Atatürk’e ve O’nun Cumhuriyeti’ne zarar vermek isteyenler, Cumhuriyeti kuran kadronun dinden uzaklaştığını iddia ederler.
Atatürk, bu düşüncede olanların tersine dine saygılı ve din konusunda samimiydi. Ancak, dini duyguların siyasete alet edilmesine karşıydı. Mustafa Kemal Paşa, 1916’da 16’ncı Kolordu Komutanıdır. Kolordu Kurmay Başkanı Albay İzzettin Çalışlar’ın günlüğünde şunlar yazılıdır:
“24 Eylül 1332 (7 Ekim 1916). Hava güzel… Yarın Bayram namazını kasaba (Silvan) camiinde kılacağız…”
“25 Eylül 1332 (8 Ekim 1916). Kurban Bayramı. Hava pek iyi. Sabahleyin Kumandan Paşa (Mustafa Kemal) ile yüksek rütbeli subaylarla birlikte hayvanlara binerek camiye gittik… Cemaat, Hanefi ve Şafii olarak iki mezhepten oluştuğu için, önce Hanefiler, sonra Şafiiler namaz kıldılar. Namazdan sonra hükümet konağına gittik…”
Atatürk, Büyük Taarruz öncesi, askeri birlikleri denetleme sırasında, İsmet Paşa (İnönü) ile birlikte sık sık hafıza Kur’an okutur. Atatürk’ün 19 numaralı not defterinde yer alan o satırlar:
“9 Mart 1922, Sivrihisar. İbrahim Bey’in evinde, saat 7’de kalktım. Biraz kitap okudum. Aktaş’a Birinci Fırka, 5’inci Alay Hücum Taburu, bir süvari bölüğü teftiş. Memnun olduk. Saat 8’e doğru İsmet Paşa geldi. Önce yemek. Yemekten sonra 10 Mart için kesin hareket kararlaştırıldı. Ondan sonra hafıza Kur’an okuttuk.”
“10 Mart 1922, Aziziye. Sabah saat 9’da Hüsrevpaşa’dan ileri karakol mevzilerine hareket… Saat 5 Aziziye, yorgunluk hissettim. İsmet, Yakup Şevki ve Selahattin Paşalar gelmişlerdi. Beraber yemek yedik… Hafıza Kur’an okuttum…”
“17 Mart 1922, Akşehir. Karargâha geliş, saat 8’e kadar yalnız kaldım. Mustafa Abdülhak Bey geldi. Hafıza Kur’an okuttuk.” Devam eden tarihlerde de, hafıza Kur’an okutulmuştur.
***
Atatürk, dinin anlaşılmasını sağlamak için, İslam dininin ana kaynağı Kur’an-ı, Kerim’i Elmalılı Hamdi Yazır gibi bir üstada tercüme ve tefsir ettirir. Ayrıca, en güvenilir hadis kaynaklarından biri olan Buhari Hadislerini Türkçeye çevirtir.
Osmanlı Devleti, Türkleri dışlamış ve devlet yönetimine almamıştır. Atatürk’le ve Cumhuriyet’le birlikte, yüzyıllar sonra ilk kez sıradan halkın çocukları Genelkurmay Başkanı, Bakan, Başbakan, Meclis Başkanı ve Cumhurbaşkanı olabilmişlerdir. Atatürk ve Cumhuriyet sayesinde bu makamlara gelenlerin, Atatürk’e şükran ve minnet duygularını iletmeleri dinimizin gereği değil mi? “Vefa imandan gelir”, hadisini de mi reddediyorsunuz?..
Atatürk olmasaydı ne vatan kalırdı ne de makam…
***
Atatürk; akıl, bilim, tam bağımsızlık, anti emperyalist ve umut demektir. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip, Atatürk’e bu topluma miras olarak ne bıraktığı yönünde bir soru sorar. Atatürk şu karşılığı verir:
“Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır… Benim Türk Milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.”
Cumhuriyet’in 10’uncu Yıl Marşı, “Çıktık açık alınla on yılda her savaştan” diye başlar. Bu savaş, İstiklal Savaşı’nı izleyen aydınlanma ve çağdaşlaşma savaşıdır. Atatürk’ü ve O’nun. Cumhuriyeti’ni suçlayanlara, Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü Cumhurbaşkanı ve Demokrat Parti’nin kurucusu Celal Bayar: “Atatürk, seni sevmek Türk Milleti için milli bir ibadettir.” diyerek, en anlamlı ve tarihi cevabı vermişti.
***
Atatürk’ü kim sevmez?.. İstanbul’u işgal eden ülkeler sevmez; İstanbul’u onlardan kurtardığı için. ABD ve Batı sevmez; Sevr’i yırtıp çöpe attığı için. Yunanlar sevmez; Anadolu’yu işgalden kurtarıp onları denize döktüğü için. PKK terör örgütü ve Şeyh Sait yandaşları sevmez; Türkiye’yi parçalayacak projeyi engellediği için. İşgal döneminde, İngilizlerle ve diğer işgalci devletlerle işbirliği yapanlar sevmez; köle olmalarını önlediği için. Afganistan ve benzer ülkelere özenenler sevmez; 17’nci Türk devletini kurduğu için. Atatürk’ü sevmeyenler şimdi de, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyen teğmenleri linç ediyorlar.
Teğmenleri linç edenler, Atatürk’ü sevmeyenler; geçmişte işgalcilerle birlikte, Millî Mücadele karşısında yer aldılar. Yakın dönemde, CIA ve FETÖ’yle iş birliği yaptılar. Kahraman TSK’yı, Kumpas davalarıyla CIA ve FETÖ’yle birlikte tasfiye ettiler. 15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin taşlarını döşediler.
Bugün camide ezan okunuyorsa, şanlı Türk Bayrağı dalgalanıyorsa, bu mavi gökyüzü altında özgür ve bağımsız yaşıyorsak, kadınlarımız erkeklerle aynı haklara sahipse tüm bunları Atatürk’e borçluyuz…
İnsan bu vatanda yaşar da Atatürk’ü sevmez mi?..
Atatürk’ü ve Cumhuriyet’i Türkiye’den çıkarın geriye Afganistan kalır…
“Vefa imandan gelir.” Günah işleyeceğinize, her gün Atatürk’e dua edin… Sevap kazanırsınız…
Kaynakça: Mustafa Onar, Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı Yazışmaları, C 1, Ankara, 1995; Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, C 2, İstanbul; Yüksel Mert, Bilinmeyen Atatürk, 2010; İzzeddin Çalışlar-İsmet Görgülü, Orgeneral İzzettin Çalışlar’ın Not Defteri’nden On Yıllık Savaşın Günlüğü, 2007; Hikmet Özdemir, Atatürk’ü Yeniden Düşünmek, 2008; Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam, 1-2-3. Cilt, 1981; Sinan Meydan, Akl-ı Kemal, 1.Cilt, 2014. Sinan Meydan, El-Cevap, 2014.