Hemen söyleyelim sevgili Erdem Atay’ın uyarması üzerine fark ettim ki bu yazının birincisi Yunanistan medyasında Yunancaya çevrilip yayınlanınca daha çok ilgi görmüş. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.
Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanlığı çok önemli ve etkili bir makamdır. Bob Menendez’i bu koltuğa öncelikle Yunan ve Ermeni lobilerinin yoğun kulis çalışmaları ve kesenin ağzını sonuna kadar açmaları taşımıştır.
Menendez’in seçim kampanyasına paralar, iş adamı Nikos Mouyiaris’in ve Amerika Ermeni Ulusal Komitesi ANCA’nın Başkanı Hamparyan’ın organize ettiği iş dünyasından adeta akmıştır.
Yunan iş adamı Mouyiaris, sağdıçlığını da yaptığı Bob Menendez’e özel jetler, lüks yatlar tahsis etmiş, Karayip Denizi’nde bulunan ve ‘Milyonerler Adası’ olarak da adlandırılan Saint-Barthelemy Adası’ndaki ve Ege’deki Mykonos adasındaki malikanelerinde ağırlamıştır.
Menendez, aynı zamanda İngiliz vatandaşı da olan Yunan iş adamı Aristotelis Mistakidis’in süper lüks yatında da 2021’de ağırlanıp tatil yaparken, Ege’de Türkiye kıyılarına da uğramış, Mavi Tur güzergahındaki birçok koyda kalmıştır.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in de New Jersey senatörü Menendez ile uzun yıllar öncesine dayanan bir dostluğu vardır. Miçotakis, Başbakan olmadan önceki yıllardaki Amerika Birleşik Devletleri gezilerinin hemen hepsinde Menendez ile bir araya gelmiştir. İkili arasındaki yakınlığın kanıtı, Miçotakis’in, her defasında Menendez’i evinde ziyaret etmesidir. Washington’daki buluşmalarda ise tercih edilen mekân Bistro L’Hermitage adlı restorandır.
Miçotakis’in, Senatör Menendez ile birçok buluşmasında yanlarında şu an ABD’nin Atina Büyükelçisi olan Yunan asıllı George J. Tsunis de vardır.
“Yunanistan Hükümetine yardım etmek için gidecek” dedikleri George J. Tsunis’in’in Atina büyükelçisi olarak atanmasını öneren ise Yunan lobisi adına iş adamı Nikos Mouyiaris’dir. Senato Dış İlişkiler Komisyonu başkanı sıfatıyla Menendez ve Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi de Mouyiaris’e yardım için tüm olanakları seferber etmişlerdir.
Menendez, Yunanistan’ın Miçotakis’den önceki başbakanları ile de yakın ilişkileri olmuştur. Bu ilişkileri de yukarıda isimlerini saydığımız Yunan lobisinin önde gelenleri kurmuştur.
Mevcut Yunan hükümetinde, Türkiye ile Yunanistan arasındaki tüm gelişmeleri anında Menendez’e bildirmekle görevli bir danışman vardır. Söz konusu danışmanın annesi Amerikalı babası Yunandır. George. J. (adı konusunda emin değilim) adlı söz konusu danışman Türkiye medyasını, Türk hükümet yetkililerin açıklamalarını izleyip Menendez’e iletmekle de görevlidir. Bu danışman, Miçotakis Cumhurbaşkanı Erdoğan ile İstanbul’da görüştüğü son ziyaretinde fotoğraf karelerine girmiştir. Bu tuhaf bakışlı danışman, Atina’daki Yunan asıllı ABD Büyükelçisi George J. Tsunis’in de yakın akrabasıdır.
Yunan Göç ve İltica Bakanı Mitarakis’in sınırdaki 92 mültecinin çıplak fotoğrafını paylaşarak Türkiye’yi suçlamasının ardından Menendez hemen harekete geçmiş, konunun Birleşmiş Milletler tarafından soruşturulmasını istemiştir. Menendez’in konuya dahil olmasını sağlayan ise Miçotakis’in söz konusu danışmanıdır.
