"Partim adına konuşuyorum" dedi ve Enes konusunda şunları söyledi

Ertuğrul Özkök

Önceki akşam TV100’de Cengiz Semercioğlu ile birlikte yaptığımız programda ilginç bir gelişme oldu.

Kaldığı yurttaki sıkıntıları nedeniyle intihar eden Enes Kara konusunu tartışıyorduk. Ben videoyu seyredemedim. İçin kaldırmadı. Ama deşifre edilmiş metni okudum. Herkes gibi mahvoldum.

Konuşmam sırasında şunu söyledim:

“Gerek bu, gerek okul öncesi Kuran eğitimi konuları söz konusu olunca benim gibi insanların üzerinde bir baskı oluşuyor. Aman bu dini bir konu biz buna girmeyelim diyoruz. Korkuyoruz yani bu özgürce tartışmayı. Oysa bunların dinle alakası yok. Sosyal birer konu bunlar ve hepimizin çocuğunu ilgilendiriyor. Tartışmaktan çekinmemeliyiz..”

İşte tam sırada AKP Parti Sözcüsü Ömer Çelik programa bağlanmak istedi ve bağlandı.

Konuşmasının bir yerinde şöyle bir şey söyledi:

“Benim kurumsal bir kimliği var. Burada kendi adıma konuşmuyorum. Partim adına konuşuyorum.”

Bu ifadeden sonra söylediği sözler bana daha da önemli göründü. Çocuklarımızın, kadınlarımızın hayatına mal olan konularda ortak bir zemine oturabiliriz umuduna kapıldım.

O nedenle Ömer Çelik’in dün akşam söylediklerini ağzından özetliyorum:

İSTER MUHAFAZAKAR İSTER

LAİK OLSUN TOPTAN SUÇLAMA YANLIŞ

(*) “Herhangi bir yerde bir olay olduğu zaman topyekün dindar kesimin ya da laik kesimin ya da muhafazakar kesimin ya da solcuların ya da liberallerin bu şekilde etiketlerle toptan suçlamanın sağlıklı bir toplum yapısı açısından doğru değil.”

(*) “Çocukların hayatları, şiddete uğrayan kadınların hayatlarını sürekli olarak bir takım ideolojik hesaplaşmaların, bloklar arasındaki kavgaların ürünü olarak konuşuyoruz Bu da yanlış.”

BU ÇOCUKLAR VE KADINLAR BIRAKTIKLARI MEKTUPLARDA BİZE BAŞKA BİR ŞEY SÖYLÜYOR

(*) “Bu çocukların, bu kadınların bıraktıkları mektuplara bakarsanız onlar bize başka bir şey söylüyorlar. Kendi hayatlarına sahip çıkmak, medeni bir toplum içinde yaşamak istediklerini söylüyorlar. Bu mesajları böyle almak yerine bunları bir takım ideolojik kampların kavgasına çevirdiğimizde bir olayda birilerinin çıkıp dindarları bir başka olayda başka birilerinin sekülerleri suçladığında veya muhafazakarları suçladığında bu baştan aşağı başka bir tartışma haline geliyor.”

HER KESİMİN ÖNYARGISI VAR

BUNLARDAN KURTULMAMIZ LAZIM

(*) “Önce böyle konularda demokratik bir üslubu yerleştirmemiz gerekiyor.

(*) “Demokratik tartışma açısından baktığımızda görüyoruz ki her kesimin kendine ait bir önyargısı var. Önce bu önyargıların ayıklanması gerekir.”

MUHALEFET ENES KONUSUNDA

ŞUNU SÖYLÜYORSA DOĞRUDUR

(*) Enes Kara olayında şu söyleniyorsa tamamen doğrudur. Bu öğrenci evlerinde, yurtlarında denetimlerin yapılması, buralarda kalan çocukların üniversiteler tarafından takibinin yapılıp bunlara psikolojik destek verilmesi gibi konular tabi ki siyasetin ve bunu tartışanların gündeminde olacaktır.

BÜTÜN LAİKLER SUÇLUDUR DEMEK TE

BÜTÜN DİNDARLAR SUÇLUDUR DEMEK DE

TÜRKİYE’Yİ HEPİMİZİ ZEHİRLİYOR

(*) “Ama birisi çıkıp hangi olayda olursa olsun ‘Bundan topluca seküler kesim, laik düşünceye sahip kesimler suçludur’ veya ‘Dindar kesim’ veya “Muhafazakar düşünceye sahip kesimler suçludur’ derse, bu düşüncenin hiçbir kıymeti harbiyesi yok. Türkiye’yi zehirleyen işte düşüncedir ve bunu bir kenara bırakmak lazım.”

