Uydu mu, uymadı mı?

Muzaffer Ayhan Kara

Cumhurbaşkanı Erdoğan hukukta reformdan söz edip dışarıdaki görüntüyü de yatırımları çekme adına iyileştirme mesajları verince bir süre önce kamuoyu temkinli bir bakışla değerlendirdi tabloyu. Hatta Erdoğan damadının yerine gelen yeni bakan Elvan ile Adalet Bakanı Gül’ü ele ele bazı kurum ve kuruluşlara gönderip birlikte fotoğraf da verdirtti.

Ne var ki sonraki gelişmeler o fotoğrafın ve verilen mesajların doğrultusunda olmadı. Eskilerin tabiriyle zarf ve mazruf uymadı.

Sadece medyaya bakalım mı uydu mu diye?

XXX

Dünkü Sözcü’nin ilk sayfasındaki başyazı tam bir “isyan”dı. Nasıl isyan etmesin ki Sözcü? Bir kanlı bir yıl önce satın alıp “Sözcü TV” olarak yayın yapmak için RTÜK’e başvuruyorlar. RTÜK 6 ay boyunca başvuruyu sonuçlandırmıyor! Bir de üstüne üstlük yayınına engel olduğu TV’ye logosundan dolayı para cezası kesiyor! Sözcü bunun üzerine “eksiklikleri” giderip başvurusunu yeniden yapıyor. Buna karşın iki ay geçiyor RTÜK’ten ses seda yok. Bir eksiklik de bildirilmiş değil. 10 aydır başka başvurular ise kabul edilmiş. Sözcü’ye gelince taş!

Sözcü haklı olarak diyor ki: “Hukukta ve ekonomide yapılacağı söylenen reformlar lafta kalmamalı. Demokrasinin gereği yerine getirilmeli. Anayasal güvence altındaki basın özgürlüğüne ve milyonlarca vatandaşın haber alma hakkına saygı duyulmalı.”

Odatv’ye de anayasaya ve yasalara karşın “erişim engeli” var. Son olarak Anayasa Mahkemesi’nin sendika.org sitesi karar emsal oluşturduğu halde Odatv’ye erişim engeli devam ediyor. Odatv’nin “odatv4” uzantısı üzerinden yayını sürüyor fakat “odatv” erişime neden kapalı? Bunun bir izahı olmalı ama yok! Sorunlu bir habere erişim kapatılabilir mahkeme kararı ile ama haber portalının tamamına erişim engellemesi kabul edilemez.

“Gücü özgürlüğünde” mottosu ile yayın yapan Habertürk, son dönemlerde göreceli olarak daha geniş bir çerçevede gelişmeleri ele alıyor, haberleri daha nesnel vermeye çalışıyordu. Ta ki RTÜK’e toslayana kadar! Bir canlı yayın kazasını -o da maksadını aşan ifade düzeltilse de- fırsat bilen RTÜK ağır bir para cezası kesince frene basmak zorunda kaldı. Frene basmasa “Alo Fatih” yaşanacak, biliyor yönetim katı ve patron.

Cumhuriyet ve Birgün ise Basın İlan Kurumu cezaları üzerinden nefessiz bırakılmak isteniyor. Bu yoldan susturulmaya çalışılıyorlar. Atatürk’ü yakın çalışma arkadaşı Yunus Nadi’ye kurdurttuğu Cumhuriyet’ten ve medyada farklı bir ses olan Birgün’den ne istiyorsunuz?

Ya Olay TV olayı? Hakikaten ileride medya dersi olarak okutulacak bir olay! Bir kanalın lisans sahibine iktidardan gelen baskı ile 26 günlük bir kanalın yayını kararıyor!

XXX

İşte reform günlerinde medyada olup bitenler böyle… İktidar, RTÜK ve BİK üzerinden muhalif hatta bir parça görece tarafsız olmaya çalışan medya kuruluşlarının tepesine binerken reformdan, hukuktan, demokrasiden, basın özgürlüğünden söz etmek ne kadar mümkün?

Bütün bu gelişmeleri hukukta reform mesajları verdiğiniz dış yatırımcılar da izliyor. Türkiye’nin üye olduğu Avrupa Konseyi, kapısında beklediği AB de izliyor. Ondan sonra da yalnızlaşınca “değerli yalnızlık” vb. masallara sığınıyorsunuz!

Olmaz böyle şey! Türkiye, son olarak DP döneminde medyayı bu kadar cendereye almaya kalkmıştı. Türkiye’nin iki yüz yıllık tarihsel birikimi yaşananları hiç de hak etmiyor. Medya ne 12 Mart’ta ne de 12 Eylül’de bu kadar cendereye alınmıştı. 12 Mart’ın, 12 Eylül’ün faşizan paşaları bile bugünkü uygulamaları aklına getirememişti.