Maltepe'deki adamımız ne oldu, bir yandan Falyalı cinayetine dokunur mu?

Ertuğrul Özkök

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Falyalı’ya yapılan suikastle ilgili haberi aldığımda bir arkadaşımın evinde yemekteydim.

Nedense daha o an aklıma Türkiye’den çok uzakta yapılan bir başka suikast geldi. Haiti Cumhurbaşkanın evinde yapılan çok profesyonel bir suikastle öldürülmesi.

Hatırlayacaksınız bu konuda çok ayrıntılı bir yazı yazmıştım. Çünkü bu suikast bir tarafından Türkiye’ye dokunuyordu.

Falyalı’nın öldürülüşünü öğrendiğim anda, içgüdüsel bir refleksle şunu sordum:

“Maltepe’de tutuklu olan o adam ne oldu?” “Bu suikastin bir ucu da o adamdaki bilgilere uzanır mı?”

O adam kim? İlgisi ne anlatacağım.

Fehmi abivari bir komplo teorisi diyebilirsiniz.

Haksız da olmazsınız.

Ama isterseniz şu Haiti dosyasını yeniden açalım ve o günden sonra neler oldu ona bakalım. İlgisi yoksa yeniden kapatırız.

Önce dizinin bundan önceki bölümlerinin kısa bir özeti:

 

ÖLDÜRÜLEN HAİTİ BAŞKANININ KORUMA MÜDÜRÜ

TÜRKİYE’DEN GİDEN 260 M4 SİLAHI KATİLLERE Mİ SATTI

 

Hatırlayın New York Times’ın iddiası şuydu:

Haiti Başkanını öldüren çeteye Türkiye’den 260 uzun menzilli M4 ve el tabancası gitti.

Silahlar hangi tarihte gitti belli değil…

Hangi yolla gitti o da belli değil.

Kim gönderdi bilinmiyor.

Ama alıcısı kim biliniyor.

Adres resmi…Haiti Cumhurbaşkanlığı…

Sipariş Amerikan menşeli savaş silahı M4 ve el silahları…

Tam 260 adet…

Siparişi veren ve alan kişi Haiti Cumhurbaşkanı Jovenel Moise’in koruma ekibinin başkanı Dimitri Herard…

 

 

SABAHA KARŞI SAAT 01.00

BAŞKANLIK SARAYINA GİRİLİYOR

 

 

Şimdi temmuz ayına dönüp filmi oradan başlatalım.

7 Temmuz 2021 günü Haiti Cumhurbaşkanı Jovenel Moise, gece sabaha karşı saat 01’de Haiti’nin başkenti Port- au-Prince’a tepeden bakan evine giren silahlı kişilerce karısı Martine Moise’in gözünün önünde öldürülüyor.

Başkanın üzerinden 26 kurşun çıkıyor.

Saldırganlar Martine Moise’e de ateş edip vuruyorlar ve öldü diye bırakıp kaçıyorlar.

Ağır yaralanan Martine Moise hemen Florida’ya götürülüp tedavi altına alınıyor.

Bu cinayet ertesi gün bütün dünya medyasında yer alıyor.

 

OLAYI ÇÖZEN KÜÇÜCÜK CÜMLE:

“İŞTE BULDUK HEMEN GİDELİM”

 

İşte tam bu noktada çok ilginç bir ayrıntı var.

Küçücük bir cümle…

Başkanın ağır yaralanan eşi, cinayetten sonra New York Times’a verdiği mülakatta şöyle bir şey diyor:

“Bizi vurduktan sonra evi alt üst ettiler. Sonunda içlerinden biri ‘İşte bu’ dedi ve bir kağıdı alıp kaçtılar.”

O güne kadar evde olup bitenler hakkında bildiklerimiz bundan ibaretti. ,

Ancak New York Times bu küçücük cümlenin peşine takılıp müthiş bir gazetecilik yaptı ve sonunda olay patladı.

Katillerden birinin “İşte bu” dediği şeyin sırrı da çözüldü.

Ve olayın arkasından Narcos” dizisinde gördüğümüz Meddelin Karteli gibi bir Haiti Karteli hikayesi çıktı.

