Müjdeyi duydunuz mu? Artık zenginiz. Öyle böyle değil, tek maaşla lüks hayat kapımızda. Asgari ücret arttı ya, hepimizin hayatı bir anda değişti. Mesela artık her gün bir simit fazladan alabiliyoruz! Üstelik yanına bir de çay eklersek, tam bir "kraliyet kahvaltısı" yapıyoruz. Lüks hayatın tanımı değişti!
Ev kirası mı? Aman canım, onun ne önemi var? Simidimiz var ya! Çocuğun ayakkabısı delinmiş, faturalar birikmiş, maaş yattığı gün bitmiş... Bunlar hep ayrıntı. Önemli olan, simitle çayımız tam. Bir de şükredin diyorlar, hakkınızda hayırlısı. Zaten zenginliğin ilk adımı şükür değil mi?
Hadi bir adım daha atalım. Maaşı bölü 30 yapıp bir günümüzü hesaplayalım. Çıkan rakamla ne yapabiliriz? Bir paket makarna mı, yoksa bir kilo patates mi? Bakın, ne güzel alternatiflerimiz var. Çeşitlilik içinde yaşıyoruz resmen. Ama tabii, "şatafatlı yaşam" tehlikelidir. Çok alışmamak lazım.
Bu müjdeyi verenler acaba hiç markete girdiler mi? Ya da bir gün asgari ücretle yaşadılar mı? Hayır, zannetmiyorum. Yoksa bir çocuğun çikolata isteyememesinin, bir annenin dolabı açınca çaresizce kapatmasının ne demek olduğunu bilirlerdi. Ama onların dünyasında her şey çok güzel. En azından öyle diyorlar.
Olsun, biz alışığız. Güleriz ağlanacak halimize. Simidimizi elimizde döndürüp şaka yaparız. Ama unutmasınlar, bu şakanın acısı derinde bir yerde duruyor. Çünkü biz sustukça, onlar görmedikçe, acı gerçeği ironiyle anlatmaya devam edeceğiz.
Ve bir gün, bu kahkaha bir çığlık olacak. Simitle değil, insanca yaşamak için...