Necati Doğru, Sözcü’deki bugünkü köşe yazısında Merkez Bankası dolaylarındaki gelişmeleri Osmanlı’da padişahların işler iyi gitmediğinde sadrazamları boğdurması metaforu üzerinden değerlendirmiş. Doğrusu, bu metaforu sözlü olarak bazı sohbetlerde bendeniz de kullanmıştım.
Yalnız, Doğru’ya bir itirazım var; sadrazamların hepsi boğdurtulmaz, kimisi de kalebentliğe mahkum edilirdi.
Kalebentlik şu efendim: Saraya dönük homurtuların gazını almak için sadrazam şayet boğdurulmazsa, saraya uzak bir şehre, kaleye gönderilir ve tebaadan uzak ömrünü geçirirdi. Gözden uzak olduğu için artık ondan kimsenin haberi olmazdı. Boğdurulmayıp kalebentliğe gönderilen sadrazamlar da damat paşalar olurdu. Padişah çok sevdiği bir kızının kocası ise görevden alınacak sadrazam, boğdurmayıp kızını düşünerek kalebent ederdi.
İşte bendeniz Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadının Hazine ve Maliye Bakanı iken sosyal medya üzerinden ağdalı bir üslupla kaleme alınan istifaname mi görevden azil mi olduğunu hala tam anlayamadığımız mektupla birlikte ortadan kaybolup adeta “sır” olmasını kalebentliğe benzetiyorum! Ne oldu? “Sakın gözükme!” mi dendi, yoksa damat bey mi küstü, orasını Allah bilir. AK Parti 7. Olağan Kongresi’ne bile teşrif etmedi damat bey. Ki, MKYK’da görev verilip ikinci adamlığı bile söz konusu ediliyordu bir kısım medyada.
Bir pop şarkısının sözleri aşağı yukarı şöyleydi, hata varsa söz yazarından peşinen af diliyorum:
“Çık..çık.çık..çık/Ortaya çık/Her şeyi konuşalım/Açık açık…”
Sahi şaka bir yana Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı ve sabık bakan Berat Albayrak ortaya çıkıp ne olup bittiğini bir anlatsa da koskoca canım Türkiye Cumhuriyeti’ne bir ciddiyet gelse… Bir ferahlık gelse…
Bir şikayetim de “araştırmacı gazeteci” takımından! Biriniz de çıkıp patlatın bombayı! Şimdi “bomba” denilince aman yanlış anlaşılmasın… Yani bulup damat beyi açıklayın, konuşturun hatta… Bunları da yapamıyorsanız bari teleobjektifle bir kare fotoğrafını çekip yayınlayın.