Absürd bir soru değil mi…Durun o kadar absürd değil.
Netflix geçen ay sonunda çok ilginç bir belgeseli yayına soktu.
Spor, özellikle de Amerikan basketbolu NBA meraklıları için çok ilgi çekiciydi.
Çünkü NBA’nin dünya çapında tanınan en sempatik starlarından biri olan Shaquill O’Neal’la ilgiliydi.
REEBOK AYAKKABILARIN
YENİ PATRONUNU TANIYALIM
Shaq olarak tanınan dev basketbolcu bir dönem NBA’in en skorer oyuncularından biriydi.
Miami Heat’le başlayan kariyeri Lakers’da devam etmiş, Boston Celtics’de bitmişti.
Shaq basketbolu bıraktı ama “Basket Business’i bırakmadı.
Dünyaca ünlü Reebok ayakkabılarının en büyük hissedarı oldu.
Geçmişte benim en büyük idollerimden biri olan Allen Iverson’la birlikte Reebok markasını uçurmuşlardı.
ADIDAS MARKAYI ÖLDÜRMEK
İSTEYİNCE SHAQ SATIN ALDI
Sonradan Adidas bu markayı satın almış, kendi markasını zirveye çıkarmak için Reebok markasını adeta öldürmüştü.
Shaq işte o ölü markayı aldı ve şimdi basketbol ayakkabı sektörünün yine zirvelerine taşımak istiyor.
Kendisine yardımcı olarak da Allen Iverson’u almış.
O nedenle, markasına yüz olabilecek basketbolcular arıyor.
FAZLA PARASI OLMAYAN SHAQ HENÜZ
STAR OLMAMIŞ KOLEJLİLERE DÖNÜYOR
Ama star oyuncuların hepsi Nike, Under Armour, Adidas gibi markalar tarafından paylaşılmış durumda.
O nedenle lise ve kolejdeki henüz star olmamış genç oyunculara ve bir de kadın basketbolculara yöneliyorlar.
Altı bölümlük dize işte bu yeni oyuncuların seçimini anlatıyor.
Herkese öneririm ama özellikle siyaset bilimi, işletme, sosyoloji ve psikoloji öğrencilerine öneririm.
DOKTORA YAPMIŞ; MEZUNİYET
ORTALAMASI 4 ÜZERİNDEN 3.8
O dizide öğrendim ki Shaq bir doktora yapmış.
Üstelik de bunu, basketbol kariyerinin zirvesindeyken, 2012 yılında yapmış.
5 Mayıs 2012’de Barry University’den Eğitim Doktorası (Ed.D.) derecesini almış.
Ed.D., tıpkı bir Ph.D. gibi akademik bir doktora derecesi, ancak odağı daha vizyoner ve uygulamaya dönük yönetim, liderlik ve insan kaynakları geliştirmesi oluyor..
Mezuniyet ortalaması 3.813’müş. En yüksek ortalamanın 4 olduğunu düşünürseniz baya yüksek.
54 kredi saatlik programı; 16 ders almış. Ayrıca bağımsız araştırma çalışması yapmış.
DOKTORA KONUSU: LİDERİN
MİZAH VE CİDDİYET ORANI
Doktorasının konusu şuymuş:
“The Duality of Humor and Seriousness in Leadership Styles”
Yani, “Liderlik Tarzlarında Mizah ve Ciddiyetin İkiliği”
Bu çalışma kapsamında, CEO’lar ve iş dünyasından liderlerle görüşmeler yapıp şu soruların cevabını aramış:
(*) Liderler, mizahı ve ciddiyeti nasıl dengeledikleri
(*) Hangi oranda mizah ciddiyetle birlikte kullanıldığında etkili olur?
(*) Liderlik tarzlarının sonuçları üzerinde mizahın rolü nedir?
İLK PATRONUNA VERDİĞİ
ORAN YÜZDE 90’A YÜZDE 10
Shaq, tezinde, yakınlık kurduğu iş dünyasındaki liderlerden alıntılarla örnekler sunuyor:
Mesela oynadığı Miami Heat takımının sahibi Mickey Arison, çok gırgır bir adammış.
“Yüzde 90 mizah, Yüzde10 ciddiyet tarzı uygulayan bir liderdi” diyor. Ayrıca, Arison’ın neredeyse hiç kızmadığını ve ilişkileri mizahla kurduğunu gözlemlediğini aktarıyor.
BUNA KARŞILIK TAKIMIN
KOÇU YÜZDE 90 CİDDİYDİ
Bir başka örneği ise yine Miami Heat’in başkanı ve koçu Pat Riley’den veriyor.
Onun için “Yüzde 80 ciddiyet – Yüzde 20 mizah” dengesiyle etkili bir lider modeli çiziyor. “Disiplinle uygulamaların mizahla dengelenmesini destekleyen bir profildi” diyor.
LEBRON JAMES VE DWYANE
WADE’E VERDİĞİ CİDDİYET PUANI
Aynı yıllarda basket oynadığı lider özelliğine sahip iki ünlü oyuncu hakkında da puanlama yapmış:
(*) LeBron James: “Yüzde 80 mizah – Yüzde 20 ciddiyet”
(*) Dwyane Wade: “Yüzde 70 mizah – Yüzde 30 ciddiyet”
Shaq’a göre bu dört lider (Arison, Riley, James, Wade) takımda neredeyse dört farklı CEO gibi çalışıyor ve başarıyı mizah-ciddiyet dengesini iyi ayarlayarak sağlıyordu.
2.16 METRE BOYUNDA BİR DEV BİR
ÇOCUĞA NASIL SEMPATİK GÖRÜNÜR
Kendisi de liderlik vasfı yüksek bir oyuncuydu. Belgeselde iş hayatında bu liderlik özelliğini daha da iyi görüyorsunuz.
