Öncelikle CHP’nin yeni Genel Başkanı Özgür Özel’i tebrik edelim.
Özgür Bey ile ilk kez Manisa vekili seçildiği 2011’de tanıştık.
O dönem CHP Genel Başkan Yardımcısı olan Gökhan Günaydın ile birlikte Ankara’ya dönmek üzere geldiğimiz İzmir Adnan Menderes Havalimanı’nda Özgür Özel ile karşılaştık.
Gökhan Bey, ‘Manisa milletvekilimiz Özgür Özel” diyerek tanıştırdı.
Sonrasında Meclis’te, etkinliklerde ve Kurultaylarda hep görüştük.
Özel’in kapasitesini, birikimini ve birçok konudaki görüşlerini bildiğim, kankalarını ve kadrosunu tanıdığım için başarılı olup olamayacağı konusunda bir fikrim var.
Şimdilik bu fikir bende kalsın.
Daha işin çok başında ve ‘Çiçeği burnunda’ durumunda.
Bu nedenle Özgür Özel’e de kredi açılmalı, süre tanınmalıdır.
Ayrıca daha baştan ‘İlk 2 düğmeyi yanlış iliklemesi’ de hoşgörüyle karşılanmalıdır.
Şimdi asıl konuya gelelim.
Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi kariyerini rahmetli Deniz Baykal’a borçludur.
Baykal, rahmetli Bülent Ecevit’in 1999 seçimlerinde istemediği Kılıçdaroğlu’nu 2001 yılında CHP’ye getirdi.
Daha sonra 3 Kasım 2002 seçimlerinde İstanbul 2. Bölgeden milletvekili yaptı.
Baykal, Kılıçdaroğlu’nu kanatları altına alıp, yükseltmeyi sürdürdü ve 2007’de CHP’nin Grup Başkanvekili olmasının önünü açtı.
Deniz Bey, yine 2009’da ‘Gel bakalım buraya Kemal’ diyerek, Kılıçdaroğlu’nu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adaylığına taşıdı.
Baykal’ın, Kılıçdaroğlu’na güvendiğini her fırsatta dile getirdiğine şahit olanlardanım.
Rahmetli Baykal, fetöcülerin kaset kumpasına maruz kalmasının ardından, Mayıs 2010’da istifasına kadar geçen kısa sürede birçok kez Kılıçdaroğlu ile görüştü.
Evim, Baykal’ın, Angora Evleri Sitesindeki evine yakın olduğu için o günlerde her fırsatta Deniz Beyin yanına gittim.
Kılıçdaroğlu ve birçok milletvekilinin, Baykal’ı Genel Başkanlığı bırakmaması için ikna etme çabalarını izledim.
Kemal Bey, 16 Mayıs 2010’da kameraların önünde, “CHP Genel Başkanlığına aday olmayacağım” dediğinde de yanındaydım.
Ama ses tonu, beden dili, yüz ifadesi tam tersini söylüyordu.
O sırada İzmir Milletvekili olan Dr. Canan Arıtman ile göz göze geldik.
Rahmetli Canan Hanım, “Gör bak Kemal yarın adaylığını açıklayacak” dedi.
Nitekim 17 Mayıs’ta, Kılıçdaroğlu, 22 Mayıs’ta yapılacak 33. Kurultayda CHP Genel Başkanlığına aday olacağını resmen duyurdu.
O akşam, Deniz Baykal’ın evine gittiğimde, günlerdir Angora Evleri Sitesinin önünde toplanan partililer artık yoktu.
Deniz Beyin o akşamki üzüntülü yüz ifadesini ve sessizliğini hiç unutamam.
Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan unvanını aldığı andan itibaren duymaya başladığımız kelime ise ‘Değişim’ oldu.
Özgür Özel’in bugünkü noktaya gelişi de pek farklı değil.
Kılıçdaroğlu, Özgür Özel’i 12 Haziran 2011’deki seçimlerde Manisa milletvekili yaptı.
