İzmir’in 2020’de orman yangınları ve depremle yaşanan talihsizliğine 2021’in henüz ikinci ayının başlarındaki kent tarihinde çok az görülen aşırı yağışın yol açtığı sel ve su baskınlarıyla üzücü bir sayfa daha eklendi. Gece 8 saatte yağan yağmur İzmir’i sular altında bıraktı. Meteoroloji verilerine göre metrekareye çok ciddi bir rakam olan 126 kg yağmur düştü. Yine Meteoroloji verilerine göre İzmir’de şubat ayının toplam yağış ortalaması ise metrekareye 102,3 kg. Yani, şubat ayının tamamında İzmir’e yağan yağmur, önceki gece ve sabah saatlerinde sadece 8 saatte yağdı! Başka bir istatistiğe göre de İzmir’de bir yılda yağan yağmuru yüzde 18’i bu kez 8 saatte yağdı! Öyle ki, DSİ ağzına kadar dolan barajları taşkına yol açmaması için kontrollü olarak boşaltmaya bile başladı. İzmir, yağmuru ararken, barajların dibe vurmasının gerilimini yaşarken bir felakete yakalandı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, ilçe belediyeleriyle koordinasyon halinde “afet” denebilecek şiddetli yağışın başından itibaren kentteki olumsuzlukları, su baskınlarını önlemek için teyakkuza geçti. Başkan Soyer de bütün programlarını iptal ederek süreci yönetmek üzere depremden sonra da olduğu gibi afet koordinasyon merkezi olarak da kullanılan İZUM’a geçti. Zaman zaman da sahaya geçerek çalışmalara bizzat nezaret etti.
İzmir’deki şiddetli yağış heyelan nedeniyle İZBAN seferlerine kadar aksamaya yol açtı. İZDENİZ'in vapurları ulaşım yükünü üstlendi, araç ve yolcu vapurları tarifesiz olarak ara vermeden çalıştı. Aşırı su birikintisi yer yer bazı lokasyonlarda tramvay ve otobüs seferlerine de sekte vurdu. Soyer, İzmirlilere araçlarıyla trafiğe çıkmama çağrısı yaparken, İzmir Valiliği de kamu personelinin bugünkü mesaisini yarım güne çekti.
KENT MERKEZİNDE VE KIRSALDA DERELER TAŞTI
İzmir’de dün gece Güzelyalı’ya 125,6, Karabağlar’a 119, Bayraklı’ya 110,4, Balçova’ya 95,3, Menderes’e 80,6, Bornova’ya 64, Foça’ya 57, Aliağa’ya 55,3, Kınık’a 48,3, Karaburun’a 48,2 ve Buca’ya 47 kilogram yağış düştü. Beklenenin ve mevsim normallerinin çok üzerindeki yağış miktarı kentin pek çok bölgesinde yaşamı olumsuz etkiledi. İzmir’de gece saatlerinde başlayarak aralıksız süren yağmur Hacı Ahmet, Mehmetçik, Hıfzıssıhha, Poligon, Gümüşpala, Yamanlar, Çitlenbik, Doğançay, Yahya, Karakoç derelerinin taşmasına ve su baskınlarına yol açtı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı itfaiye, fen işleri, park ve bahçeler ekipleri ve İZSU Genel Müdürlüğü’nün ilgili birimleri dün gece başlayan çalışmalarını halen sürdürüyor. İhbarlara yetişebilmek ve yaşamı normale döndürebilmek için tüm belediye imkanları adeta seferber edildi.
