Türk Cumhuriyetleri dünyası 48 saattir bir itirafla çalkalanıyor.
Sovyetler’in yıkılışından sonra Türk dünyasının en güçlü lideri sayılan Nursultan Nazarbayev, “Gizli bir eşi olduğunu ve ondan iki çocuğunun bulunduğunu” açıkladı.
Daha doğrusu “Hatıra” kitabında bunu kendisi itiraf etti.
17 yıl önce çırılçıplak fotoğraflarını görmüştüm
Herkes için büyük bir sürpriz oldu ama benim için hiç değildi.
Çünkü bu benim 17 yıldır bildiğim ve sakladığım bir sırdı.
Üstelik delilini kendi gözlerimle görmüştüm.
İkisinin yan yana çırılçıplak çekilmiş bir fotoğrafında…
Şimdi Nazarbayev bunu kendisi itiraf ettiğine göre ben de anlatabilirim.
Nazarbayev'in 2018 yılındaki Türkiye tatilden (Fotoğraf: DHA)
Biliyordum, 17 yıldır sakladığımız bir sırdı
Yıl 2006…
Hürriyet’in Bodrum muhabiri Yaşar Anter aradı.
“Ertuğrul Bey yılın olayını yakaladık” dedi.
Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbeyev yazları tatilini Bodrum’da geçiriyordu.
Torba civarında bir koyda yatta denize giriyormuş.
Yaşar Anter’in Bodrum bürosu bunu haber almış ve çevredeki ormanın içinden teknenin bulunduğu koya yaklaşıp fotoğraflarını çekmiş.
Fotoğrafı size anlatayım.
Çırılçıplaktılar, denizden çıkmış kurulanıyorlardı
Nazarbeyev ve yanında çok güzel bir kadın vardı.
40 metrelik bir motor yatın arka sahanlığından denize girmişler ve çıktıktan sonra kurulanırken çekilmişti fotoğraflar.
Etrafında korumalar vardı.
Her ikisi de mayolarını çıkarmış kurulanırken çekilmişti fotoğraflar.
Yanındakinin sevgilisi olduğu çok açıktı.
O zamanlar hafiften bir sevgilisi olduğu ve kızın Kazakistan Güzellik Kraliçesi seçildiği fısıltıları vardı.
Fotoğraflar çok netti…
Yani Paris Match’ın falan üzerine atılacağı kalitedeydi.
The Crown
Netflix’te The Crown’u izlerken o fotoğrafları hatırladım
Netflix’te yayınlanan The Crown dizisinin son bölümünde Lady Di’nin paparazziler tarafından fotoğraflarının çekildiği sahneleri seyrederken Yaşar’ın bu fotoğrafları aklıma geldi.
Dün sabah uyandığımda Kazakistan’dan gelen haberleri okuduğumda Yaşar Anter’in bu fotoğrafları aklıma geldi.
O günü hiç unutamadım.
Aydın Doğan arayıp “Kullanmayalım” dedi
Aydın Doğan aramış ve aynen şunu söylemişti:
“Ertuğrul, bu fotoğrafları yayınlamayalım. Türkiye ile Kazakistan’ın ilişkileri çok iyi, birçok Türk Cumhuriyeti başkanı tatillerini Türkiye’de geçiriyor. Bunu bozmayalım…”
Tabii gazeteci olarak bana kalsa bir saniye durmaz yayınlardım.
Fotoğrafı yayınlamadık.
Nazarbayev'in eşi Sara Nazarbayev
Bugüne kadar yan yana tek fotoğraf yayınlanmadı
Dün Yaşar’ı aradım ve “Hadi yayınlayalım artık o fotoğrafları” dedim.
“Söz verdim ve ayrıca artık Sözcü’de çalışıyorum. Onlara sormada bir şey yapamam” dedi.
Yaşar’a dedim ki, “Kendisi bu ilişkiyi açıkladı, artık yayınlayabilirsin…”
Ama ikna edemedim. Nazarbayev’le ikinci eşinin bugüne kadar birlikte çekilmiş tek fotoğrafı görülmedi.
Kazakistan’da kanunen mümkün mü bilmiyorum.
Ama Nazarbayev olunca herhalde mümkün oluyor.
Ama Nazarbayev’in tek adamlıktan gelen eski gücü artık yok. Kendisine hayat boyu verilen birçok hak ve imtiyaz geri alındı Parlamento tarafından.
Herkes bilsin ki Türk dünyasında günün paparazzilik olayının, birlikte; hem de çıplak çekilmiş tek fotoğrafı Sözcü gazetesinin muhabiri Yaşar Anter’in elinde…
Elinde çiçek, havaalanında onu karşılayanlar arasındaymış
Çektiğimiz fotoğrafın hikayesini de 17 yıl sonra öğrendik.
