Mustafa Sarıgül’e Erzincan milletvekilliği adaylığı teklif edildiği gün, Sarıgül’ün CHP Genel Başkanlığı hedefinin dirildiğini yazmıştım.
Ocak 2005’teki olaylı kurultayda, Deniz Baykal’ın karşısına genel başkan adayı olarak çıkan ve yenilen Sarıgül, Mart 2005’te CHP’den ihraç edilmişti.
Sonrasında Kemal Kılıçdaroğlu’nun isteğiyle CHP’ye dönen Sarıgül’ün partiye katılımı 2 Kasım 2013’te verdiği af dilekçesinin kabulüyle gerçekleşti.
Mustafa Sarıgül, 2014’de CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak katıldığı seçimi kaybetmesinin ardından bir kez daha partiden ayrıldı.
14 Mayıs seçimleriyle döndüğü CHP’den Erzincan milletvekili seçilen Sarıgül’ün, uzun yıllardır beklediği fırsat artık ayağına gelmişti.
Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını ve seçim sonrası CHP’nin karışacağını çok iyi bilen Sarıgül, yılların verdiği tecrübeyle çok zekice ve kurnazca bir yaklaşım sergiledi.
Seçimin hemen ardından, “Sayın Genel Başkanım siz kaybetmediniz, biz size kazandıramadık. Yazıklar olsun bize” diyerek Kılıçdaroğlu’na bayrak açanların arasında değil yanında duranların arasında olduğunu gösterdi.
Bu arada, ‘Yazıklar olsun bize’ ifadesinin hedefini ve mesajını irdelemenizi öneririm.
Bununla da kalmayan Mustafa Sarıgül, Kılıçdaroğlu ve parti tabanının hoşuna gideceğini düşündüğü, ayrıca kendisini sempatik gösterecek adımlar atmaya devam etti.
Sarıgül, CHP listelerinden seçime girip vekil seçildikten sonra partilerine dönenleri, "Hiç olmazsa yeminlerini edip istifa etselerdi" diyerek eleştirdi.
Böylece, CHP kamuoyunun gözünde sempatiklik katsayısının arttığını düşündü.
Sarıgül kendisinin CHP'den istifa edip etmeyeceğiyle ilgili soruya, "Bizde vefa vardır. Önümüzdeki günlerde arkadaşlarımızla değerlendirme yapacağız ve Kılıçdaroğlu'nun yanında olmaya inşallah devam edeceğiz" yanıtını verdi.
Sarıgül, işte o değerlendirmeyi bugün yani 8 Haziran’da yaptı.
Düşüncelerini açıklarken de yine Kılıçdaroğlu ve CHP tabanına şirin gözükecek ifadeler kullandı.
Sarıgül, “Seçimler adil bir ortamda yapılmadı. Devletin gücünü acımasızca kullandılar. Bu sistemin devam etmesi halinde devlet bir parti devleti haline gelecek. Meclis göstermelik olacak. Türkiye uygar dünyanın üyesi olmaktan çıkacak” dedi.
Biraz dikkat edenler, Sarıgül’ün kullandığı ifadelerin, aslında tamamen Kılıçdaroğlu’nun söylemleri olduğunu anlayacaktır.
Evet Mustafa Sarıgül, CHP’ye tam anlamıyla bir dönüş ve yerleşme için fırsat bekliyordu ve bunu buldu.
Sarıgül, Kurultay ve yerel seçimlere kadar sadık, sağlam, vefalı adam görüntüsüyle Kılıçdaroğlu’nun yanında duracak ve her fırsatta ona bayrak açanların karşısına dikilecek.
Sarıgül biliyor ki, Kılıçdaroğlu aldığı sayısız seçim yenilgisine rağmen CHP’de hala daha çok güçlü.
Kılıçdaroğlu’nun bu gücünden yararlanmak için onun yanında adeta koruyucusu gibi durmak, Sarıgül’e, CHP Genel Başkanlığı koltuğuna giden yolu açabilir.