ABD ile Yunanistan arasındaki ilişki ağını en kısa haliyle anlatmaya çalıştım. Umarım bu ilişkiler arasında kaybolmamış, başınız dönmemiştir.
Senatör Menendez, Yunan lobisinin Amerika Birleşik Devletleri’ndeki elbette ki tek önemli ismi değil. Yazıyı uzatmamak için Türkiye’ye karşı çalışan diğer isimleri şimdilik paylaşmadım. Onları da ayrı bir yazı konusu olarak değerlendireceğim. Menendez ve onun gibiler ise Türkiye’ye yönelik planda, büyük oyunda sadece öne çıkartılan figüranlardır. Fotoğrafın tamamı onlardan ibaret değildir.
Türkiye’nin lobi faaliyetlerinde geri kaldığı bilinen bir gerçektir. Ortak çalışan Ermeni ve Yunan lobileri, Amerika Birleşik Devletleri’nde Türkiye lehinde olabilecek, çalışabilecek tüm kişi ve kuruluşlara karşı anında kampanyalar başlatarak, onları engelleyebilmektedir. Herhangi bir konuda Türk adının olması bile onları harekete geçirmeye yetmektedir.
Bu durumun son somut örneği, siyasete atılarak Pensilvanya eyaletinden Cumhuriyetçilerin senatör adayı olmayı başaran Dr. Mehmet Öz’e karşı Ermeni ve Yunan lobilerinin ortaklaşa düzenledikleri gösteri ve yürüyüşlerdir. “Bir adayın ABD Senatosu’nu soykırımın reddedildiği yıllara sürüklemesine karşıyız”, “Soykırım inkarcılarını reddedin” pankartları taşıyan göstericiler, Mehmet Öz’e karşı eylemlerini 8 Kasım’daki ara seçimlere kadar sürdüreceklerini bildirdiler.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, ABD’deki bazı lobi şirketleriyle çalışmakta, ancak bunlara ödenen paraların karşılığını alamamaktadır. Buradaki temel sorunlardan biri de Yunan ve Ermeni lobilerinin Türkiye için çalışan lobi şirketlerini engellemesidir.
Bu duruma en somut örneklerden biri de Türkiye’nin, ABD’deki lobicilik faaliyetleri için anlaştığı Mercury Public Affairs isimli şirketin, 2020 yılında anlaşmayı tek taraflı olarak iptal etmesiydi. Kararın gerekçesi Ermeni ve Yunan lobilerinin şirkete yaptığı yoğun baskıydı.
Ermeni ve Yunan lobileri, Mercury şirketinin Washington ve Los Angeles’daki ofislerinin önünde aynı anda protesto gösterileri yaparak, Türkiye’yi IŞİD’e yardım etmekle suçladılar. Ayrıca sosyal medyada da “Mercury Teröristlere Yardım Ediyor” etiketiyle kampanya düzenlediler. Bu baskılara dayanamayan Mercury lobi şirketi ise Türkiye ile olan anlaşmasını sürenin dolmasına birkaç ay kala feshetti.
Yunan ve Ermeni lobilerinin başarılı olma nedenlerinden biri de Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan Türk vatandaşlarının kendi aralarındaki bölünmüşlüğüdür. Yunan ve Ermeniler, siyasi görüşleri ne olursa olsun Türkiye karşıtlığı ortak paydasında rahatlıkla buluşabilmekte, birlikte hareket etmekte, güç birliği sağlamakta, böylelikle de hedeflerine ulaşabilmektedirler.
İsrail ile ilişkilerin bozulmasından önce ABD’deki Yahudi lobisinin Türkiye’ye desteği, Yunan ve Ermeni lobilerinin önündeki en önemli engel olarak durmaktaydı. Ancak 31 Mayıs 2010’da İsrail askerlerinin Filistin’e yardım götüren Mavi Marmara adlı gemiye saldırısı, Türkiye-İsrail ilişkilerini çok uzun süre kesintiye uğratmıştır. İşte bu süre zarfında ABD’deki Yahudi lobisinin desteğinden mahrum kalan Türkiye karşısında Yunan ve Ermeni lobileri önemli kazanımlar elde etmiştir.
