Bu Devran Böyle Gitmez, Gidemez!
Adına adalet dedikleri terazinin iplerini kesip, mahkeme salonlarını iktidarın arka odasına çeviriyorlar. Belediye başkanlarını tehdit ediyor, gazetecileri zindana atıyor, muhalif siyasetçileri kumpas davalarıyla susturmaya çalışıyorlar. Seçmen iradesini çiğneyip, kayyumlarla şehirleri teslim alıyorlar. Sonra da dönüp diyorlar ki: "Burası bir hukuk devleti."
Hadi oradan! Hukukun yalnızca güçlüye çalıştığı yerde adalet yoktur. Hakkını arayanın terörist ilan edildiği yerde demokrasi olmaz. Seçmenin oyuyla gelen, masa başında verilen kararla gönderiliyorsa, orada halkın iradesinden bahsedilemez.
Peki biz ne yapıyoruz? Muhalefet partiler halkın sesi olarak, bu büyük haksızlığın karşısında ne yapıyor? Kendi içimizde küçük hesaplar peşinde koşarak, birbirimize laf yetiştirerek, kendi dar dünyamızda boğularak mı bu düzeni değiştireceğiz? Yoksa artık gerçekten bir araya gelip, iktidarın bize biçtiği rollerin dışına çıkacak mıyız?
Çünkü mesele artık bir partinin, bir liderin, bir hareketin ötesine geçti. Mesele Türkiye’nin geleceği. Bugün sustuğumuz her şey, yarın başımıza adalet diye çökecek. Eğer muhalefet olarak bir araya gelmezsek, bu gidişata dur demezsek, yarın hak, hukuk, adalet kavramları sadece tozlu raflardaki eski kitaplarda kalacak.
Farklı görüşlerimiz olabilir, yöntemlerimiz ayrışabilir ama hak, hukuk, adalet dediğimizde tek ses çıkarmak zorundayız! Çünkü hukuksuzluk, bir kez normalleşti mi herkesi yutar. Bugün "bana dokunmuyor" diyerek sessiz kalan, yarın kapısına dayandıklarında kimsesiz kalır.
Üstelik sadece dışarıdan gelen baskılar değil, içerideki tartışmalar da bizi zayıflatıyor. Küçük ayrılıkları büyütüp, birbirimize düşerek vakit kaybediyoruz. Oysa biz birbirimizle değil, bu adaletsiz düzenle mücadele etmeliyiz.
O yüzden buradan açık söylüyorum: Muhalefet bölünerek değil, birleşerek kazanır! Kendi içimizdeki tartışmaları bir kenara bırakıp, bu düzene karşı tek bir cephe kurmadıkça, baskı daha da artacak.
Bu devran böyle gitmez, gidemez! Ama değişmesini istiyorsak, biz değişmeliyiz. Daha cesur, daha kararlı, daha dik durarak… Çünkü biz bir araya gelmezsek, onlar bizi tek tek susturacak!