Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce ve Sinan Ogan’ı nasıl ikna edecek?

Gürbüz Evren

Resmi rakamlara göre, yaklaşık 50 bin can alan Kahramanmaraş merkezli deprem, siyasette de büyük sarsıntılara yol açtı. 
 
Deprem öncesi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçimi kaybetmeyeceği konuşulurken bugün Kılıçdaroğlu’nun ilk turda mı yoksa ikinci turda mı seçileceği tartışması yapılıyor.
 
Ama dengeler giderek değişiyor ve hiç hesapta olmayacağı sanılan Muharrem İnce ve Sinan Ogan’ın devreye girmesiyle de kartlar yeniden dağıtılıyor.

Hem de çok ciddi bir kutuplaşmanın gölgesinde.
 
Artık her şey depremin yarattığı yıkıntı ve depremzedeler üzerinden konuşuluyor.
 
Muhalefet, İktidarı deprem üzerinden sıkıştırıyor.
 
İktidar ise kendini deprem üzerinden savunuyor. 
 
On binlerce evi yıkan deprem, bırakın yıkmayı kutuplaşmayı daha da artırdı.
 
Yapılan tartışmaların dozuna baktığımızda, kutuplaşmanın çok ama çok tehlikeli boyutlara ulaştığını görüyoruz.
 
Toplumun endişe verici şekilde ayrıştığını, kutuplaştığını en net gözlemleyeceğimiz yer olarak ise sosyal medyayı gösterebiliriz.
 
Özellikle Twitter en sert yorumların, eleştirilerin, hakaretlerin yapıldığı, iftiraların atıldığı, küfürlerin havada uçuştuğu vahşet ortamına dönüştü.
 
Twitter’a 3-5 dakikadan fazla bakamıyor, kendimi zihnim, duygularım, varlığım saldırıya uğramış gibi hissediyorum.
 
Biz de kutuplaşmanın baskısını derinden hissediyoruz.
 
Yazılarımızı okuyan bazı kişilerin gönderdikleri mesajlardan, objektif davranmamızdan, gerçekleri anlatmamızdan ve uyarılar yapmamızdan hiç memnun olmadıklarını anlıyoruz.
 
Bir taraf yazının ilk kelimesinden son kelimesine kadar Kılıçdaroğlu’nu yüceltmemizi diğer taraf ise Erdoğan’a hiçbir eleştiri yapmamamızı istiyor.
 
Başka seçenek yokmuş gibi ya Kılıçdaroğlu’ndan yanasın ya da Erdoğan’dan yana dayatmasıyla karşı karşıyayız.
 
Hangi tarafı desteklediğimizi avazımız çıktığı kadar bağırarak söylememizi, klavyemiz kırılıncaya kadar yazmamızı istiyorlar. 
 
Aklı selim olduğunu düşündüğüm kimi insanlar bile, “Doğru söylüyorsunuz, ama katılmadığım taraflar var” diyerek başladığı satırları “Sizden bunu beklemezdim” sözleriyle bitirirken bir hain demediği kalıyor. 
 
Üstelik bunu söyleyenler yıllardır nerede durduğumu biliyorlar.
 
AK Parti’nin tek başına iktidara geleceğini ve en az 20 yıl Türkiye’yi yöneteceğini, daha bu parti kurulmadan, dönemin Başbakanı Ecevit’e rapor halinde sunan biri olarak nerede durduğum belli.
 
İsteyen internete girer, Gürbüz Evren’den Ecevit’e raporlar (mektuplar diye de geçiyor) diye aratır ve 23 yıl önce ne yazmışım görür.
 
Hep muhalefetteydim, ama benim ‘en kahraman’ muhaliflerden devasa bir farkım var.
 
Muhalefetimi kimseye hakaret etmeden, bağırmadan, esip gürlemeden ve hep düşmeyen bir kalite çerçevesinde yaptım.  
 
Muhalefet yapmayı küfretmek, bas bas bağırmak, olur olmaz her şeye itiraz etmek sananlarla hiç tartışmadım, tartışmam.
 
Gitme ihtimali beliren bir iktidara muhalefet yapmak çok kolaydır.
 
Bugünün Twitter şövalyeleri, klavye delikanlıları, en sert muhalifleri Ergenekon, Balyoz kumpaslarının en şiddetli zamanlarında ortada yokken, sesleri çıkmazken, korkudan pusmuşken biz vardık. 
 
Doğru bilgi ve belgeyle, aklı selimle ve dinleyenleri ikna becerisiyle yapılan muhalefetin etkili olabileceğini anlamayanlara ne yazsak ne anlatsak boş. 
 
Toplum boğazına kadar siyasete batmış durumda.
 