ABD’deki Türkiye diasporasının görüntüsü, iktidar ve muhalefet yanlıları FETÖ ve terör örgütü PKK yanlıları şeklindedir. Bu görüntüden, Türkiye karşıtı Yunan ve Ermeni lobilerine karşı ortak bir paydada buluşma çıkmaması doğaldır. Türk pasaportu ile Avrupa Birliği ülkelerine ya da Amerika Birleşik Devletleri’ne giden PKK yandaşlarının Türkiye karşıtı tüm gösteri ve eylemlerde Yunan ve Ermeni grupların arasında yer aldığı bilinen bir gerçektir. Dolayısıyla Yunan ve Ermeni lobilerine bir de ülkemizden gidenlerin oluşturduğu terör lobisi eklenmiştir.
Zaten lobicilik Türkiye’nin şimdiye kadar asla başaramadığı bir iştir. İyi niyetle ve sınırlı olanaklarla mücadele eden bazı Türk grupların çabası ise lobi faaliyetlerinde başarı sağlamaya yetmemektedir. Ama insanımızda var olan “Nasıl olsa biz haklıyız. Bir gün haklı olduğumuzu anlayacaklar” düşünce tarzı değiştirilmeden lobiciliğin büyük önemi görülemeyecektir.
Türkiye’nin, ABD ve Avrupa Birliği’ndeki lobi faaliyetlerindeki başarısı için kendi Bob Menendezlerini bulmalıdır. ABD’deki Türklerin de tıpkı Yunan ve Ermeni asıllı Temsilciler Meclisi üyeleri ve senatörler gibi kendi içlerinden çıkardıkları siyasileri olmalıdır.
Son olarak, Türkiye’yi yöneten ya da yönetmeye aday siyasetçilerin arasında ABD Kongresi’ndeki vekil ya da senatörlerle tanışıklığı olan kaç kişi var diye soralım. Benim gördüğüm kadarıyla siyasilerimiz bu tür ilişkiler kurma konusunda çok zayıf kalıyorlar.
“Bir bakalım, bir de şu Kılıçdaroğlu’nu deneyelim” sözleriyle Cumhurbaşkanlığı adaylığı mesajı veren Kemal Kılıçdaroğlu bile ABD gezisindeki en iyi görüşmesini bir Benzin (akaryakıt) istasyonundaki hamburgercide yaptığına göre siyasilerimizin de Amerikan siyasilerle bireysel ilişkiler kurmaları konusunda fazla bir şey beklememek gerekiyor.
Türkiye ile Yunanistan’ın düşman olmasından, olası bir savaştan iki ülkenin de bir çıkarı yoktur. Eski hesapları kaşıyarak bölgede yeni çıkarlar sağlamaya çalışan ABD ve AB’nin, halklar arasında oluşturacakları düşmanlıktan beslenmesine izin verilmemelidir. Yunan lobisi, sömürgeci güçlerin Yunanistan’ı vekalet savaşlarında Türkiye’ye karşı kullanmak istediğini görmelidir.
Halen Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşayan ve Boston üniversitesinde öğretim üyesi olan Yunan arkadaşım Dimitri, birkaç gün önce yaptığımız görüşmede şöyle diyordu: “Türkiye ile Yunanistan arasındaki son gerginliği her iki ülkedeki seçim süreçlerine bağlamak gerçeği görememektir. Rusya ile iyi ilişkiler yürütmenin hesabını Türkiye’den sormak isteyenlerin, Yunanistan üzerinden mesaj verdikleri aşikardır.”
Ben de benzer şeyleri söylüyorum dediğimde ise “Merak etme senden kopya çekmiyorum” yanıtını verdi.
evrengurbuz25@gmail.com