Hangisini gurur enkazına sokarsınız? Seçilmiş belediyenin mi, özel şirketin kamyonunu mu?

Ertuğrul Özkök

Üç gündür ibret verici bir tartışmayı, kahredici bir münazara olarak izliyoruz.
Ve bu münazara giderek sakilleşiyor…
Münazara konumuz Hatay Havaalanının pistinin onarımı…
Pisti kim onardı…
Depremin ancak 6’ncı gününde tam kullanıma açılabilen asfalt bir pistin onarımını tartışıyoruz…
Ve ne yazık ki konu hala “Basit bir asfalt pist niye ancak bir haftada onarılabildi” sorusuna sıra gelemedi.
Araç mı bulunamadı…
Yoksa emir verecek, koordine edecek biri mi…
 
BİR ANKARA’NIN CÜMLESİ ÖTEKİ
ANKARA’NIN GURURUNA DOKUNDU
 
Özetleyelim…
Depremin üçüncü gününde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş bir açıklama yaptı:
“Büyükşehire ait araçlar Hatay pistinin onarımı için çalışıyor…”
Bu kadar basit, bu kadar yalın bir cümleydi…
Her yıl kilometrelerce asfalt onaran, hafriyat yapan bir yerel kuruluş elinde gelebilecek çok basit bir işe başlamıştı.
Nedense bu cümle Ankara’da birilerinin çok onuruna dokundu…
Oysa böyle bir depremde yapılması gereken ilk işti bu…
Kurtarma ekiplerinin, yardım malzemesinin en hızlı biçimde deprem sahasına geçmesini sağlayacak en acil işti…
Aradan geçen üç gün içinde havaalanına tek araç göndermeyen veya gönderemeyen  bir Afet yönetimi nedense çok sinirlendi bu açıklamaya…
 
KARŞI ATAK: HAYIR PİSTİ  
BELEDİYE DEĞİL İGA ONARDI
 
Böylece aradan 3 gün daha geçti ve sonunda Havaalanı pisti kullanıma açıldı.
Depremden 6 gün sonra uçaklar oraya inerken tartışma büyüdü…
Dün gelinen nokta ise maalesef şuydu:
“Hayır havaalanını Ankara Belediyesi değil İGA onardı…”
İktidarın bütün ağır topları bunu savunmaya başladı…
Oysa hepimiz depremin üçüncü gününde orada çalışan Ankara Büyükşehir Beşelediyesi araçlarını gördük.
Daha sonra İGA’nın araçlarını da gördük.
 
GERÇEK ŞUYDU: BÜYÜKŞEHİR
BAŞLADI IGA TAMAMLADI
 
Gördüğümüz şuydu:
Depremin üçüncü günü Ankara Büyükşehir Belediyesine ait araçlar molozları kaldırmaya başladı.
Daha sonra İGA çalışanları ve araçları geldi, pisti onarma çalışmalarını tamamladı..
Bir yerel yönetimle özel bir şirket arasında harika bir işbirliği…
Önce gelen önce yapılması gerekeni yaptı.
Sonra gelen sonra yapılması gerekeni…
 
EN SONRA DEVLET BÜYÜKLERİ GELDİ,
AMA ARAÇLARLA DEĞİL DİLLERİYLE
 
Oraya son gelen ise Devlet oldu…
Ama devlet araçlarıyla değil, tartışmaları ile geldi.
“Devlet” adına konuşan büyük isimler şimdi var güçleriyle bize şunu söylüyorlar:
“Hayır Ankara Büyükşehir Belediyesi orada yoktu, İGA vardı…”
İyi de başından beri bu olayı televizyonunun başında izleyen milyonlarca insan, gözleriyle gördüklerini inkar mı edecek?
 
ÖZEL ŞİRKETİ GURURUNA YEDİREN DEVLET
SEÇİLMİŞ BELEDİYEYİ KABULLENEMİYOR
 
Bu münazaradan geriye kalacak asıl trajik soru şudur:
Kardeşim İGA dediğin devlet değil…Bir özel şirket. Onun araçlarının havaalanını onarmasını gururuna yediriyorsun da, halkın oylarıyla seçilmiş bir belediyenin araçlarının oraya önceden gelip çalışmaya başlamasını niye gururuna yediremiyorsun?
Çünkü o muhalif bir belediye…
Ondan mı…
Yani senin partine ait bir belediye gelseydi bu hiç gururuna dokunmayacaktı..
Öyle mi…
 
YAPMAYIN BUNU LÜTFEN… O DA
BU ÜLKENİN BİR KAMU KURULUŞU
 
Yapmayın bunu…
Lütfen yapmayın.
Böyle büyük bir felakette senin partin beni partim olmaz…
“Asrın depremi” diyoruz…Böyle bir depremde iktidar, merkezi devlet gururu diye bir şey olmaz…
Muhalefetin de gururu olmaz…
Ortada bir tek gurur vardır ve o da ülkemizin  gururudur… Biliniz ki böyle tartışmalarla  bu gururu yerle bir ediyoruz.
 
