İstanbul İl Başkanlığı’na kayyum atanmasından sonra yaşanan gelişmeleri ülke hayret içinde izliyor. Kayyumun il başkanlığına girmesi için 5 bin polisin yığılması ve binanın içinin ve dışının işgal edilmesi, darbe dönemlerinde bile görülmeyen manzaraları ortaya çıkıyor.
Böyle bir uygulamanın yargı ve emniyet inisiyatifiyle yaşanmayacağı ve bütün bunların tek adam yönetiminin talimatıyla gerçekleştiği ortada. Yangın söndürmeden, depremde enkazdan insan kurtarmaya kadar “Sayın Cumhurbaşkanımızın tensiplerini” arayan bakanların, kendi iradeleriyle binlerce polisi bir partiye yığmasını beklemek saflık olur.
Kemal Kılıçdaroğlu, CHP’nin kuruluş yıldönümünde sayfalarca açıklama yayınlayarak 6 okun manasını anlattı. Kuruluş yıldönümünde partisinin il başkanlığının 5 bin polisin ablukası altında olmasına ise hiç değinmedi. Anlaşılan o ki Kılıçdaroğlu, partisinde olan bitenden rahatsızlık duymak bir yana, partinin başına gelenleri büyük bir keyifle izliyor. Aksi taktirde rahatsızlığını birkaç cümleyle de olsa ifade etme ihtiyacı hissederdi.
Peki, CHP il başkanlığının içi ve dışının polis ablukasında tutulmasının amacı nedir? Yüksek Seçim Kurulu, CHP İstanbul olağanüstü kongresinin 24 Eylül’de yapılmasına onay verdi. Kayyum olarak atanan Gürsel Tekin, bu kongrede oy kullanma hakkına bile sahip değil.
Kongreye 15 günden az bir süre kaldığına göre neden polis kontrolünde yaşanan bu işgale alet oluyorlar. Amaçlarının tamamen kayyum kontrol ve gözetiminde bir kongre gerçekleştirmek olduğunu sanmıyorum. İl kongresini kazanmak amacı güttüklerini hiç düşünmüyorum. Çünkü bütün bu yaşananlardan sonra aday çıkarmaları halinde yüzde 20 oy bile alamayacaklarını kendileri de çok iyi biliyor.
O zaman bu ısrarın sebebi nedir?
Bunun nedenini, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın bazı belgeler yandaş gazete ve televizyonlarda yayınlanmaya başladığında anlayacağız.
Evet, kayyumun tek amacı vardır: İl Başkanlığı’ndaki bütün belgelere, yazışmalara ulaşmak.
Ekrem İmamoğlu ve diğer ilçe belediye başkanları hakkında yürüyen davalar, hatta kongre davaları ile ilgili delil olarak kullanılabilecek belgeler bulabilmek.
Savcılık, İmamoğlu ile ilgili iddianamenin ekim ayında tamamlanacağını açıklamıştı. CHP yönetimi, bu kadar itirafçı devşirilmesine rağmen iddianamenin içinin boş olacağını savunuyor.
Ekrem İmamoğlu ve diğer belediye başkanlarının tutukluğunun devamı için mahkeme ve kamuoyu vicdanında yeterli ve ikna edici deliller bulma ihtiyacında olunduğu anlaşılıyor.
CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda ne bulmayı umuyorlar veya ne bulabilirler bilemiyorum. Ekrem İmamoğlu’nu terörden tutuklayarak İBB’ye kayyum atanmasından kamuoyundaki tepki sonucu son anda vazgeçildi. Belediyede yapamadıklarını şimdi il başkanlığında yapma peşindeler. Bir partinin mahreminin, kayyumun yanında getirdiği ne idüğü belirsiz kişilerin eline geçmesi bile yeterince vahim bir durum.
AKP iktidarı, ana muhalefet partisine karşı yerel seçimlerden beri düşman hukuku uyguluyor. Bu şartlar altında Kılıçdaroğlu ekibinin ve kayyumun yaptığı, CHP’yi düşmanlaştıran AKP iktidarına cephane taşımaktan başka bir şey değildir. Umduklarını bulamasalar bile bazı belgeleri sündürüp köpürterek buna zemin hazırlamaya çalışacakları aşikâr.
AKP iktidarının Kürtlere barış eli uzatması, İsrail’in soykırımına ses çıkarmaması, Trump’ın Gazze politikasına gıkını çıkarmaması, kendi iktidarının devamını sağlayabilmek içindir. İktidarının devamını da CHP’nin iktidara yürüyüşünün önünü kesmekte, Cumhurbaşkanı adayını hapse atmakta, parti içi kaosa mahkûm ederek enerjisini tüketmekte görmektedir.
Hedefin CHP genel başkanlığına da kayyum atanması olduğu açık ve net olarak ortadadır.
Recep Tayyip Erdoğan’ın emir ve tensiplerinde bir ana muhalefet istenmektedir.
Tarihi bir dönüm noktasındayız. Bugün takınılacak tavır, yarın tarihe kimin nasıl geçeceğini de belirleyecek. CHP çok güçleniyor, partimiz silinecek gibi bir hesap içinde olanlar, AKP ile pazarlık gücümüz artıyor gibi hesaplarla yeterince ses çıkarmayanların yarın sıra kendilerine geldiğinde sesini duyan olmayacaktır.
İstanbul İl Başkanlığı’nın darbelerde görülmeyecek şekilde kuşatılması, artık sorunu CHP’nin sorunu olmaktan çıkarmıştır.
CHP yöneticileri, savaş meydanlarında temellerinin atıldığı kuruluş ve kurtuluşun partisi olduklarını söylüyor.
CHP artık yeniden kurtuluşun ve demokrasinin yeniden kuruluşunun partisidir.
Gazeteci arkadaşım Rıdvan Günel’in ifadesiyle, CHP artık Kuvayı Milliyedir.