Kemal Bey, kanatları altına aldığı Özel’i, 2014’deki yerel seçimlerde Manisa Büyükşehir Belediye Başkan adayı ilan etti.
Manisa’daki seçim çalışmalarında ziyaret ettiği Özel’e olan ilgisini de ’Manisalılar çok yakışıklı bir adayınız var’ diyerek gösterdi.
Hemen hatırlatalım, Özgür Bey, 2009’daki yerel seçimlerde de Manisa Belediye Başkan adayı olmuştu.
Ama hem 2009 hem de 2014’de kaybetti.
Kılıçdaroğlu, 2015 yılında ise Özgür Özel’i Grup Başkanvekili yaptı.
Özgür Bey, Grup Başkanvekili olduğu günden itibaren, tıpkı Kılıçdaroğlu gibi CHP içinde ve kamuoyunda açıklamalarıyla, çıkışlarıyla, iktidara yönelik tepkileriyle, Genel Kuruldaki yüksek perdeden konuşmalarıyla öne çıktı.
Kemal Beyin, ‘Manevi oğlum’ dediği rütbeye ulaştı.
Yetmedi, Kılıçdaroğlu onun için ‘Partide en çok güvendiğim kişidir’ dedi.
Son seçimlerde ise Cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu’nun gölgesi gibi her gittiği yerdeydi.
Kılıçdaroğlu’nun her görüşmesinin ve görüntüsünün içindeydi.
Kemal Beyin arkasında, ailenin yaramaz sevimli çocuğu gibi sürekli gülen bir yüz ifadesiyle duruyordu.
Selin Sayek Hoca Hanım ile birlikte, HDP ile yapılan görüşmelerin, değişmez aktörü oldu.
HDP’liler de onu çok sevdiler.
Kılıçdaroğlu’nun, seçim yenilgisini başarı olarak değerlendirdiği basın toplantısında, arkasında onu gözyaşları içinde izleyen ‘Manevi oğlu’ Özgür Özel vardı.
Seçim sonuçlarının başarı olduğunu Kılıçdaroğlu gibi o da savundu.
Sonra Özgür Özel’e bir haller oldu.
Giderek Amcaoğlu Ekrem ile bir araya gelmeye ve İmamoğlu’nun dillendirdiği ‘Değişim’ sözünü kullanmaya başladı.
Yani yıllar önce ‘Değişim’ diyerek yola çıkan Kılıçdaroğlu gibi yaptı.
Sonrası malum, Kılıçdaroğlu’nun karşısına aday olarak çıkma, Kurultay ve Genel Başkanlık.
Kılıçdaroğlu, Baykal’ın kanatları altında, güvendiği adam unvanıyla yükselip, 9 yıllık bir sürenin sonunda, aday değilim dedikten sonra Genel Başkan oldu.
Baykal da yediği bu çalıma şaştı kaldı.
Özgür Özel ise Kılıçdaroğlu’nun kanatları altında yükselip, 12 yıllık sürenin sonunda Genel Başkan koltuğuna oturdu.
Kılıçdaroğlu bu işe sadece şaşmadı, bir o kadar da öfkelendi.
Böylelikle Özel, Kılıçdaroğlu’na ‘Eden bulur’ demiş oldu.
Ama sanki bu iş burada bitmedi.
Kemal Bey, ‘İntikamım acı olacak’ moduna çoktan geçti.
Ankara’da, Mustafa Kemal Mahallesi’nde faaliyete başlayan ofisi dolup taşıyor.
Taraftarları burayı ‘CHP Bis’ olarak tanımlıyor.
Özgür Bey ‘Gölge Kabine’ kurdu.
Ustası Kemal Bey ise ‘Gölge MYK’ kurdu.
Şu anda Özgür Bey CHP’de ‘Cicim ayları’ yaşıyor.
Daha düne kadar Kılıçdaroğlu ile fotoğraflar paylaşan gazeteci, danışman, partili tayfası şimdi ‘Manevi abim’, ‘Gençlik kollarından beri beraberiz’ ya da ‘Her zaman birlikteydik’ dedikleri Özel ile verdikleri sıcacık pozları sosyal medya hesaplarında ‘Like’ ve siyasi ikbal beklentisiyle yayınlıyorlar.