RADİKALİZM, YOBAZLIK VE

KİNDARLIK ŞURADA BAŞLIYOR

(*) “Şu söyledikleri, ‘Doğru söylüyor ama acaba samimi mi’ diye sorgulanırsa ben de şunu derim: Hiç birimizin elinde samimiyet ölçer yok. Neticede biri doğru bir şey söylüyor ve yapıyor, bir başkası bunun bir de arkeolojisini yapıp, niyetini sorgulamaya başladığı zaman orada fanatiklik de başlıyor. Radikalizmin, yobazlığın, kindarlığın başladığı yer de burasıdır.”

BU OLAYDA TARTIŞMAYI

HUSUMETE ÇEVİRMEYELİM

(*) “Böyle olaylarda tabi ki siyasetin de dilinin dikkat etmesi gereken şey şudur. Demokratik toplumda rekabet olur. Ama demokratik toplumdaki tartışmayı husumete çevirmemek lazım.”

ŞU OKULLAR TOPTAN YASAKLANSIN

DERSEK MERDİVEN ALTINA İTERİZ

(*) “Cumhuriyet tarihinde şunu yaşadık. Bazı grupların okulları topyekün yasaklansın dendiğinde, bunları yasaklamış olmadık, tam tersine onları merdiven altına ittik.”

ATATÜRK’ÜN DİN EĞİTİMİ BİZİ

DAEŞ VE EL KAİDEDEN KORUDU

(*) “İki tarafın da kabul etmeyeceği bir şey söyleyeceğim. Türkiye’de din eğitimi verilmesi laik devlet ilkesinin korunması gereğidir. Zaten Atatürk zamanından beri bizim Türkiye’de doğru din eğitimi vermemiz, bizi DAEŞ gibi El Kaide gibi bir takım insanlık dışı örgütlenmelerin yaygınlaşmasından korumuştur.”

CHP’Lİ SİYASETÇİYE

İTİRAZIM ŞUNDANDIR

(*) “Benim CHP’li bir siyasetçinin çocuklara din eğitim verilmesi karşısındaki görüşüne itirazım şundandır. Okul öncesi din eğitimi için diyor ki ‘Bu bir Orta Çağ zihniyetidir” Siyasetçi olarak görüş belirtecekseniz pedagojik olarak görüş belirtirsiniz , Hiç kimseyi herhangi bir şekilde itham etmezsin, siyasi olarak partinin görüşünü söylersin. Eğer bunu bir aşağılama, bir etiketleme şeklinde yarsan ki geçmişte bunu bir baro da yaptı maalesef, ben işte bu şekildeki beyanlara itiraz ettim. “

SİYASETÇİLERİN DİN HAKKINDA

GÖRÜŞ BELİRTME HAKKI YOK

(*) “Siyasetçi olarak bizim din hakkında görüş belirte hakkımız yok. Biz ister dindar olsun, ister dindar olmasın, herkesin hayatının özgürlüğünün ve bu hayata saygı duyulmasının gerekliğinin çizgisinde dururuz. Bu dini midir değil midir konusu din alimlerin , kanaat önderlerinin meselesidir o bizi ilgilendirmez.”

ÇOCUĞA ÖNCE İDEOLOJİK KİMLİK VERİP

SONRA ŞAHSİYET OLUŞTURAMAZSINIZ

(*) Bugün dünyada temel mesele nedir biliyor musunuz, çocuklara önce ideolojik kimlik verilip, sonra o kimliğin üzerine bir şahsiyet oluşturulmaya çalışılıyor. Oysa tam tersinin olması gerekir. Çocuklar önce eğitim yoluyla bir şahsiyet edinirler, onun üzerine bir ideoloji edinilecekse onlar kendileri edinirler.

İster muhafazakar olsun ister seküler bir çok ailede bunu görüyorum.

ÇOCUĞA ÖNCE ŞAHSİYET KAZANDIRALIM

BIRAKALIM İDEOLOJİYE KENDİ KARAR VERSİN

(*) “Bu çocuklar nasıl şahsiyet kazanır? İyi kitap okusun, iyi müzik dinlesin, iyi film seyretsin, iyi spor yapsın. Bir çocuğun şahsiyetinin gelişmesi için bu alanların açılması lazımdır. İşte bu konuda d bir tartışma ve seferberlik başlatalım.”

ŞİDDETE UĞRAYAN KADININ KİMLİĞİNE GÖRE DAVRANIRSAK İNSANLIK BİTMİŞ DEMEKTİR

(*) “Şiddete uğrayan bir kadının kimliğine bakarak tavır belirleniyorsa artık hayat sona ermiş demektir insanlık yok olmuştur demektir. “

ENES KARDEŞİMİZİN HİSSETTİĞİ

BASKI CANIMIZI NE KADAR YAKIYORSA

(*) “Bu kardeşimizin kaldığı yerde kendisini hissettiği baskı ne kadar can yakıcıysa, bir başka çocuğu bir resmin, bir heykelin önünde secde etmeye zorlamak da o kadar can yakıcı. “