Trump’ın arkadaşı ve Ankara’ya atadığı büyükelçi, aynı zamanda ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack neredeyse her ağzını açtığında Türkiye’nin sinir uçlarıyla oynuyor, fay hatlarını kaşıyor. Barrack, Trump’ın çizdiği daire çerçevesinde hareket ederken oyun planının içine Fener Rum Patrikhanesi’ni de almış görünüyor.
HEYBELİADA RUHBAN OKULU AÇILAMAZ, FENER RUM PATRİKHANESİ EKÜMENİK OLAMAZ
Patrikhane ve Heybeliada Ruhban Okulu ile ilgili olarak daha önce bir yazı kaleme aldığım için tekrara girmek istemiyorum ancak şu kadarını bir kez daha not edeyim; 1)Patrikhaneyi ekümenik yapma çabası beyhudedir, 2)Heybeliada Ruhban Okulu açılamaz, çünkü Lozan’a da, anayasamıza da, yasalarımıza da aykırıdır. Lozan’ın ilgili maddeleri ve fıkraları da, yüksek yargıdaki içtihat kararları da yerinde duruyor. Lozan’a rağmen hiçbir Türkiye Cumhuriyeti hükümeti söz konusu okulu arkadan dolanarak vb açamaz, Lozan’a ve Anayasaya rağmen bunu yapmaya kalkarsa başka konularda başkaları da o açılan kapılardan kapılara girmeye çalışır k, bu da tapu senedimize ortaklar çıkması demektir!
“ÇİRKİN AMERİKALI” TÜRKİYE CUMHURİYETİ’Nİ ESASTAN HEDEF ALIYOR!
Barrack, son olarak hem de Yunan basınına verdiği demeçte “1919’dan beri ulus devletler tarafından engelleniyoruz.”
1919, Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşı için Anadolu’ya geçip sonra da zaferin aredından bir” ulus devlet” olarak Türkiye Cumhuriyeti'ni kurduğu tarih… Yani, Barrack’ın o cümle Türkiye Cumhuiyeti’ni kast ettiği çok açık! Evet, büyükelçi açık etmese de farkındaydık. Herkes işini yapıyor; ABD ukus devletleri istemiyor ama Türkiye, Mısır, İran, Hindistan gibi ulus devletler de istiyor. Atatürk, 1919’da yaktığı meşale ile dünyanın dört bir tarafında; Asya, Afrika, Latin Amerika’da mazlum milletlere ışık tuttu. Sömürgeler bir bir yıkıldı. ABD ve yedeğindeki emperyalistler Atatürk’ü sadece işgale ve mandacılığa karşı direnip Türkiye Cumhuriyeti’ni kurduğu için değil, aynı zamanda diğer mazlum milletlere de ilham verdiği için “asi” olarak gördüler ama sonunda karşısında diz çöktüler. Örneğin ABD 1927’de açtı büyükelçiliğini Ankara’da. 1927’ye kadar İngiltere desteğindeki isyanların sonuç vermesini bekledi.
ABD ve yedeğindeki emperyalistler on yıllardır Türkiye’yi zayıf tutmak ve bu mükemmel ulus devlet projesini adım adım çökertmek için sütre gerisinde çalışıyor. Destabilizasyon, askerle ve kontrolündeki cemaatla iş tutma, mali kıskaç, ambargo, ASALA ile tarihte kalan Ermeni meselesini kaşıma, sonra PKK’yı kullanışlı hale getirerek ayrılıkçı tohumlar ekme… Dört koldan gidiyor!..
Son olarak ulus devlet alerjisini açığa vuran Barrack görev geldiğinde de “Osmanlı milelt düzeni” demişti değil mi? Yani, ulus devleti bırakın artık, Osmanlı’daki gibi dini ve etnik toplulukları örnek alan bir yapılanmaya doğru yelken açın… Bizim Dışişleri’nin nutku tutukuyor olmalı ki ben diyeyim buradan; “Hadi oradan küstah! Beş kuruşluk aklın varsa kendine sakla, ileri geri konuşma Türkiye ile ilgili!”
