Aziz Nesin’in “Zübük” Romanı ve O Brezilyalı Kadınlar

Muzaffer Ayhan Kara

Yazar kısmı yavaş yavaş anılarına da dönmeye başlayınca ya da yazılarında anektod olarak anılarına da yer vermeye başladığında artık iyice yaşını başını almaya başladıklarının göstergesidir! Bakın size Aziz Nesin’i ilk nerede, ne zaman gördüğümü anlatayım. Onu daha sonra da gördüm, hatta aynı ortamı paylaştık ve konuştuk da ama ilk olarak 1976’da henüz 18-19 yaşlarındayken Karaköy-Adliye belediye otobüsünde gördüm.  Durakta bekleyen ve harekete geçmek üzere olan otobüsün arkadaki sahanlığına geçtiğimde birden Aziz Nesin’in de orada olduğunu fark ettim. Oturacak yer olmasına karşın o da benim gibi sahanlıkta ayakta yolculuk etmeyi seçmişti. Meğer bu otobüs hattını sıklıkla kullanırmış, çünkü birkaç kez daha karşılaştığımızı hatırlıyorum hayal meyal.

Büyük usta Aziz Nesin’in en unutulmaz, düşündürücü de olan gülmece romanlarından birisi de “Zübük”tür malumunuz. Nesin’in kitabının arka kapağından bir paragrafı buraya alarak devam edeyim:
“Bizim hepimizin içinde zübüklük olmasa, bizler de birer zübük olmasak, aramızdan böyle zübükler büyüyemezdi. Hepimizde birer parça olan zübüklük birleşip işte başımıza böyle zübükler çıkıyor. Oysa zübüklük bizde, bizim içimizde. Onları biz, kendi zübüklüğümüzden yaratıyoruz. Sonra, kendi zübüklerimizin bir tek Zübük’te birleştiğini görünce ona kızıyoruz.”

Şimdi diyeceksiniz ki durup dururken Aziz Nesin nereden geldi aklınıza… Büyük ustanın öyle eserleri vardır ki Zübük gibi, bazı olaylar ve gelişmelerle birlikte çağrışım yaptırır ve ister istemez aklınıza gelir. Yani anlayacağınız, durduk yerde aklıma gelmedi Zübük romanı üzerinden Aziz Nesin.

XXX

Geçenlerde bir siyasi partinin daha kurulduğu açıklandı. Kurucusu o partiyi 10 yıl önce de kuruyordu ama Kılıçdaroğlu rüzgarı karşısında savrulunca kuru bir yaprak gibi, vazgeçti. Oysa kurucu zat bir genel merkez binası ayarlamış, yönetici adaylarına il ve ilçe binaları tutturmuş, üyeler kaydettirmişti. Tornistan yapınca paralarını harcayıp dosya dosya üye kayıtları yapanlar saçını başını yoldu! Birisi bana “70 bin lira harcadım ve ilçe binası tefriş ettim, ne olacak?” diye ağladı. Başka birisi elindeki klasörleri gösterip kaydettiği üyeleri işaret ederek, “şimdi onların yüzüne nasıl bakacağım, itibarım beş paralık oldu” diye dövündü. “Bana mı sordunuz?” demekten başka bir şey yapamazdım tabii…

Malum zat daha önce 1990’ların ve 2000’lerin başlarında hem Erdal İnönü’nün genel başkanlığı döneminde SHP’den hem de Deniz Baykal’ın genel başkanlığı döneminde CHP’den ihraç edilmiş; daha sonra 2004 seçimleri öncesinde YTP macerası tutmayınca Baykal tarafından yeniden partiye alınmış ve Şişli Belediye Başkan adayı olarak gösterilmişti. 2009’da bu kez DSP’den Şişli’den aday olup yine seçildi Baykal düşük yoğunluklu bir aday gösterince! 2014’te de CHP’nin İstanbul Büyükşehir adayı olmuş ama “Kadir Abi”sine bırakmıştı sahneyi! 2019’da ise Şişli’de 2009’da bize kısmet olmayan adaylık Muammer Keskin’e kısmet olmuş, o da Millet İttifakı adayı olarak zımni desteklerle birlikte malum zatı ezip geçmişti.

Malum zata geçenlerde cankuşu bir gazetecinin televizyon programında rasgeldim zap yaparken… Bildiğiniz aynı kısıtlı kelime hazinesi, aynı tiyatro kokan yapmacık jestler, mimikler… Aynı içi boş iddialar… Küsurat bile önemli oldu ya yeni sistemde, küsurat oluşturup pazarlık atmosferi geliştirecek hesapta.
10-12 yıl önce ne yapmıştı malum zat? Birkaç belediye aracını donatıp elemanlarını seferber ederek Anadolu’ya çıkararak her yere kırmızı boyayla çarenin kendisi olduğunu ifade eden yazılar yazdırmıştı. Sonra o güzergahlara yolculuk yapan herkes “Allah.. Allah, vay be!” diye parmak ısırmıştı! Başka? Belediyedeki elemanlarını ve çevresinde tuttuğu herkesi aynı otobüslerle bazı kentlere gönderip iki üç bin kişilik mitingler düzenliyordu ve bunu televizyon ve gazetelerde görenler de “her yerde o kadar taraftarı varsa bu iş olabilir” diye düşünüyordu!

Şimdi ise dolaşıp boyayla yazı yazmaya ve mitinge gerek kalmadı. Sosyal medya, dijital medya, televizyon vb. yeter diye düşünüyor olmalı ki malum zat, sosyal medya hesaplarının izleyicilerini arttırmak için atraksiyonlara başlamış bile. Yalnız küçük bir hata yapmış, tweeter takipçilerinin ilk 350 bininin yarısı Brezilyalı kadınlardan oluşturulmuş! Valla Odatv’nin yalancısıyım… Anlayacağınız bir de yanlış yere para harcamış! Herhalde birisi ona söylemiştir sonra partinin Brezilya’da değil Türkiye’de faaliyet göstereceğini.

XXX

Üstat Rahmi Duman ve İsmail Saymaz’a da bir selam çakıp yine Aziz Nesin’e dönerek noktalayayım yazıyı. Hakikaten de usta doğru söylüyor, içimizdeki zübüklük bitmezse zübüklerin biteceği yok!