Sarıgül’ün planının işlediğinin bir kanıtı da taraftarlarının organize bir şekilde sosyal medyada, Sarıgül’ün CHP’nin başına geçeceğini yazmaya başlamasıdır.
Böylelikle CHP kamuoyu da Sarıgül’ün genel başkanlığı fikrine ısındırılmak isteniyor.
Kılıçdaroğlu’nun yanında durdukça güçleneceğini varsayan ve DSP’den beri özelliklerini bildiğim Sarıgül, siyasette ona göre henüz çömez olan Ekrem İmamoğlu’nu kolayca diskalifiye etme potansiyeline sahip.
Zaten İmamoğlu’nu belediye başkanı yapan da Sarıgül değil miydi?
Hatırlayın, 1 Şubat 2021’de şöyle diyordu Sarıgül, “2014 seçimlerinde, Trabzonspor Başkanı Sadri Şener benden rica etmişti. Sayın İmamoğlu belediye başkanı olsun diye. Ben de 2014 seçimlerinde kendisini Beylikdüzü ilçe belediye başkan adayı yaptım.”
Aynı konuşma içinde Türkiye Değişim Partisi lideri olarak Sarıgül’ün, bugün hatırlanmasını istemeyeceği ve öne çıkardığı şu sözleri de vardı: “Biz CHP'yi bölmüyoruz. Olan bir şey bölünür, olmayan bir şeyin neyini bölebilirsiniz ki?”
Ne gariptir ki, ‘olmayan şey’ dediği CHP’de milletvekili oldu ve ‘olmayan şey’ dediği CHP’nin genel başkanlık koltuğuna doğru hamle üstüne hamle yapıyor.
Sarıgül’ün bu hesapları CHP içinde, hele hele Kılıçdaroğlu çevresinde bilinmiyor mu?
Sarıgül’ün açıklamalarının hemen ardından, bu konuya ilişkin görüştüğüm, Kılıçdaroğlu’nun kurmaylarından birinin söylediklerinden sadece birkaç cümleyi aktaracağım.
“Kılıçdaroğlu’nun, Sarıgül’ün hesaplarını bilmediğini mi sanıyorsunuz. Ama birini tasfiye etmek için diğerine ihtiyaç var. Önce ‘birine’ sırası gelince de ‘diğerine’ bakılır” diyen CHP yetkilisinin bu sözlerinin yorumunu size bırakıyorum.
Telefonla ulaştığım İmamoğlu’nun ekibinden bir ismin ise, “Sarıgül tehlikesini biliyoruz. Bu planı Kılıçdaroğlu’nun yaptığını düşünüyoruz. Ama Sarıgül de onu kurtaramayacak” sözleri tarafların gardını çok önceden aldığının göstergesidir.
Kılıçdaroğlu’nun, 14 Mayıs’ta CHP’de Sarıgül’ün önünü açan hamlesinin sonraki dönemde partiyi karıştıracağını yazmıştım.
Seçim mağlubiyetleri sonrası kurultay kavgalarının başlamasının gelenek haline geldiği CHP’de ortalık çok ama çok karışacak.
İmamoğlu, kapışmayı hiç ama hiç istemeyeceği, üstelik onu belediye başkanı yapan Sarıgül ile mücadele etmek zorunda kalacak.
Aşağıdaki şıklara hangi yanıtları verirsiniz?
İmamoğlu, Sarıgül ile Kılıçdaroğlu sonrası için pazarlık yapar mı?
Kılıçdaroğlu, İmamoğlu saldırısını Sarıgül kalkanını da kullanarak savuşturur mu?
Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Sarıgül el ele tutuşup, CHP kurultayında sürpriz bir görüntü verir mi?
Şimdiden söyleyeyim, bundan sonra yazacaklarım Kılıçdaroğlu, İmamoğlu ve Sarıgül’ü kızdırabilir, ama bildiklerim kamuoyunun da bilmesi gerekenlerdir.
Anlamlı bir sözle bitireyim.
“Yere düşen kaldırılır, ama gözden düşen kaldırılamaz”