Sıra Kabinedeymiş...

Muzaffer Ayhan Kara

AK Parti’nin kalemşorlarından Selvi 25 Mart’ta Hürriyet’te “Parti tamam sıra kabinede” demişti. Mübarek cumayı bekledi ama nafile! Dört gün geçti üzerinden nafile!.

Hem olsa ne olacak ki? Bu kadar tükenen, bu kadar inkıtalara düşen bir partinin kurduğu kabinede değişiklik olsa ne olur, olmasa ne… Maksat, mazruf olmayınca zarf ile oyalamak… Maksat beklenti oluşturmak… Sanki kötü giden ekonomi, kötü yönetilen pandemi süreci, kötü yönetilen eğitim ve altta kalanın canı çıksın anlayışıyla yaklaşılan pandemiden ekonomik olarak mağdur kesimin hali vakti kabinede birkaç değişiklik olunca fıstık gibi olacak!.. Dış politikaya sanki sihirli bir el değecek sanki örneğin Çavuşoğlu gidip Kalın gelirse…

Andy-Ar Araştırma Şirketi Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a danışmanlık yaptığını da deklare eden Faruk Acar’a kulak verdim AK Parti 7. Olağan Kongresi akşamında. Aynen şöyle dediğini duydum ki küçük dilimi yutayazdım!

“Partiyi güçlendirmek adına bir girişimde bulunacaksanız, bu liste o liste değil. Burada siyaset üretebilecek, etkin ve yetkin olacak beş isim sayamazsınız.”

7. Olağan Kongre’yi daha önce kaleme aldığım için konuya yeniden girmeyeceğim. Kabineye Acar’ın kongreyle ilgili verdiği replik üzerinden devam edeceğim.

Halkımızın güzel bir sözü var; “Perşembenin gelişi, çarşambadan bellidir”.

Çok doğru… AK Parti Genel Başkanı Erdoğan’ın kongresinde oluşturduğu kadrolara bakıldığında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kabinede de ne yapacağını, ne yapabileceğini, aslında elinin ne kadar dar olduğunu ortaya koymuş gözüküyor. Zaten ekonomi yönetimine neşter vurdu. Damat gitti. İçişleri, Dışişleri, Sağlık, Milli Eğitim’de değişiklik olabilir mi? Olabilir.. Ama demek istediğim şu: Ha Ali Veli, ha vali Ali. Ne değişecek? Zihniyet değişmezse, Atatürk Türkiyesi’nden rövanş anlayışı terk edilemezse kim gelir kim giderse gitsin fark etmeyecek. Zaten, bakanları atayan Erdoğan; görevlerinin, misyonlarının sınırlarını çizen Erdoğan. Bakanlar bir nevi “işgüder” gibi. Parlamenter sistemdeki “müsteşar” gibi. Milletvekili değiller. Siyasi sorumluluk tamamen Cumhurbaşkanında. Ne diyor sözünü ettiğim yazısında Selvi:

“AK Parti demek Erdoğan demek, Erdoğan demek AK Parti demek.”

Yani, “Erdoğanizm”. Hiç sözünü esirgememiş doğrusu…

Bu arada Erdoğan’ın partisine verdiği “ev ödevi”; 1)Durumu koruyalım, 2)Uygun fırsatta anayasa değişikliği için 360’ı bulamayacağımıza göre, referandum için uyanık ve hazır olalım.

Bakalım içeriden iyi koku alan Selvi’nin beklediği kabinede yapılacak değişikliklerle ne gibi bir “ev ödevi” çıkacak ortaya?

Soruyorum: Sizce kabinedeki değişiklik İhvan’la makas açar mı? Sağlıkta şeffaf, destekleyici ve insancıl bir süreç yönetimi oluşur mu? Milli Eğitim tüm okullu çocuklara internet, bilgisayar sağlayıp uzaktan dersleri sıfır olmasa da çok az hatayla yürütebilir mi? Öğretmen ve okul yöneticilerine aşıyı öne alabilir mi? Yeni bir İçişleri Bakanı gelirse Adalet Bakanı ile yasal düzenlemeler hususunda da işbirliği yaparak ardı arkası kesilmeyen kadın cinayetlerinin önü alınabilir mi?

Yanıtlarınız bendenizi hiç şaşırtmayacak, bundan emin olabilirsiniz.

XXX

Son söz: Hazırlan muhalefet, yol haritanı oluştur; kadrolarınla güven ver; iktidar çok yakın, yeter ki hazırlan ve uzanmasını bil, hata yapma. Muhalefet partilerinin yerinde olsam 2021’de çok uzatmadan olağanüstü iktidar kurultayımı toplar en iyileri gerçekçi bir iktidar programı etrafında bir araya getiririm. İktidar hata yaparsa vebali çok büyük olur. 

m.ayhankara@gmail.com