Soruyorum!

Kemal Anadol

18 Ağustos Salı günü yayınlanan Haber Türk canlı yayın programında Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ vardı. Özdağ Kılıçdaroğlu ile yazılı mutabakat tartışmalarına yanıt vererek şunları söyledi: “İçişleri bakanlığı ve iki bakanlık yazılı ama MİT konusunda sözlü olarak konuştuk. MİT’le ilgili yazılı bir şey yoktu. Kimse şunu söylemesin; bu bir gizli anlaşmaydı diye. Eğer 28’inde seçimi kazansaydı ben içişleri bakanıydım. İki arkadaşım bakandı. Kemal Bey imzaladığını inkâr eder mi? Diğer iki bakanlık için Kemal Bey’le konuştuk. Bir karar veremediği için o bakanlıkları açıklarsam doğru olmaz.” Daha önce CHP sözcüsü Faik Öztrak’ın yalanması kendisine hatırlatılınca Özdağ, “Herhalde Öztrak Kemal Bey’le konuşmadan bu açıklamayı yapmış” yanıtını verdi.


Programı dikkatle ve üzülerek izledim. Bu program ülkemizde demokrasinin ne hale geldiğini sergiliyor. Eğer Sayın Öztrak’ın yalanması doğruysa önünde Prof. unvanı da bulunan bir parti genel başkanı yalan söylemenin ötesinde uydurma senaryolarla seçmeni, kamuoyunu daha doğrusu tüm halkı aldatıyor! Hatta görüşmeler ve imza sırasında kendi yanında bir genel başkan yardımcısının, Kılıçdaroğlu’nun yanında da bir danışmanının olduğunu söylüyor.


Gelelim madalyonun öbür yüzüne… Eğer doğru ise yanında partinin yetkili organlarından bir kişi bile bulunmadan Sayın Kılıçdaroğlu böyle bir belgeye nasıl imza atar? Akla peş peşe sorular geliyor. Bu mutabakat MYK üyelerine, Grup Başkanvekillerine, Kurultaydan sonra en yetkili organ olan Parti Meclisine açıklandı mı? Altılı masa ortaklarının bu mutabakat belgesinden haberleri var mı? Varsa olurları alındı mı?

Bunları neden soruyorum. CHP tüzüğüne göre Kurultaydan sonra en yetkili organ Parti Meclisidir. Tüzüğün 21/6 maddesi duraksamaya yer bırakmayacak kadar açıktır: “Hükümeti kurma, hükümette kalma, hükümetten çekilme konusunda karar verir. Eğer “Genel başkana Parti Meclis yetki verdi” derseniz CHP tüzüğünde böyle bir madde yok maalesef. CHP Tüzüğü 19. maddesi Genel Başkanın yetkilerini düzenliyor. 19/2. Madde, “Partiyi genel başkan temsil eder. Parti örgütünü yönetir.” 19/4. Madde ise: “Partiyi bağlayıcı demeçler vermeye ve bildiriler yayınlamaya yetkilidir” hükümlerini içeriyor.
Soruları çoğaltmak olası elbet. Ama gerçek ortaya çıkmadan bunların bir anlamı yok.
Gerçek ise demokrasimizin geldiği yer bakımından, CHP’nin geleceği açısından çok önemli. Çünkü CHP tarihinde ve hiçbir genel başkanın yönetiminde bu olayın benzeri yok. Diliyorum bu senaryo gerçek dışıdır.


Sayın Kılıçdaroğlu vakit geçmeden konuyu aydınlığa kavuşturmalıdır. Atatürk’ün koltuğunda oturan bir genel başkan bu sorulara yanıt vermek zorundadır. Zafer Partisi Genel Başkanının savları geciktirilmeyecek kadar ciddi ve önemlidir. CHP, geçmişi art niyetli ve ön yargılı kişilerin söylemlerinin aksine görkemli bir maziye dayanan devrimler partisidir. Onu halkın umudu, tutunacak dalı olmaktan çıkarmaya kimsenin hakkı yoktur