Kadının adı Asel İsabeyeva’mış.
Onu ilk defa Kazakistan’ın güneyindeki Taldikorgan şehrine yaptığı ziyarette görmüş.
Uçağın kapısında onu elinde çiçekle karşılayanlar arasındaymış.
Tabi, ülkenin “tek adamı” gelince, karşılamak üzere şehrin en güzel kızlarını kırmızı halının ucuna getirmişler.
Kızı çok beğenmiş. Gerisini Nazarbayev şöyle anlatıyor:
Asel İsabeyeva
“Bir gün gazetede güzellik kraliçesi olduğunu okudum”
“Bir gün gazetede onun Kazakistan Güzellik Yarışması’nı kazandığını okudum. Öyle buldum kendisini…”
Arkasındaki cümle de ilginç:
“Yıllardır süren zihinsel yalnızlıktan onun sayesinde kurtuldum…”
Bunlar 2000’li yılların ilk yarısında olmuş.
Demek ki Yaşar Anter onları daha ilişkilerinin başında yakalamış.
İyi habermiş hakikatten…
Ne yazık ki 17 yıl “Elimizde kaldı…”
Bir numara “Fatih Terim Fonu”; iki numara “entelektüel Üç Maymun”
Kim demiş entelektüeller magazin sevmez diye…
Şu gazetecilik hayatımda öğrendiğim şeylerden biri, ülkenin en aydın en entelektüel diye bilinen inşalarının magazin olaylarına ne kadar düşkün olduğuydu.
İşte son örneği…
Dün internet haber sitelerinin okunmalarına baktım.
Bir numara, yani en çok okunan haber, hâlâ “Fatih Terim Fonu” haberleri.
Ya iki numara?
Nuri Bilge Ceylan ile Zeki Demirkumbuz arasındaki “Üç Maymun” polemiği…
Yani ne İsrail-Hamas savaşı, ne asgari ücret, ne CHP-İYİ Parti görüşmeleri, ne İletişim Başkanlığı’nın Amerikan Fox televizyonunun bizimle hiç ilgisi olmayan Filistin haberini yalanlama haberleriydi…
Bence bu çok iyi ve çok sağlıklı bir şey.
En azından insanı daha az hasta eden şeyler.
Seviyorum seni Upper Cihangir aydını…
Magazin sevdanı daha da çok seviyorum.
Bence Tuğrul Eryılmaz da bu işe dalmalı.
Çok ekmek var bunda; seviyeli magazin gazetecileri için.
T24'ün Düzeyli Magazin yazarı, Tuğrul Eryılmaz
Teoman’ın seçimi: Selçuk Yöntem mi, İbrahim Sadri mi?
Teoman’ın Cihangir sokaklarındaki arayışı devam ediyor.
Laikçi aydınlarla meselesini hallettikten sonra şimdi beş yıldızlı otel lobilerine daldı.
Türkiye’nin önde gelen caz piyanisti ve bestecilerinden Genco Arı ile bir single çıkardı.
Özdemir Asaf’ın 100’üncü yılına atıfla bir parça yapmışlar.
Adı “İmiş, Bahçede…”
Fonda Genco Arı piyano çalıyor.
Teoman önde, Özdemir Asaf’ın “İmiş” ve “Bahçede” şiirlerini okuyor.
Beş yıldızlı otel lobisi nostaljisi
Ben otel lobilerinin müziklerini severim.
Bana sanki, öyle beş yıldızlı bir otel lobisinde, elimde viskim ve hafif Ferdi Özbeğen havasında bir şiir dinletisi tadı verdi.
Tabii riskli bir iş yapmış.
Neticede ikinci sınıf bir İbrahim Sadri olma tehlikesi de vardı.
Allah’tan sınırından dönmüş.
Son bir ay içinde ikinci defa yapıyor bunu, tavsiyem bu şiir okuma işinden vazgeçmeli…
Ya İbrahim Sadri, ya Selçuk Yöntem
Yine de Türkiye’nin beş yıldızlı otel lobisi dönemlerini hatırlamak isteyenler “retro”lara güzel bir nostalji olabilir…
Sadece şunu söyleyeceğim.
Bu şiir okuma işinde ya daha popüler İbrahim Sadri olacaksın, ya daha entelektüel Selçuk Yöntem…
Arası yok…
O nedenle, ben Teoman’ın yerine olsam, Feridun Düzağaç hazinesinden çıkmazdım.
Geçen yıl söylediği Alev Alev hâlâ en çok dinlediğim şarkılar arasında…
Bak işte o işi çok çok iyi yapmıştı Teoman.