Her şey Rusya’nın Karabağ’da yeni bir savaş için bir süre önce Azerbaycan’a yeşil ışık yakmasıyla başladı.
Böylelikle Azerbaycan ordusunun operasyonuyla Bakü’nün, zaten tarihi ve hukuki olarak kendisine ait Karabağ’ı tamamen geri almasının önü açılıyor.
Tam 6 gün önce Azerbaycan’ın Karabağ’da yeni bir operasyona başlayacağını yazmıştım.
Tabi ki sahadaki gelişmeleri yakından izliyordum, ama bu öngörümün birkaç temel nedeni vardı.
Birinci neden, Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın tıpkı 3 yıl önce olduğu gibi yeniden ABD ve Fransa’nın başını çektiği Batı’ya yönelmesiydi.
Ama Paşinyan bu kez attığı adımlarda kararlıydı.
ABD’deki Ermeni diasporasının, Paşinyan adına Kongre ve Beyaz Saray ile ilişkileri kuran, görüşmeleri yürüten 3 önemli ismi, Ermenistan’ın Rusya’dan uzaklaşmasının altyapısını hazırlıyordu.
Rus istihbaratı bu görüşmeleri yakından izlemiş, Paşinyan’ın ABD güdümüne girmekte kararlı olduğu bilgisini Putin ile paylaşmıştı.
Yaklaşık 1 yıldır devam eden bu süreçte sona gelindiğinin en somut örneği, ABD-Ermenistan ordularının ortak tatbikatı oldu.
İkinci neden de buydu.
Toplam asker sayısının 200 olduğu söz konusu tatbikata 73 Amerikan, 127 Ermeni askeri katıldı.
Aslında tatbikat değil de eğitim diyebileceğimiz bu etkinlik, 2 ülkenin de tarihinde bir ilk olarak kayıtlara geçti.
Rusya’ya karşı olduğu her halinden belli bu tatbikat, aslında bir semboldü.
Dolayısıyla bu adım, Ermenistan’da askeri üssü bulunan ve Erivan ile müttefik olan Rusya’nın Devlet Başkanı Putin’i çok kızdırdı.
Diğer neden ve bardağı taşıran damlalardan biri de Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın eşi Anna’nın, Ukrayna ziyaretiydi.
Anna Paşinyan’ın Kiev’de Rusya karşıtı bir konuşma yaptı ve ‘Savaşta Ukrayna’nın yanındayız’ dedi.
Beraberinde getirdiği yardımları sunarken de bunun devam edeceğini söyledi.
Bu da Putin’i çok öfkelendirdi.
Rusya’dan yapılan uyarılara, hatta Ermeni Büyükelçi’nin Dışişlerine çağrılmasına rağmen Paşinyan geri adım atmadığı gibi aksine Rusya karşıtı demeçler verdi.
ABD ve Fransa ile gizli görüşmelerini sürdürdü, sürdürüyor.
Nihayet 12 Eylül’e geldiğimizde Putin, çok sürpriz bir açıklama yaparak (Aslında Kremlin’e çok yakın bir gazeteciye önceden verilmiş bir soru üzerine), “Ermenistan yönetimi Azerbaycan'ın Karabağ üzerindeki egemenliğini kabul etti. Ermenistan'ın Rusya ile ittifak durumundan vazgeçtiğini düşünmüyorum. Ermenistan ve Paşinyan'la problemimiz yok” dedi.
Putin’in ilk cümlesi her şeyi anlatıyordu.
Açıkça ‘Azerbaycan Karabağ’ı alabilir diyordu.
Son iki cümlesi ise ABD ile bize karşı iş çevirmekten vazgeçin, yoksa birinci cümlem hayata geçer uyarısıydı.
Bu gelişmeler yaşanırken, Karabağ’da korsan bir devletçik kurmuş ve sözde cumhurbaşkanı seçmiş Ermenilere destek için ağır silahlı ve zırhlı araçlarla yaklaşık 9 bin Ermenistan askeri, Hankendi ve civarına geçmişti.
Bu resmen konvansiyonel bir savaşa hazırlık anlamına geliyordu.
Karabağ’daki Ermeni güçlerin tacizlerine, saldırılarına ve yolları mayınlama çalışmalarına karşılık veren Azerbaycan ordusu ise operasyon için son hazırlıklarını yaptı.
Bu hazırlıklara Türkiye, 2020’de olduğu gibi destek verdi.
Yaklaşık 1 hafta önce de Karabağ’daki Rus Barış Gücü askerleri de tarafsız kalacaklarının göstergesi olarak kışlalarına çekilerek devriye, nöbet ve kontrol gibi rutin görevleri bıraktılar.
Azerbaycan Devlet Başkanı Aliyev’in, Karabağ’daki Ermenilerin durumuna ilişkin bir soruya verdiği, “Kalırlarsa Azerbaycan vatandaşı olacaklar. Ama bunu istemezlerse gidecekleri yer belli” yanıtı da aslında gelişmelerin habercisiydi.
Azerbaycan için Karabağ’ı geri alma fırsatı bu kez doğdu, ama bu kolay olacak mı?