Zaten saldırıyı yapanların 6’sı Kolombiya ordusundan emekli kişiler. İki de Haiti asıllı Amerikan vatandaşı var.

 

BAŞKAN O KAĞITTA YAZILI LİSTE

YÜZÜNDEN ÖLDÜRÜLÜYOR

 

Şimdi cinayetten iki dakika sonrasına tekrar dönelim.

Katiller başkan ve eşini öldürdükten sonra evde bulup götürdükleri iki kağıdın sırrı New York Times’ın haberiyle çözüldü:

Haiti Cumhurbaşkanı işte o iki kağıtta yazılı şeyler yüzünden öldürülüyor…

Neydi bu kağıtta yazılanlar…

New York Times ekibinin yaptığı harika gazetecilik sonunda işin aslı ortaya çıkmıştı:

Haiti tam anlamıyla bir uyuşturucu merkezi olmuştu.

Yeni Başkan bu uyuşturucu karteline karşı savaş başlatmaya karar vermişti.

Bu Kartele mensup kim varsa, hiç ayırım yapılmadan, kimse korunmadan belirlenmesini istemişti.

Bunun sonunda bir liste hazırlanmıştı.

Ama listede kimler yoktur ki…

Eski Cumhurbaşkanından, Haiti’nin en ünlü iş insanlarına, eski Cumhurbaşkanının kayınbiraderinden, yeni Başkanın koruma müdürüne kadar onlarca bürokrat, polis, asker insanın ismi vardır.

İşin en ilginci, Başkan Moise, ülkesinde kimseye güvenmediği için bu listeyi Haiti güvenlik yetkilileri yerine Amerikalı yetkililere vermeye karar vermişti.

Katillerin o gece evde arayıp, “İşte bulduk” dedikleri liste budur.

 

O 260 M4 SİLAHIN ADRESİ BELLİ:

BAŞKANLIK SARAYI AMA ALICI KİM

 

New York Times’ın araştırmacı gazetecilerine göre, Haiti Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Birimi Türkiye’den 260 M4 silah satın almıştı.

Bu silahları Haiti Cumhurbaşkanlığı için koruma müdürü Dimitri teslim alınmıştı.

Yani Türkiye’ye gelen siparişin meşru bir gerekçesi ve adresi vardı.

Ancak işin sonraki bölümü o kadar meşru değildi.

Çünkü, bu 240 silah Cumhurbaşkanlığı Muhafız alayında kalmamış, bizzat koruma müdürü Dimitri Herard tarafından ülkedeki uyuşturucu çetelerine satılmıştı.

 

KAYIP 260 SİLAHIN SIRRI

BUGÜN MALTEPE’DE Mİ

 

İşte tam bu noktada olayı Türkiye’ye kadar uzatan ikinci bir gelişme oluyor.

16 Kasım 2021 günü saat 06.55’de İstanbul Hava Limanından transit geçiş yapan bir kişi gözaltına alındı.

Adı Samir Handal’dı…

Üzerinde Haiti, Ürdün ve Filistin olmak üzere 3 pasaport vardı

Samir Handal’ın Haiti Cumhurbaşkanını öldüren ekip içinde olduğu iddia ediliyordu.

İşin ilginç yanı, bu kişi hakkındaki istihbarat İnterpol aracılığıyla ABD’den gelmişti.

O zaman ABD’li yetkililer bu kişiyi nerden oradayken almamışlardı da İstanbul’a bırakmışlardı?

Gözaltına alınan kişi Maltepe Cezaevi’ne kondu.

40 günlük bir gözaltı süresi vardı.

Peki sonra ne oldu?

 

HAITI LIBRE SİTESİNDE

ÇIKAN BİR HABER

Bu silahlarla ilgili bugüne kadar hiçbir açıklama yapılmadı. Yani İçişleri Bakanlığı “Bu haber doğrudur veya yanlıştır” demedi.

Ayrıca Maltepe’deki Samir Handal’ın akıbetinin ne olduğunu da hiç bilmiyoruz.

Bu konudaki tek bilgimiz “Haiti Libre” adlı internet sitesinde 22 Aralık 2021 günü çıkan bir haber.

Başlığı şöyle:

“Samir Handal’ın iadesi uzun zaman alabilir.”