Kendi NBA kariyerinde uyguladığı liderlik biçimini tezinde şöyle anlatıyor:
“Mizahı sıkça kullanırım.”
Bunu da çok güzel bir örnekle anlatıyor. 2.16 m. boyunda bir dev. Bu cüsse özellikle çocuklar için korkutucu olabiliyor.
“Böyle durumlarda komiklik yaparak çocukların gözünde sempati toplarım” diyor.
SALONA GİRERKEN BAŞIMI
BİLEREK KAPIYA ÇARPTIM
Ayrıca doktorasını anlatmak için çağrıldığı bir toplantıya girerken başını bilerek kapının üst tarafına çarpmış ve bunu komik bir harekete çevirerek, en baştan bir sempati iklimi yaratmış.
“Ama zor zamanlarda ciddiyeti devreye sokarım” diyor.
Bunun takım içi etkileşimi pozitif yönde etkilediğini anlatıyor.
DEV BASKETÇİ KENDİNE YÜZDE
KAÇ KOMİKLİK PUANI VERİYOR
Peki kendi mizah dengesini nasıl orantılıyor?
Dizide bunu elleriyle izah ediyor:
“Yüzde 70 mizah – Yüzde 30 ciddiyet…”
Bu özelliğini belgeselde çok iyi görüyorsunuz.
FAZLA CİDDİYETİN PEK İŞE
YARADIĞINI DÜŞÜNMÜYORUM
Epey düşündüm bu tez üzerine.
Bir kere Shaq’ın tez olarak böyle bir konuyu istemesi çok hoşuma gitti.
Oldum olası, kendini ciddiyetten ibaret bir makina gibi gören ve göstermek isteyen insanlar konusunda hep şüpheler oldu kafamda.
Fazla ciddiyetin pek işe yarar bir özellik olduğunu sanmıyorum.
Bizim mesleğimizde de böyle kendini ve yaptığı gazetecilik mesleğini haddinden fazla ciddiye alan kişiler gözüme komik Kafkavari karakterler gibi görünür.
GÖRDÜĞÜM MİZAH ORANI
EN YÜKSEK SİYASETÇİ DEMİREL’Dİ
Türk siyaseti böyle bir profilden çok çekmiştir.
Hayatımın olayları değerlendirebildiğim dönemine baktığım zaman “Mizah-ciddiyet” dengesini iyi kurabilmiş tek lider görüyorum.
Süleyman Demirel.
Demirel, mizahi yanı güçlü bir insandı.
Hem kamuya açık karakterinde, hem de özel sohbetlerinde bu yanını çok açık görebiliyordunuz.
SEVGİLİSİYLE "VE ALLAH KADINI
YARATTI” FİLMİNE GİDEN SİYASETÇİ
Onun dışındaki liderlerin hepsi bana göre fazla ciddiyet meraklısıydı.
Özal dışında güleni bile yoktu.
Tabi bir de Adnan Menderes’i eklemeliyim.
Ankara’nın göbeğinde koluna sevgilisini alıp “Ve Allah Kadını Yarattı” filmini izlemeyle gittiğini anlatan hatıralar okudum.
Sevgilisinin evine giderken sokakta çocuklarla tek kale top oynadığı bile anlatılır.
ERBAKAN’DA DA MİZAHİ
BİR KARAKTER VARDI
Ben o döneme yetişemedim ama özel hayatında mizahi bir yanının olduğunu tahmin ediyorum.
Belki biraz da Necmettin Erbakan’da vardı o mizah duygusu.
Gerisi “Gülümsemeyi bile zaaf sanan” bir maço liderlik profili.
Shaq’ın verdiği örneklere bakarsak, sporda başarılı liderlerin hemen hepsinde mizahi özellik ağır basıyor.
BİR GAZETE YÖNETİCİSİ İÇİN
YÜZDE 10 CİDDİYET YETER DE ARTAR
Bana gelince…
Shaquill O’Neal ölçeğini kendime uygularsam…
Galiba kendim için de “Yüzde 70 mizah, yüzde 30 ciddiyet” diyeceğim.
Bence iş yerine “Tavşan kardeş kıyafetinde gelmek istediğini” söyleyen bir gazete yöneticisi için çok düşük bir performans.
Aslında yüzde 90 mizah, yüzde 10 ciddiyet demem gerekirdi ki, yüzde 10 iyi bir gazete yapmak için fazlasıyla yeterlidir.
Sonunda yaptığımız iş, Miami Heat’i yönetmekten daha fazla ciddiyet gerektirmiyor.
SON SORU: ERKEN SEÇİMDE OY
VERECEĞİM LİDER NASIL OLMALI
Peki erken seçimde oy vereceğim liderin “Mizah-ciddiyet” oranı ne olsun isterim?
Tercihim şu:
Yüzde 60 mizah yüzde 40 ciddiyet.
Çünkü liderlerimiz o kadar yüzde 100 ciddi görünmek istiyorlardı ki, bu son 30 yıl boyunca asık suratlar, sıkılmış yumruklar, belagat şehvetinden gerilmiş hançerelerden başka bir şey görmedik.
Kendileri hiç gülmedi, bizi güldürmedikleri gibi bol bol ağlattılar.
ÖN SEÇİMDE 15 MİLYON İNSAN
GÜLÜMSEMEYİ BİLEN BİR ADAYA OY VERDİ
O yüzden artık gülen, gülümseyen, en zor anında bile yüzünden tebessümü eksik etmeyen bir liderimiz olsun istiyorum.
Ne yalan söyleyeyim o yüzden Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’den gelen fotoğraflarda bile gülümsemesi bana iyi geliyor.
Yani ön seçimde 15 milyon insan bence iyi bir adaya oy vermiş.