Olursa Karabağ’da hemen sükûnet sağlanacak mı?
Şimdi gelelim büyük resme ve soruları buradan yanıtlayalım.
Ukrayna’da, Rusya’ya karşı istediği sonucu bir türlü alamayan ABD, yeni cepheler açma peşinde.
Verilen onca silah ve füzeye rağmen Ukrayna ordusu başlattığı karşı saldırıda ilerleme sağlayamadı.
ABD alternatif çözümleri işte bu yüzden daha hızlı bir şekilde devreye sokmak istiyor.
Rusya’yı güneyden kuşatma planlarının bir parçası olarak yeni cephe Ermenistan-Azerbaycan hattı.
Karabağ’da yürütülecek bir savaş için ABD, Ermenistan’a silah göndermenin hazırlığını tamamladı.
Sadece silah değil paralı askerlerin de (PKK-YPG’li teröristler dahil) cepheye sürülmesi de plan kapsamında.
ABD’nin, Paşinyan’a yaptığı ve büyük oranda kabul gören önerisi, “Rusya’dan kurtulmanın ve Batı kampına katılmanın yolu Ruslara direnmekten geçer. Ukrayna’ya olduğu gibi size de silah ve para verir, kol kanat gereriz” şeklinde.
İşte bu noktada devreye İran giriyor.
Dikkat edilirse ABD, İran ile bir anda ilişkilerini yumuşattı.
Ne tesadüftür ki, uzun süredir serbest bırakılmayan 6 İran asıllı ABD vatandaşı, Tahran’dan Washington’a tam da bu süreçte gönderildi.
Karşılığında ABD, İran’ın bloke edilmiş 6 milyar dolarlık varlığını serbest bıraktı.
İki ülke arasında başka bazı gelişmeler daha var.
Ama bunları İran Dışişleri Bakanı Abdullahiyan’ın açıklamaları üzerinden okumak daha doğru olur.
İranlı Bakan, Karabağ’da yeni bir savaş istemediklerini dile getirdi.
Tahran her ne kadar Karabağ’ın Azerbaycan’a ait olduğunu söylese de Ermenistan’a dolaylı desteğini sürdürmekten geri kalmıyor.
Çünkü çıkarlarını o yönde görüyor.
Nahcivan ile Azerbaycan arasında kurulacak karayolu bağlantısı Zengezur Koridorundan rahatsızlık duyan İran, ayrıca kendi sınırları içindeki 35-40 milyon Azerbaycan Türk’ünün de Bakü ile yakınlaşmasından korkuyor ve bunu hep bir tehdit olarak görüyor.
Dolayısıyla, ABD’nin Ermenistan’a göndereceği silahların önemli bir bölümünün İran üzerinden aktarılması planı devrede.
ABD’nin, aniden İran ile ilişkilerini yumuşatmasının bir diğer nedeniyse güçlü Moskova-Tahran ilişkilerini bozmak.
İran’ın diplomasi politikalarını tanıyanlar, Tahran’ın ilişkileri, sorunları, görüşmeleri, gizli ilişkileri zamana yayarak herkesi oyalayabilme kabiliyetini bilecektir.
ABD’nin, Rusya’yı güçten düşürme hesaplarında yeni cephelerden ikisinin de Kazakistan ve Kırgızistan olması kuvvetle muhtemeldir.
Böylelikle ABD, Ukrayna’dan başlayarak Güney Kafkasya üzerinden geçip orta Asya’da biten yeni bir kuşak oluşturmanın derdinde.
Bunu, ABD’nin Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği’ni dağıtmayı hedefleyen ‘Yeşil Kuşak’ projesinin yeni versiyonu olarak görebiliriz.
Başka bir deyişle Rusya’yı geniş bir cephede oyalama ve güçten düşürme hedefi.
Yeni Karabağ Savaşı’ndan en çok rahatsız olan ise Avrupa Birliği.
ABD ve Fransa ile Paşinyan’ın gizli görüşmelerini bilen Avrupa Birliği Konseyi Başkanı Charles Michel, Aliyev ve Paşinyan’ı birçok kez Brüksel’de bir araya getirdi.
Michel’in yakın danışmanlarından biri iki hafta önce sorumu yanıtlarken önemli şeyler söylemişti.
Buna göre, Michel’in amacı, sadece yeni bir savaşı engellemek değil, aynı zamanda Ukrayna’da olduğu gibi Avrupa Birliği’nin bir kez daha ABD’nin peşine takılmak zorunda kalmasını önlemekti.
Çünkü Ukrayna’daki savaşın askeri, mali, siyasi ve diplomatik faturasının önemli bir kısmı Avrupa Birliği’ne çıkmıştı.
Karabağ’da savaş ne kadar sürerse sürsün, Türkiye kardeş Azerbaycan’ın yanında durmalıdır ve duracaktır da.
Atatürk’ün, “Azerbaycan’ın sevinci sevincimiz, üzüntüsü üzüntümüzdür” sözüne uygun davranmak, işgal altındaki topraklarını geri alacak Azerbaycan’a karşı bir görevdir.