1995 FELAKETİNDE BİLE BU KADAR ŞİDDETLİ YAĞIŞ YOKTU
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yaşanan felaketin boyutunu anlatabilmek için İzmir’in en son 1995 yılında yaşadığı sel felaketini şöyle hatırlattı: “O vakit 4 saat içinde metrekareye yaklaşık 100 kilogram yağış düşmüş ve 61 vatandaşımız hayatını kaybetmişti. Şimdi İzmir'de metrekareye126 kilogram düştü. Bu çok büyük bir rakam. Rakamın büyüklüğünü gösterebilmek açısından şu örneği verebilirim: Bir yılın toplam yağış miktarı 717 kilogram. Birkaç saatte İzmir'in aldığı yağış miktarı 126 kilogram. Bu olağanüstü büyük bir rakam; büyük bir felaket…"
İKİ FELAKET GECESİNİ DE İZMİR’DE YAŞADIM
İki felaketi de İzmir’de bizzat yaşayan birisi olarak söyleyebilirim ki 1995 kışındaki felakette daha az yağmur düşmesine karşın özellikle dere yataklarındaki zayıf bina stoku zarar görmüş ve buralardaki yurttaşlarımızın 61’i anında, 2’si de tedavi sırasında olmak üzere İzmir 63 can kaybı vermişti. Şimdi ise kırsal ilçelerden Menderes’te bir aracın içinde sele kapılan 2 yurttaşımız maalesef hayatını kaybetti.
1995’teki felakette, 3-4 Kasım gecesi saatlik süreçte kaynağını Yamanlar Dağı’ndan alıp İzmir Körfezi’ne boşalan Büyükçiğli, Kavaklıdere, Örnekköy, Dallık ve Yamanlar derelerinin yatakları boyunca 322 konut yıkılmış; çoğu Örnekköy ve Dallık dere yataklarında olmak üzere 10 bin bina sel sularından zarar görmüştü. O gece ben de dışarıdaydım, uzun bir gecenin sonunda arkadaşlarımla Pasaport’ta çay-kahve faslındaydık. Körfez taştı, bazı tekneler bile karaya savruldu. İnsanlar bağrış çağrış içerilere kaçıyordu. Biz de kendimizi içerilere attık can havliyle.
Şimdiki felakette ise en çok yağış alan Güzelyalı’daki evimdeydim. Bütün gece gök gürültüsü, şimşek ve şiddetli yağmurun sesinden uyumak mümkün olmadı! Öğleden sonra dışarı çıkıp çevreyi dolaşırken gördüğüm manzara iç açıcı değildi. Apartmanlar, dükkanlar sabahtan beri içeri giren suları boşaltmak, zarar gören mal ve eşyalarını dışarı atmakla meşguldü. Asıl şaşkınlığı akşam evde yaşadım; mutfak tavanının dış duvarla birleştiği kesim dış cepheden su almış ve kabarmıştı! Oysa, apartmanın dış cephesi iki yıl önce yalıtılmış, bakımdan geçmişti. Demek bu yağmur başka türlü bir yağmurdu!
ÜZGÜN KENT, GÜZEL KENT…
Ataol Behramoğlu dostumdan izinle; “İzmir, üzgün kentim, güzel kentim”; sen bunu da aşarsın. Çünkü İzmirli yaralarını sarmayı bilir, dayanışmanın kitabını yazan bir kenttir burası… Nitekim İzmir Büyükşehir hemen zarar ziyanlarla ilgili desteğe başladı. Düştüğü yerden ayağa kalkmasını her zaman becermiştir bu kent.
1930’larda Kadifekale eteklerinde kenti vuran ve onlarca can alan aşırı yağış, 1995’te Karşıyaka-Çiğli tarafını vurdu ve 63 canı aldı. Şimdi de adeta bütün kenti bir iki gün de olsa felce uğrattı, iki yurttaşımızın canına maloldu.
Bu bir afet. Doğal afet. On yıllardan bu yana çarpık kentleşme yok mu, var… Ancak şu kadarını söyleyeyim; en düzenli ve dört başı mamur bir kent de olsa bu afetin karşısında dik durması mümkün değil. Ara kattaki evimin tavanı dışarıdan su aldı! Bilmem anlatabiliyor muyum?
Bunun neden altını çiziyorum şu anda da bu yazıyı kaleme alırken gök gürültüsü ve şimşeklerin efektlerinde; iktidar cenahı bir iki gün geçsin kara propagandaya başlar! Yok efendim İzmir’de belediye şöyle olmuş da böyle olmuş da falan, filan!.. Ben ‘malımı’ bilirim!
Not: Afette hayatını kaybeden iki hemşehrimize Yüce Tanrı'dan rahmet, ailelerine sabır ve başsağlığı diliyorum.