Türkiye, tapu senedi olan Lozan’ı tartıştırmaz, tartıştıramaz. Ankara’nın bu arada artık Lozan Günü’nü yeniden resmi kutlama günü şlan etmesi gerekiyor. Hiç beklemenin alemi yok.
BARRACK’IN ORTODOKSLARLA DANSI
Yeniden Patrikhane meselesine döneceğim. Daha doğrusu böyle bir mesele çoktan kapandı ama Trump-Barrack’ın Patrikhane’yi yeniden ekümenik havaya sokma meselesine…
Barrack, Fener Rum Patrikhanesi’nin ilgi alanına ABD’deki Ortodoksları, yanı sıra Lübnan ve Suriye ile Irak’taki Ortodoksları da sokmak; böylelikle fiilen ‘ekümenik’ pozisyona taşımak niyetinde. Çünkü, bir taşla iki kuş vuracak; Ortodoks Rusya’ya karşı Fener Rum Patrikhanesi üzerinden Ortodoksların hamisi olacak, hem de Türkiye Cumhuriyeti'ni sinir uçlarıyla oynayarak meşgul edecek. Ankara’nın bu noktada çok uyanık olması gerekiyor. Atatürk’ün Patrikhane’ye bakışı bellidir. Fener Rum Patrikhanesi’nin emperyalist işgal öncesi ve sırasındaki pozisyonu da bellidir. Lozan, bu konuda boşuna set çekmemiştir. Atatürk, Fener Rum Patrikhanesi’nin tutumundan rahatsız olan Karamanlı Ortodoks Türklere boşuna destek verip Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin kurulmasına kapı açmamıştır. Bartholomeos’a tavsiyem, Lozan ve anayasayı iyice bir daha okuyup Barrack’tan yüz bularak boş hevesler peşinde koşmaya çalışmaması… Fatih Kaymakamlığı’na bağlı, İstanbul’daki Rum Ortodoks topluluğuna hizmet veren misyonunu, çerçevesini unutmamalı.
DIŞİŞLERİ BAKANI FİDAN ÜÇ MAYMUNU OYNUYOR YA DA BOŞ YAPIYOR
Gençlerin deyimiyle sürekli “boş yapan”, yerinde üç maymunu oynayan, pelesenk olmuş kalıp cümlelerle topu çevirip duran ama Ankara’dan çok Paris, VaşiNgton, Beyrut ve Şam’da vakit geçiren Barrack’ı Dışişleri’ne çağırtıp uyaramayan; nota verilecek sözleri es geçen Fidan’a ne diyeyim? Trump’ın bu kadar dümen suyuna girerseniz bırakın nota vermeyi, bir karşı demeç bile veremezsiniz tabii!
ABD’nin Ortadoğu’da dümen suyuna gir, Suriye’de gir, fiilen tasfiye olmuş ve Suriye’nin Kuzey doğusuna yerleşmiş, oradaki aparatları ABD himayesinde devletleştirmeye çalışan PKK’yla ABD’nin itelemesiyle iş tut… Sadece Patrikhane meselesi değil ki mesele… Trump’ın bu kadar da dümen suyunda gidilmez ki! Türkiye Cumhuriyeti’nin onurunu ayaklar altına almaya kimsenin hakkı yoktur! ABD Büyükelçisine atış bu kadar serbest olmamalıdır!
MUHALEFETİN DAHA GÜÇLÜ İNİSİYATİF ALMASI GEREKİR
Türkiye’deki muhalefetin de bu konuda yüksek sesle konuşması, hükümeti de Vaşington’u da güçlü bir şekilde uyarması gerekiyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e önerim, eylemlerden birisini de tematik olarak dış politikaya ayırıp, diğer partileri de davet ederek Türkiye’nin ulusal meselelerini dile getirerek Trump ve Barrack’ı da, Fidan’ı da anladıkları dilden uyarması.