devredilir. Halkevleri ve Halkodaları, halkın kültürel düzeyini yükseltmek için Atatürk tarafından 1932'de kurulmuşlardı.
Adnan Menderes, 4 Mayıs 1951'de Meclis'te şöyle konuşur. "Halkevleri, Halkodaları faşist anlayış ve düşüncelerin ürünüdür. Bunlar sosyal yapımız içindeki tümüyle gereksiz, boş, geri ve yabancı unsurlardır." Aydınlanmada önemli görev üstlenen kurumları, "faşist bir anlayışın ürünü" olarak tanımlar. Oysa Menderes, Halkevleri'nin kurucularından biriydi. 15 yıl bu Halkevleri'nin müfettişliğini yapmıştı. 1930 yılında Halkevleri'nin açılış törenlerinde yaptığı konuşmada şunları söylemişti: "Milletimizin yükselmesi yolunda her şeyi gören ve sezen Büyük Gazi, sosyal yaşantımızda çok önemli bir boşluğu ve çok şiddetli ihtiyacı görmüş ve bu boşluğu doldurmak için Halkevlerinin temellerini atma şerefini de kazanmıştır."(11) (12) O dönemde Atatürk hayattaydı ve Menderes övgüler yağdırmıştı. Aynı Menderes, Atatürk'ün kurduğu Halkevleri için, 1951'de "faşist düşüncenin ürünü" diyordu. 1930'da "her şeyi gören Gazi" diyordu. Başbakan olunca, tümüyle karşı politika izledi.
Atatürk, Halkevleri'nin önemini şöyle açıklar: "Partimizin, Halkevleriyle bütün yurttaşlara kucağını açması vatanda sosyal ve kültürel bir devrim yaptı." Halkevleri, Cumhuriyetin, Atatürk düşüncesinin bir ürünüdür.
Menderes, İstiklal Savaşı'nın "Mustafa Kemal'in ihtirasları" yüzünden uzadığını söyleyecek kadar ileri gider: "Kurtuluş Savaşı diyorsunuz. Bu savaş pekâlâ üç ayda bitebilirdi. Bunun yıllarca uzamasına Mustafa Kemal'in yerleşme ihtirasları neden olmuştur" der. (13)
Cumhuriyetin aydınlık meşalesi Köy Enstitüleri 27 Ocak 1954'te kapatılır. Menderes Hükümeti'nin ABD yönünde yer alması, Köy Enstitüleri'nin sonunu getirir. Atatürk'ün özlem duyduğu o aydınlık meşalesi de tam yanmadan söndürülür.
Cumhuriyet neler çekti neler! Cumhuriyet'in çektiği bu acılar katlanarak, misliyle devam ediyor…
Kaynakça:
(1) Temuçin Faik Ertan, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, Siyasal Kitabevi, 2011, Ankara, s. 272-273.
(2) (10) Sina Akşin, Kısa Türkiye Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2011, s. 249-251.
(3) Hikmet Özdemir, Cumhurbaşkanı Seçimleri, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2007, s. 138-140.
(4) (9) Metin Aydoğan, Türkiye Üzerine Notlar, Galeati Yayıncılık, Ankara, 2019, s. 169-173.
(5) (6) Şevket Süreyya Aydemir, İkinci Adam, 3. Cilt, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1983, s. 31, 306.
(7) (8) Doğan Avcıoğlu, Milli Kurtuluş Tarihi, 3. Cilt, İstanbul Matbaası, İstanbul, 1974, s. 1606-1607.
(11) (12) (13) Şevket Süreyya Aydemir, Menderes'in Dramı, Remzi Kitabevi, İstanbul, 1969, s. 218-219