Haberde şöyle bir ayrıntı da var:

Türkiye’nin Dominik Cumhuriyeti’ndeki Büyükelçiliği, Haiti Hükümletinin Samir Haldal’ın iadesi ile ilgili bütün belgelerin kendilerine ilettiğini açıkladı.”

Ancak aynı haberden öğreniyoruz ki, Türkiye ile Haiti arasında suçluların iadesi ile ilgili bir anlaşma yok.

Handal’ın avukatı ve ailesi, suikastle hiçbir ilgisinin bulunmadığını iddia ediyor.

Buraya kadar bildiklerimiz bunlar.

 

HANDAL HALA MALTEPE’DE Mİ

DEĞİLSE NEREYE GÖNDERİLDİ

 

Ancak bilmediğimiz hala çok şey var. Handal ne oldu? Google’da bir araştırma yaptım, yakalanışına dair çok sayıda haber var, ancak ondan sonrası için tek kelime yok.

Yani ne İçişleri, ne Dışişleri bir açıklama yapmış, ne de Türkiye’de kimse bu s orunun cevabını merak etmiş.

Hala Maltepe’de mi? İstihbarat ABD’den geldiğine göre oraya mı iade edildi: Yoksa Lübnan’a gitmesine mi izin verildi.

 

O 260 SİLAH SORUSU

HANDALA SORULDU MU

 

Ama asıl merak ettiğimiz sorular şunlar:

(*) Handal’a sorgulaması sırasında Türkiye’de gittiği iddia edilen silahlarla ilgili soru soruldu mu?

(*) Varsa veya bu haber doğruysa, bu silahlar acaba Türkiye’de resmi görevlilerin bilgisi dahilinde mi Haiti’ye satılmıştır? Durum böyleyse silahların numaraları Interpol’e bildirilmiş midir?

(*) Amerikan menşeli M4 silahlar her ülke tarafından serbestçe satılabilmekte midir?

(*) Yoksa bu silahlar, Irak veya Suriye’den gelip, Türkiye üzerinden illegal yollardan mı Haiti’ye gitmiştir.

ÖNCEKİ GÜN AKLA

GELEN YENİ SORU

 

Tabi önceki gün itibariyle bunlara bir soru daha eklendi:

Kuzey Kıbrıs’taki suikastte kullanılan silahların Haiti’ye gönderilenlerle bir bağlantısı var mı.

Ve geliyorum asıl soruya…

 

İŞİN BİR UCU VENEZUELA’DA

MODURA’YA DEĞİYOR

 

Biraz geriye dönelim ve iki küçük olaya .bakalım.

Venezuela Cumhurbaşkanı Modura’nın bir aile üyesi 2015 yılında Haiti’deki Amerikan DEA (Amerikan Narkotik Şubesi) elemanları tarafından tutuklandı.

Aynı ekip yine Haiti’de Honduras’ın eski Cumhurbaşkanının oğlunu da uyuşturucu kaçakçılığından tutuklamıştı.

Daha önce burada yayınlanan yazımda şunu söylemiştim:

 

BİZ AYDINLATMAZSAK BİR NARCOS

KUZEY KIBRIS DİSİ OLARAK İZLERİZ

 

Görünen o ki, Haiti Cumhurbaşkanının öldürülmesi olayı dünyada bir çok ülkedeki yeraltı dünyalarına dokunacak şekilde genişleyecek…”

Evet çok fazla komplo teorisi kokan bir hikaye…

Ama her gün orada burada gemilerde yakalanan kokain haberlerini okuyunca, bir de sık sık Venezuela’dan gemilere yüklenen uyuşturucu haberleri eklenince, bir de Türkiye’den gönderilen 260 silah hikayesi işini içine girince, Türkiye’de son 3 ay içinde 4 Mafya hesaplaşması, üzerine bir de Polis tarafından İranlı mafya babasına teslim edilip, kemikleri toprağın altından çıkarılan tetikçi olayı binince…

Kuzey Kıbrıs’ta işlenen iki cinayet te olaya baharatını katınca……

Şu gökyüzünün altında her tür komplo teorisi insanın aklına yatıyor.

Evet soru şu:

“Maltepe’deki adamımız ne oldu…”