Yoksa Gazetecilik Öldü de Haberimiz mi Yok

Muzaffer Ayhan Kara

27 Mart’ta bizimtv.com.tr’de kaleme aldığım “Damat Bey Neden Ortaya Çıkmıyor?” başlıklı yazının son paragrafı şöyleydi:

“Bir şikayetim de “araştırmacı gazeteci” takımından! Biriniz de çıkıp patlatın bombayı! Şimdi “bomba” denilince aman yanlış anlaşılmasın… Yani bulup damat beyi açıklayın, konuşturun hatta… Bunları da yapamıyorsanız bari teleobjektifle bir kare fotoğrafını çekip yayınlayın.”

XXX

Herhalde bu “şikayetimi” gazeteci yetiştiren yılların iletişim hocası ve araştırmacı-soruşturmacı gazeteciliğin duayeni Haluk Şahin de algılamış olacak ki dün kişisel Facebook hesabında “Gazetecilik ölmüş ya da öldürülmüş” başlıklı bir paylaşım yaptı.

Son yıllarda Bozcaada’yı mesken tutan ve birbirinden güzel kitaplara imza atan Haluk Hoca’nın paylaşımı şöyle:

“Bir ülkenin en önemli iki numaralı siyasetçisinin bir anda ortadan kaybolması büyük haberdir.  Hele bu siyasetçi ülkenin “tek adam”ının damadı ise daha da büyük haberdir. Böyle bir şey olduğunda o ülkenin gazetecileri tüm olanaklarıyla kayıp politikacıyı aramaya başlarlar, özel arama timleri kurarlar, her taşın altına bakarlar...

Ve onun yerini mutlaka bulurlar. Gazetecilik mesleği biraz da bu gibi durumlar için vardır. Çünkü bu haber halkın gerçekleri öğrenme kapsamı içindedir.

Ben, yüzlerce muhabir yetiştirmiş bir ‘hoca’ olarak, Berat Albayrak’ın sırra kadem basması olayına ekonomik ya da siyasal açıdan değil,  gazetecilik açısından bakmaktan yanayım. Ve derin bir hayal kırıklığı içindeyim.  Koskoca Türk basını dört ay gibi uzun bir süredir avucunu yalıyor...

Koskoca bir kurum nasıl olur da bu kadar aciz ve yetersiz kalabilir? Görev duygusu kalmadı mı? Bir zamanlar gazetecilerden kaçmak çok zordu.  Ne oldu?  Gazetecilik öldü mü?”

XXX

Ey okur, şimdi söyleyin Tanrı aşkına; medyayı şikayet etmekte bendeniz haksızsam Haluk Hoca da mı haksız?

Yoksa biz ‘ölü’den gözyaşı mı bekliyoruz? Gazetecilik sahiden öldü mü?