Dünkü yazımızda, Cumhuriyet’in ilanı ve aldığı mirası kaleme almıştık. Bu yazıda, Cumhuriyet’in kazanımlarını yazmayı sürdüreceğiz.
1918-1945 yıllarında iki Dünya Savaşı sırasında Avrupa’da beş, Amerika’da beş olmak üzere toplam 10 ülkenin meclisi açıktı. Türkiye, bu 10 ülkeden biriydi. 1938’de dünyada 17 ülkenin seçilmiş hükümeti vardı ve bu ülkelerin içinde Türkiye de vardı. 1944’te ise tüm dünyadaki 64 ülkenin sadece 12’si meclise ve anayasal düzene sahipti. Türkiye, bu 12 ülkenin içindedir. Atatürk Cumhuriyeti’nin mucizesidir bu…
Osmanlı döneminde Türkler dışlanmıştı. Padişahlık, babadan oğula devredilirdi. Yani, ümmet ve kul vardı. Atatürk’ün, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.” sözü, Cumhuriyet’in tanımıdır. Irk, din, mezhep, cins gözetilmez. Ulus devlet, etnik ve mezhepsel temellere dayanmaz. Cumhuriyet’le, ümmet millet; kul birey oldu.
Hatay’ı tek kurşun atmadan vatana katma başarısını gösteren aktif siyasetin, “Yurtta Barış Dünyada Barış” politikasının adıdır Cumhuriyet… Küresel Güçlerin baskılarına rağmen, Türkiye’yi İkinci Dünya Savaşı dışında tutabilme başarısıdır Cumhuriyet. ABD’ye, Batı’ya, ambargoya, emperyalizme ve TSK’nın yetersiz donanımına rağmen 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başarıyla yapan ve soydaşları zulümden kurtaran rejimin adıdır Cumhuriyet.
***
Atatürk: “Biz batı medeniyetini bir taklitçilik olarak almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz.” demiştir. Batılılaşmak ya da Doğululaşmak diye bir amaç taşımadığını, yeni Cumhuriyet’in tek yönünün evrensel uygarlık değerleri olduğunu bir gazeteciye ifade eder.
Atatürk: “Bizim ilkemiz Asya ve Avrupa için aynıdır. Her ikisinin de en iyi yönlerini alacağız. Fakat bağımsızlığımızı da koruyacağız. Türk çıkarlarını göz önüne alarak, Türk görüş açısından bakacağız.” diyerek, tam bağımsızlığa vurgu yapar.
O yıllarda Almanya’da Hitler, Rusya’da Stalin, İtalya’da Mussolini, Portekiz’de Salazar, İspanya’da Franko, Romanya’da 2. Karol, Yunanistan’da Metaksas gibi liderler diktatörlüklerini ilan ederken; Türkiye’de Atatürk Medeni Bilgiler kitabını yazdırıyor ve gençlere demokrasiyi, çok partili hayatı, düşünce özgürlüğünü ve hoşgörüyü anlatıyordu.
***
Atatürk’e göre, çağdaşlaşmanın ön şartı laikliktir. Atatürk, “Vatandaş İçin Medeni Bilgiler” kitabında, laikliğin önemini şöyle açıklar: “Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dini yoktur. Devlet idaresinde bütün kanunlar, nizamlar, ilmin çağdaş medeniyete temin ettiği esas ve şekillere, dünya ihtiyaçlarına göre yapılır ve tatbik edilir. Din telakkisi, vicdani olduğundan, Cumhuriyet, din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı, milletimizin çağdaş ilerlemesinde başlıca muvaffakiyet etkeni görür.”
Atatürk’ün eseri NUTUK, Atatürk tarafından 15-20 Ekim 1927’de altı günde, 36 saat 33 dakikada okunur. Nutuk, Atatürk’ün vasiyetnamesi “Gençliğe Hitabı”yla son bulur. İzleyenler, Gençliğe Hitabı okurken, Atatürk’ün heyecanına hâkim olamayarak, sesinin titrediğini gözlerinden yaşlar aktığını söylerler. “Gençliğe Hitabe”den önce, titrek sesle Türk tarihinin özetini açıklar: “Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen milli felaketlerin doğurduğu uyanıklığın ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.” Ardından,“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti’ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” cümlesiyle başlayan “Gençliğe Hitabe”yi okur…
***
“Benim en büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti’dir” diyen Atatürk, Cumhuriyeti Türk gençliğine emanet etti. Kendisinin ölümünden sonra ne olacağı endişesini taşıyanlara da, “Mustafa Kemaller artık 20 yaşında” yanıtını vermişti.
“Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.” der Atatürk, Türk Milleti’ne olan inancıyla…
28 Ekim 1938… Atatürk hasta yatağındadır… Akşam, Sabiha Gökçen’i kabul eder. Gökçen’e söyledikleri: “Yarın bayram değil mi Gökçen? Bugünü halkımla, halkımın içinde kutlamak isterdim. Beni Cumhuriyet Bayramı’nda halkımdan uzak tutan bu hastalığa lanet ediyorum.”
29 Ekim 1938… Kuleli Askerî Lisesi öğrencileri, 29 Ekim töreni dönüşü, vapurla Dolmabahçe Sarayı’nın önünden geçerken, İstiklal Marşını söyleyerek Atatürk’ü selamlarlar, sevgi gösterilerinde bulunurlar.
Cumhuriyet, doğudaki yoksul bir köyden bilim ve devlet insanı yetiştiren; Anadolu’nun fakir bir köyünden kimsesizleri Cumhurbaşkanlığı makamına çıkaran rejimin adıdır. Atatürk’ün mucizesidir Cumhuriyet…
Atatürk akıl, bilim, tam bağımsızlık, antiemperyalist ve umut demektir. Ve Atatürk, bu milletin ebedi lideridir…
Özet Kaynakça:
Mustafa Kemal Atatürk, NUTUK, Hazırlayan: Taha Mazman, Bildik Basın Yayın Dağıtım, 2009.
İsmet İnönü, Hatıralar, Yayına hazırlayan: Sabahattin Selek, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2009.
Utkan Kocatürk, Doğumundan Ölümüne Kadar Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, AAM, Ankara, 2015.
Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü VI, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1996.
Hikmet Özdemir, Atatürk’ten Günümüze Cumhurbaşkanı Seçimleri, Remzi Kitabevi, 2007.
Özer Ozankaya, Cumhuriyet Çınarı, Ankara, 1994.
Hamza Eroğlu, Türk İnkılap Tarihi, Savaş Yayınları, Ankara, 1990.
Sinan Meydan, Akl-ı Kemal, İnkılap Kitabevi, İstanbul, 2014.
Afet İnan, Medeni Bilgiler ve Mustafa Kemal Atatürk’ün El Yazıları.