ABD'den Türk üreticilere: Rusya’ya sebze ve meyve satmayın

Gürbüz Evren

2 Ağustos 2017’de yürürlüğe giren ve kısaca CAATSA denilen ‘Amerika Düşmanlarına Yaptırımlarla Mücadele Yasası’, Amerika Birleşik Devletleri tarafından hizaya getirmek istediği ülkelere karşı yeni bir silah olarak kullanılıyor. 

Aslında CAATSA yasası, ABD'nin ulusal güvenliğine ‘tehdit’ olarak değerlendirdiği İran, Rusya ve Kuzey Kore'ye karşı yaptırımların uygulanmasını öngörüyor. 

Ama yasanın 231. maddesi, Rusya ile savunma ve istihbarat alanlarında çalışan kişilere karşı da yaptırımı içeriyor. 

Bu yaptırımlar, Rusya için veya onun adına çalışan kişilerle bilerek "önemli işlem" yapan gerçek ve tüzel kişiler için de geçerli olabiliyor. 

Amerikan Yönetimi, Rusya’dan S 400 Füze Savunma Sistemi alan Türkiye’yi birçok kez CAATSA ile tehdit etmişti. 

Nisan 2021’de ise Savunma Sanayii Başkanlığı (SSB) ve kuruluşun Başkanı İsmail Demir de dahil 4 üst düzey yetkilisine yönelik CAATSA yaptırımları yürürlüğe sokulmuştu. 

Bu yaptırımlar SSB’nin ABD'den ihracat lisansı alamayacağını, ABD'nin ve bağlantılı olduğu uluslararası finans kuruluşlarının kredilerinden faydalanamayacağını öngörüyor. Ayrıca yaptırım listesindeki kişilerin varsa ABD'deki mal varlıkları dondurulmasını ve bu kişilere vize kısıtlamalarının getirilmesini de kapsıyor. 

F-16 savaş uçaklarını vermemek için direten ABD, Rus yapımı savaş uçakları alması durumunda Türkiye’nin CAATSA yaptırımlarına tabi tutulabileceği uyarısında da bulunmuştu. 

Aynı ABD, şimdi de Türk sebze ve meyve üreticilerini gizliden gizliye tehdit etmeye başladı. 

Bilindiği üzere Antalya, Adana ve Mersin, Rusya’ya yönelik sebze ve meyve ihracatının merkezi durumunda. 

Isparta ve Burdur da Antalya, Mersin, Adana kadar olmasa da sebze ve meyve ihracatında önemli kentlerden sayılıyor. 

Geçtiğimiz yıl bir düşüş olsa da önceki yıllarda, örneğin 2021’de Rusya’ya yaklaşık 900 milyon dolarlık meyve sebze ihracatı yapıldı. 

ABD Ankara Büyükelçiliği Ticaret Servisi yetkilileri Antalya, Adana ve Mersin’e 2021-2022 yıllarında, sonuncusu kasım ayında olmak üzere 3 kez gittiler. İhracatçıları ve üreticileri ziyaret ettiler. 

Onlara, ABD ve AB’nin Rusya’yı cezalandırmak için yüzlerce yaptırım kararını uygulamaya aldığını anlattılar. 

Ayrıca Rusya ile iş yapan ülke ve kuruluşları da önce uyardıklarını, devam edenlere de yaptırım uyguladıklarını söylediler. 

Türk sebze ve meyve üreticilerinin ise cezalandırılması gereken Rusya’yı, ürünlerini göndererek ödüllendirdiklerini savundular. 

Rusya ile ticari ilişki yürütenleri cezalandırmak için kullandıkları CAATSA’yı ayrıntılarıyla anlatarak, "Dikkat edin siz de bu yasanın kapsamına girebilirsiniz. Başınıza olmadık işler gelebilir" yönünde inceden mesaj verdiler. 

Hem de bu mesajı, tercüman kullanmadan, Türkçe konuşabilen bir Amerikan diplomatın ağzından ilettiler. 

Rusya’ya mal satmayalım da ne yapalım? Ürünlerimizi ABD mi alacak? diye soranlara da “Rusları beslemeyin. Türkiye’de halk, sebze ve meyvenin çok pahalı olduğundan yakınıyor. Rusya’ya göndermek üzerine iç piyasaya sürerseniz fiyatlar düşer, insanlarınız da ucuz meyve ve sebze alır” diyerek yol da gösterdiler. 

“Aman Gürbüz Bey, adımızı yazma” diyen bizimkiler de Anadolu insanının misafirperver özelliğine uygun davranarak, kendilerini üstü kapalı tehdit eden Amerikalılara tabak tabak meyve sundular. 

Söz konusu Amerikan yetkililerden önce Türk üreticileri, ihracatçıları tehdit etme yolunu, Adana’daki ABD Konsolosu Amanda Pilz açtığını öğreniyoruz. 

Pilz, Adana’daki sebze ve meyve üreticilerini birçok kez ziyaret ederek, Rusya pazarı konusunda uyarılarda bulunmuş. 

Diplomat olduğunu unutup, ‘sömürge valisi’ gibi davranan konsolosun ihracatçılara, üreticilere, ‘Rusya’ya ihracat yapmayın’ deme hakkını kendinde görmesi kabul edilebilir değildir. 

Rusya ile anlaşmak için 3 kez masaya oturmaya hazırlanan Ukrayna’yı engelleyen ABD, savaşı uzatmak için her şeyi yapıyor. 

Böylelikle en büyük rakiplerinden biri olan Rusya’yı zayıflatmayı hedefliyor. 

Bu süreçte herkesi yanında isteyen ABD, Rusya ile ticari ilişkiler yürütenleri ise cezalandırmaktan ya da tehdit içerikli mesajlar vermekten çekinmiyor. 

Özetlemek söylemek gerekirse; Türkiye’nin Rus turistlere kapılarını kapatmasını birçok kez açıkça isteyen ABD, şimdi de Rusya’ya sebze ve meyve satan Türk üreticileri ziyaret bahanesiyle tehdit edebiliyor. 

ABD, bu talebini yakında resmi ağızlardan iletirse kimse şaşırmasın.