Birçok girişimin, 15 Temmuz FETÖ’cü kalkışmasının, pandeminin, bozulan ekonominin yıkamadığı iktidarı deprem sallamaya başladı. 
 
Muhalefet seçimi kazanmak istiyorsa, 14 Mayıs’a kadar kendi içinde birlik beraberliği sağlamalıdır.
 
Çünkü, muhalefetin kendi içinde de kutuplaşma tehlikesi ortaya çıkmıştır. 
 
Gerekli 100 bin imzayı toplayarak aday olmaya hak kazanan Muharrem İnce’ye yapılanlara bakıldığında ne demek istediğim anlaşılacaktır.
 
Twitter vahşi ortamında Memleket Partisi ve Muharrem İnce için yazılan, yapılan olumsuzluklar ibretliktir.
 
Seçimlerde kilit rol oynayacağı nihayet anlaşılan ve kamuoyu desteği sürekli artan İnce’ye “çekil, yoksa Kılıçdaroğlu’nu tehlikeye sokuyorsun” diyenler, acaba şimdiden olası bir yenilginin kılıfını mı hazırlıyorlar?

Memleket Partisi’nin yüzde 10’lara doğru gitmeye başlayan oy oranı, “İnce’den bir cacık olmaz’ diyen bir kısım ağzı bozukları da çılgına çevirdi. 

Cacığın kimden yapıldığını yeni yeni anlamaya başladılar.
 
‘Saray’dan para aldı’ iftirasıyla bitirmeye çalıştıkları, yüzde 1’lerde diye aşağıladıkları İnce’ye, şimdi Saray’ı boşaltmak için muhtaç oldular.
 
Ne demişler, ‘Allah’ın sopası yok ki’ 

Daha düne kadar Memleket Partisini anketlerde bile yok sayarak HDP’den medet umanlar, bu partinin tüm değerlerimize hakaret ederek verdiği zararı gördükçe Muharrem İnce’ye yanaşmanın, desteğini almanın yollarını arıyorlar.

Muharrem İnce’ye saldıranları sadece fetöcüler dahil her türlü trollerden ibaret sanıyorsanız yanılıyorsunuz.

Sanatçı kimliği altında pusuya yatmış kişileri ve gazeteci kimliklerini bir saldırı silahı olarak kullananları da unutmamak gerekiyor.

Ekranlarından Muharrem İnce’ye saydırıp, alaycı bir yüz ifadesiyle “İstersen gel kendini savun, sana bu şansı veririz” diyerek demokrat ya da tarafsız olunduğunu sanan gazetecilerden de bol miktarda var.
 
Muhalefet içi kutuplaşmada sınır tanımayanların masadan atılan Meral Akşener’e yaptıkları unutulacak cinsten mi?
 
Övgüler yağdırdıkları Meral Akşener’i bir gecede yerin dibine batırıp, Masa toparlanınca hiçbir şey olmamış gibi kaldıkları yerden şirinliklere devam edenlerde utanma aramıyoruz.

Ata İttifakı adayı Sinan Ogan’ın da 100 bin imzayı toplayıp yarışa katılması dengeleri değiştirecek türden bir gelişmedir. 

Dört adayın olduğu bu yarış, İnce ve Ogan’ı yok sayarak Kılıçdaroğlu’nun ilk turda yüzde 60 ile kazanacağını iddia edenler için içinden çıkılması zor bir hale büründü.
 
Yine kutuplaşma konusuna dönecek olursak, seçim sürecinde ülkeyi bekleyen tehlike şu ki, bu kutuplaşma, tarafları zaman içinde çatışmaya götürebilecek kadar büyümüş durumda. 
 
Böyle devam ederse ve siyasiler tansiyonu yükseltmeyi sürdürürse seçim sonrasında iktidara kim gelirse gelsin ciddi bir çatışma riskiyle karşı karşıya kalabiliriz. 
 
Çünkü Kahramanmaraş merkezli depremler yüzyılların biriktirdiği bir enerjinin patlamasıyla meydana geldi. 
 
Siyasette de uzun yılların biriktirdiği tehlikeli bir enerji var. 
 
Bu enerji, 14 Mayıs sonrasında patlamaya hazır şekilde bekliyor. 

Bu arada, Avrupa Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri de Türkiye’deki seçim sürecini izlemeye aldı.

Avrupa Birliği’nin bir yabancı kamuoyu araştırma şirketine yaptırdığı anketin sonuçları çok yakında belli olacak.

Ama sonuçlar Türk kamuoyuna açıklanmayacak. 

Brüksel’de, Avrupa Birliği Komisyonu çevrelerinde tanıdıkları olan ve anket sonuçlarını merak edenlere şimdiden harekete geçmelerini öneriyorum.

Ben gerekeni yaptım ve salı sabahını bekliyorum.
 
 
evrengurbuz25@gmail.com