BU DEPREMDE KİMLER
ÜLKEMİZİN GURURU OLDU
 
Hadi öyleyse gelin bir gurur bilançosu çıkaralım…
Gururumuz, hastanelerde kendi hayatları pahasına  bebekleri kurtarmak için kuvözlere sarılıp sarsıntının geçmesini bekleyen görevliler, yatan hastaları kurtarmak için yıkılmak üzere olan binaların odalarına koşup hastaları kurtarmaya çalışan hastabakıcılar oldu.
Canla başla çalışan AFAD çalışanları, Kızılay çalışanları, yerlebir edilmiş AKUT’çuların hiç gocunmamış azimleri, sivil gönüllüler oldu…
Ülkenin her yerinden ambülansları, iş araçları, cenaze araçları ve yetişmiş personeli ile deprem yerine koşan iktidar partisinden, muhalefetten yerel yönetimler oldu…
Millete güven veren AHBAP oldu…
İş araçlarını en kısa zamanda enkaz çalışmalarına gönderen ülkenin inşaat şirketleri oldu…
Yerel mağazalarını halka bedava açan alışveriş zincirleri oldu…
Enkazın en tehlikeli yerlerine giren kahraman madencilerimiz oldu…
Ve tabii bu depremde dimdik ayakta olduğunu hepimize ispat eden “Bir millet olma” gücümüz oldu…
Epeydir ilk defa, kutuplaşmış ruhlarımızın yarattığı buzuldağlarını çatlattık, yeniden millet olduk, milletimize güvendik…
Ve onunla gurur duyduk…
 
SAATE KARŞI BİR YARIŞTI VE NE
YAZIK Kİ ZAMANINDA AÇAMADIK
 
Yandaşlıktan veya muhaliflikten kör olmamış gözler her şeyi gördü, herkesin hakkını veriyor…
Görme engellilerimiz bile gönül gözleriyle olup biten her şeyi gördü…
İktidarıyla muhalefetiyle hepimiz işte bunlarla övünmeliyiz…
Ve şunu da biliyoruz…
Hatay Havaalanının açılması saate karşı bir yarıştı.
Ne yazık ki zamanında açamadık.
 
ENKAZ HALA ORADA; ESKİ İSTANBUL
TULUMBACILARI SAVAŞI GEREKSİZ
 
Bunun üzerinden bir “Eski İstanbul tulumbacıları savaşı” yapmanın hiçbir manası yok.
Oraya ilk gidebilen gitti ve çalışmaya başladı, molozları kaldırdı.
Sonra gidebilen gitti ve tamamlanması gereken işi tamamladı.
Seçilmiş belediyenin gönderdiği çalışanlar ve kamyonlar çalışmaya başladı.
Bir özel şirkete ait çalışanlar ve araçlar işi tamamladı.
Yani mesele gurur meselesiyse…
Ortada kimsenin kendine yediremeyeceği bir gurur meselesi yok.
Tek gurur meselesi o havaalanını zamanında açmaktı…
Ne yazık ki çok geç açabildik…
İşte ondan dolayı utanmalıyız…
 
BORSAYA GİREN BİR MUHALİF
BELEDİYE ARACI YOKTU..AMA
 
Tabi bir de İstanbul Borsasının kapanma kararının neden 3 gün sonra alınabildiği meselesi var.
Bir münazara konusu ve gurur meselesi de o…
Onu da konuşmalıyız…
Onbinlerce küçük yatırımcının altında kaldığı o enkazı kaldırmaya giden muhalif bir yerel yönetim kamyonu da yoktu…
Dolayısıyla o gurur meselesini daha rahat konuşabiliriz.
O enkaza devletin kamyonları neden 3 gün gecikmeyle gelebildi…
Bu sorunun da hepimizi ikna edici cevabını alabilmeliyiz…
Bakalım kim bunu gururuna yedirebilecek…