Yıl 2003. Gazeteci Fatih Atik ile birlikte TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu Başkanı Azmi Ateş’i ziyaret ettik.
3Y adını verdikleri Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklarla mücadele vaadiyle iktidara gelen AKP’nin ilk icraatlarından biri Meclis'te Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu kurmak olmuştu.
AKP iktidar olmadan kısa süre önce çalıştığımız Sabah ve ATV grubu, TMSF tarafından Ciner Grubuna komik bir ücrete kiralanmıştı. O dönemde Hürriyet’te olan Fatih Altaylı, sürekli eleştirel yazılar yazıyor ve Ciner’in kiralama ücretinin birkaç katını ödemeyi öneriyordu.
Ciner Grubu, Sabah ve ATV’yi kiraladıktan sonra ilk işlerden biri, çalışanların özlük haklarını sıfırlamaya yönelik adımlar atmak, yeni sözleşmeler ve ibranameler dayatmak oldu. Sözleşmeleri imzalamayan benim de içlerinde olduğum 15 civarında arkadaşıma Güneydoğu illerine sürgüne göndermek başta olmak üzere türlü baskılar uygulanmaya başlandı. Mesela Parlamento ve AKP muhabiri olarak ben Adana bürosunda görevlendirdim. Parlamento, Cumhurbaşkanlığı gibi alanlara bakan Fatih Atik yanlış hatırlamıyorsam aylarca Silopi’de görevlendirildi.
Fatih Atik’in Ankara’ya döndüğü günlerde Meclis’e gittik. Meclis’e girer girmez Azmi Ateş ile karşılaştık. Azmi bey her zamanki nazik üslubuyla bizi büyük bir ilgi ve iltifat ile karşıladı ve odasına kahve içmeye davet etti. Hâl hatır sorduğunda, “Sormayın, Turgay Ciner bizi dört bir yana sürgüne gönderiyor” dedik. Azmi Ateş bizim bu sözlerimiz karşısında, “Sizin durumunuz yine iyi. Bizi sabah akşam ölümle tehdit ediyorlar” dedi.
Şaşırmıştık. Azmi Ateş anlatmayı sürdürdü. Ciner Holding’ten aradığını söyleyen kimliği belirsiz kişiler kendisini, komisyon uzmanlarını sürekli ölümle tehdit ediyorlarmış. “Hatta uzmanlarımızın ailelerini, çocuklarını bile arayıp tehdit ediyorlar” diye devam etti.
Donup kalmıştık. Azmi Bey, “Ben tehdit edenlerin kim olduğunu söylemeden bunları Yavuz Donat’a anlattım. Sabah’ta manşet oldu diye birkaç gün önceki gazeteyi gösterdi.
Sözleşmeleri imzalamamız için bize akla gelmedik baskı yapan Ankara Temsilcisi Muharrem Sarıkaya’yı aradı. Telefonun sesini diyafona alarak konuşmayı dinletti.
Sarıkaya’ya bize anlattıklarının benzerini anlattı. Sarıkaya önce karşı çıktı. Azmi Ateş, “Ben bunları Yavuz beye de anlattım, şirket adı vermeden. Sizin gazetede haber oldu. Bizi ölümle tehdit edenler sizin şirketleriniz adına arayanlardı, bunu yine sizin gazetenizde haber yaptırdım” dedi.
Sarıkaya bunun üzerine tavır değiştirerek, “Ben gazeteciyim. Onlar benim şirketlerim değil” diye yanıt verdi.
Azmi Ateş, “Ama daha önce bizim şirketlerimiz diyordunuz. Siz beni aradınız, şirketleriniz ile ilgili. Onun üzerine şirket yetkilileriniz ile danışmanlık yapan eski bir MHP milletvekili gelip benimle görüştüler. Ardından da bizim konumuzla hiç ilgisi olmayan kolilerce evrakı komisyona yığdılar” diye yanıt verdi.
Komisyon, o günlerde Ciner grubunun girdiği devlet ihalelerindeki sayısız yolsuzluk ve usulsüzlük iddiasını inceliyordu.
Azmi Ateş’e telefon konuşmasının ardından bütün bu olanları Başbakan Erdoğan’a neden anlatmadığını sordum. Anlatmış elbette, tespit ettikleri yolsuzluklar ile ilgili de bilgi vermiş. Başbakan’ın verdiği yanıt ilginç olmuş:
“Her şeyin bir sırası var.”
Evet, Ciner’in sırası nedense tam 22 yıl sonra geldi.
Yazının başında Fatih Altaylı’nın tutumunu anlatmıştım. Fatih Altaylı, Sabah ve ATV ile ilgili yazdıklarından dolayı Turgay Ciner’in kendisini ölümle tehdit ettiğini yazıyordu. Ciner bu yüzden Altaylı’yı şikâyet etmiş ve hakkında dava açılmıştı.
Sabah’tan atılan gazeteciler arasında olan Şamil Tayyar, Fatih Atik ve benim Azmi Ateş ile yaptığımız görüşmede aramızda geçenleri Fatih Altaylı’yı arayarak anlatmış. Altaylı olayı dinleyince, “Peki bana tanıklık yaparlar mı?” diye sormuş. Ben davasına nasıl bir etkisi olacağını bilmemekle birlikte tanıklık edebileceğimi söyledim. Bir süre sonra Ankara’da savcılığa talimat ile ifademi verdim.
Aradan bir iki hafta geçmişti ki Fatih Altaylı’nın Turgay Ciner’in sahibi olduğu Habertürk grubuna transfer olduğunu öğrendim.
İşte size ülkenin, siyasetin ve medyanın hallerinden bir kesit…