Bu arkadaşlardan kimilerinin seçim sürecinde çocuklarını Kemal Beyin kollarına vererek çektirdikleri fotoğraflara, kimilerinin ‘Cumhurbaşkanımız ile ilk pozumuz’ dedikleri paylaşımlarına, bazılarının da büyük gazeteci havalarında ‘13. Cumhurbaşkanımızı ziyaret ettik’ görüntülerine şahit olmuştuk.
Öyle ya ‘Eski kral öldü yaşasın yeni kral’ moduna geçmeyeceklerdi de ne yapacaklardı ki?
Benim tanıdığım, bildiğim Kemal Kılıçdaroğlu, bunu ne Amcaoğlu Ekrem’in ne de ‘CHP’de en çok güvendiği kişi’, ‘Manevi oğlu’ Özgür’ün yanına bırakmaz.
Bir zamanlar Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ile ilişkilerini tarif ederken, ‘Baba-Oğul’ gibiyiz diyordu.
Özgür Özel ile zaten ‘Manevi oğul’ ilişkisi vardı.
Özgür Bey de İmamoğlu ile ilişkisini anlatırken, ‘Abi-Kardeş’ gibiyiz dedi.
Kimse kimseyi kandırmasın.
Siyasette bu tür tanımlamalar, kötü giden ilişkileri kamuoyundan gizlemek için kullanılır.
Zannederler ki kimse anlamaz.
Kimse şimdilik söylemek istemiyor, ama CHP ikiye bölünmüş vaziyette.
Bu bölünmüşlük, yerel seçimlerde, bir grubun diğer grubun adayını desteklemeyeceği söylentilerinin yayılması noktasına kadar gitti.
Özgür Özel’in CHP’nin Genel Başkanı olacağını ilk kez 2015’te duydum.
Bir gün Meclis kulislerinde dolaşırken, daha yeni Grup Başkanvekili olmuş Özgür Bey ve kankası Veli Ağbaba’yı parlamento muhabiri Burcu Oral ile kahve içerken gördüm.
Yanlarından geçerken, Özgür Bey masaya davet etti.
Daha 2 dakika oturmamıştık ki, Özgür Özel’in gelen telefon üzerine Ağbaba ile Genel Kurula gitmesi gerekti.
Onlar gidince ben de kalktım.
Gazeteci Burcu Hanım, “Size göre Kılıçdaroğlu’ndan sonra CHP Genel Başkanı kim olur?” diye sordu.
Hiç düşünmeden, Muharrem İnce dedim ve yürüdüm.
Ardımdan, “Yanılıyorsunuz, Özgür Özel Genel Başkan olacak” diye seslendi.
Gülüp geçtim.
Bu yazıyı hazırlarken o sözler geldi aklıma.
Yaklaşık 9 yıl önce hiç kimse ihtimal dahi vermezken, Özgür Özel’in CHP Genel Başkanı olacağını ilk öngören gazetecinin hakkını teslim etmek istedim.
Özgür Özel’in başarılı olmasını isterim.
Bu nedenle de kendisine yapacağım birçok öneri ve uyarı var.
Ama Özgür Bey şu anda beni tanıyacak, görüşecek ve dinleyecek ruh halinde değil.
Çünkü yaşadığı zafer sarhoşluğunun ve ‘Genel Başkan olduğuma göre her şeyi ben bilirim, ben yaparım’ havasının etkisinde.
Tıpkı Kılıçdaroğlu’nun 2010’daki ruh hali gibi.
İmamoğlu’nun planları, Özgür Beyin ekibi ve daha birçok konu hakkında yazacaklarım var.
Sadece şu kadarını söyleyeyim: CHP piyasalarında durum hiç iç açıcı değil.
Ayrıca bu kadrolarla CHP’ye bir Bülent Ecevit veya bir Deniz Baykal artık kolay kolay gelmez.
Gelmesine de müsaade edilmez.